Başak Başeka hayat enerjisini KIBRIS’a anlattı…”Sanat için doğdum”



featured



“Tek pişmanlığım baleyi ötelemem”… Küçükken sanatın her dalında biraz yer edindiğini ancak bazı pişmanlıkları da olduğunu söyleyen Başeka, “Tek pişmanlığım, annem beni keşke çok dinlemeseymiş de zorla bale derslerine götürseymiş. Baleyle tanıştığımda çok ağladım. Zorlu bir hocamız vardı ama iyi ki o şekilde bir tavır takınmış. Şu an bu eğitmenliği yapıyor olmam, burada olmamın, bu işi çok seviyor olmamın sebebi bale hocam olabilir.” dedi.

 

“Hep üretmeyi seven biriydim”… Eğitmen kimliğinin yanı sıra “Vickee” marka kokulu mumların üretimini de yapan Başeka, girişimcilik serüvenini şu ifadelerle anlattı: “Hep üretmeyi seven biriydim. Daha önce dikiş de diktim. Her zaman beni rahatlatacak işler yapma, üretme isteği olan biriyim. Ne yapabilirim diye düşünürken, ‘mum’ dedim bir an. Aldım elime telefonu, her şeyini araştırdım ve mum yapmayı denemek istediğime karar verdim.”

 

“İnanan herkes, her şartta başarır”… 11 yıl önce Kıbrıs’a gelip, burada kendi hayallerinin peşinden koşan Başeka, inanan herkesin her şartta başarabileceğine dikkat çekiyor. Her zaman hayallerinin peşinden gidilmesi gerektiğinin altını çizen Başeka, hayatta hiçbir şeyin ertelenmemesi gerektiğine de vurgu yaptı.

 

Emine Gül ÖZER

Aslen İzmirli olan ve 11 yıldır Kıbrıs’ta yaşayan Başak Başeka, çeşitli alanlarda girişimciliğe adım atmaktan çekinmiyor.

Başeka, Cranberries Dans Stüdyosu’nda dans eğitmenliğinin yanı sıra, mum üreticiliği de yapıyor.

Çok maymun iştahlı bir çocukluk dönemi geçirdiğini anlatan Başeka, “Annemin götürmediği aktivite kalmadı. Futbol, basketbol, voleybol, bale, folklor, her şeye gittim. Resim çizdim, müzikle ilgiliydim, her şeyi yaptım. Ama bunların içerisinde en çok müzik, resim ve dansa ilgi duydum.” dedi.

Üniversite okumak için Kıbrıs’a yolunun düştüğünü kaydeden Başeka, sanata ilgi duyduğu halde aile baskısı yüzünden başka bir bölüm seçtiğini, sevdiği mesleğe yönelmesiyle de hayatının dönüm noktasını yaşadığını belirtti.

‘Sanat için yaratıldım’, ‘bunun için doğdum’ sözleriyle kendini betimleyen Başeka, hayatının ilerleyen dönemlerinde mum girişimciliğine nasıl başladığının da hikayesini aktardı.

Başeka, her zaman üretmeyi sevdiğine dikkat çekerek, tek başına başladığı işin şimdilerde aile mesleği haline geldiğini belirtti.

Kendi yaşantısından örnekler sunarak KIBRIS okurlarına tavsiyelerde de bulunan Başeka, “İnandığınız yoldan, hayallerinizden asla vazgeçemeyin.” ifadelerini kullandı.

“Ailemin tavrı ‘sanatla olmaz’ yönündeydi”

 

Sanata aşık olan Başeka, 11 yıl önce Kıbrıs’a, dedesinin istediği bölümle geldiğini ifade ederek, “Kıbrıs’a uluslararası ilişkiler bölümü okumak için geldim. Ailemin seçtiği bir bölümdü. Ben sanatla iç içe olmayı seven bir çocuk olduğum halde ailemin tavrı ‘sanatla olmaz’ yönündeydi.” şeklinde konuştu.

“Asla bu bölümü okumadım.” diyerek sözlerine devam eden Başeka, “dans bölümünde arkadaşlarım vardı. Kendi bölümümden çok orada vaktimi harcadım ve edindiğim arkadaşlarımın da bu alana itmesiyle ben yetenek sınavlarına hazırlanarak, kimseye haber vermeden sınava girip kazandım. Burası aslında hayatımın dönüm noktası oldu. Bu bölüme girdikten sonra anladım ki ben buyum. Sanat için varım, bunun için doğdum.” diye konuştu.

“Müzik kulağı önemli bir nokta”

 

Uzun yıllardır Cranberries Dans Stüdyosu’nda eğitmenlik yapan Başeka, müzik kulağının dans ederken önemli olduğuna dikkat çekerek, “Ben her zaman duymasını isterim öğrencilerimin. Müziği ilk seçtiğimde en az 3-4 defa dinletirim. Normali sayıyla harekettir ama benim için önemli olan müziği duyarak ve hissettirmektir. Ben çağdaş ve modern dans öğretmeniyim. O yüzden daha hislere odaklı olduğu için dans stilim, derste, benim için en önemli şey müziktir.” şeklinde konuştu.

Başeka, öğrencinin müzik kulağının iyi olması gerektiğine vurgu yaparak, “olmasa da geliştirilebilecek bir durumdur. Bir öğrencimden örnek verecek olursam, hareketleri müthiş ama müziğe uyduramıyoruz bir türlü kendini. İki üç sene sonra gördük ki inanılmaz bir performans gösteriyor. Kendi kendine gelişebilen bir durum olduğunu da bununla örnekleyebilirim.” ifadelerini kullandı.

 

“Doğuştan gelen esnekliğim, müzik kulağımla itile itile bu yola girdim”

 

Dans serüvenine başlarken, en çok zorlandığı noktalara vurgu yapan Başeka, en çok üniversite döneminde zorlanıp sınandığını vurgulayan Başeka, şöyle devam etti:

“Herkesin bir fikri vardı bölümde. Ben biraz doğuştan gelen esnekliğim, müzik kulağımla itile itile bu yola girdim. Benim için ilk yıl çok zor oldu, psikolojik olarak kendimi yetersiz hissediyordum o dönemler. Çevremde bir sürü dans geçmişi olan insan vardı. Ben bütün yaşamını biraz ondan, biraz bundan yaşayarak geçirdiğim için bunun zorlanmasını yaşadım. Ama bu durumu çok kolay toparladım. İlk zorluğum buydu dansa dair.”

 

“Tek pişmalığım baleyi ötelemiş olmam”

 

Başeka, küçükken maymun iştahlı bir dönemden geçtiğini, sanatın her dalında biraz biraz yer ettiğini ve bu noktada bazı pişmanlıkları olduğunu belirterek, şunları anlattı:

“Bale, muhteşem bir dans, çok seviyorum. Tek pişmanlığım. Annem beni keşke çok dinlemeseymiş de zorla bale derslerine götürseymiş. Baleyle tanıştığımda çok ağladım, çok canım yandı. Çünkü normal standart hayatınızdaki vücut şeklinize aykırı bale. Alışana kadar çok acı çektim.

Zorlu bir hocamız vardı ama iyi ki o şekilde bir tavır takınmış. Benim şu an bu eğitmenliği yapıyor olmam, burada olmamın, bu işi çok seviyor olmamın sebebi bale hocam olabilir.

Çok emek verdim, çok çabaladım, şu an bunun haklı gururunu yaşıyorum. Dansın zorluğu birazcık psikolojikti aslında.”

 

“Hep üretmeyi seven biriydim”

 

Dans eğitmenliği kimliğinin yanı sıra “Vickiee” marka kokulu mumların üretimini de yapan Başeka, bu girişimcilik serüvenini şöyle özetledi:

“Hep üretmeyi seven biriydim. Daha önce dikiş de diktim. Her zaman beni rahatlatacak işler yapma, üretme isteği olan biriyim. Ne yapabilirim diye düşünürken, ‘mum’ dedim bir an.

Aldım elime telefonu her şeyini araştırdım ve mum yapmayı denemek istediğime karar verdim. Şu an erkek arkadaşımla birlikte yapıyoruz bu işi.

Beni almaya geldiğinde direkt söyledim kendisine, tüm malzemelerin nereden temin edileceğini de buldum ama vaktim olmadığı için kendisine alıp alamayacağını sordum ve tamam deyip direkt aldı geldi.”

 

“İlk mum yaptığımız günü kesinlikle unutamam”

 

Mum üretimine başladıkları ilk günü asla unutamayacaklarını belirten Başeka, “İlk giriştiğimizde bir tencere, bir cezveyle başladık bu işe. İki tane mum yaptığımda çığlık atıyorduk evde. Çok fazla benim için gibisinden. İlk başladığımda yapımı zor geldi. Çok araştırdım, yurtdışındaki bazı sayfalarla iletişime geçtim bu konuda, beğendiğim ve örnek almak istediğim markalardan ama tabi ki soya mumuyla yapanlardan. Ben de soya mumuyla yapıyorum ve doğal bu mumlar.” ifadelerini kullandı.

İşin ilk zorluğunun öğrenme aşaması olduğunu kaydeden Başeka, “Dereceleri var, belli bir derecede erir. Esansı belli bir derecede dökmek lazım, belli bir dereceye kadar karıştırmak lazım gibi çok dikkat isteyen bir iş, o kokuyu yayması için. En zorlu kısmı öğrenme aşamasıydı o yüzden.” dedi.

 

“Tek başıma yapmayı amaçladığım iş, şu an aile işi gibi”

 

Erkek arkadaşıyla birlikte giriştikleri bu zorlu serüvende başta tek olduğunu, şu an bir aile işine dönüştüğünü kaydeden girişimci Başeka, şunları aktardı:

“Şu an çok keyifle yapıyoruz. Tek başıma yapmayı amaçladığım iş şu an bayağı aile işi gibi oldu. Birimiz bir şey yaparken, diğeri başka bir tarafını hazırlıyor. Hepimizin bir iş bölümü oluştu evde. Artık zor gelmiyor yapması.”

 

“Vikinglere benzetildiğim için marka adımız Vickie”

 

Mum Marka isminin komik bir anısı olduğunu söyleyen Başeka, “Benim tarzımdan ötürü erkek arkadaşım beni Vikinglere benzetiyor ve bu yüzden bana “Vickie” diyor. Saç stilim, dövmelerim vs onları yansıttığını söylüyor. Mumu markalaştıracağımızda bir isim bulmamız lazımdı, ne koyalım, ne koyalım derken, erkek arkadaşım Hüseyin direkt “Vickiee” dedi. Oradan böyle koyduk” şeklinde konuştu.

İlk markalaştırma süreçlerinin çok uzun olduğunu anlatan Başeka, “Markanın asıl etiketlerini yapmak için saatlerimizi verdik. Arkadaşım da bu konuda yardımcı oldu. Her şeyine çok emek verdik.” dedi.

 

“Üretimden sonraki ilk tepki çok önemliydi”

 

Mumları ürettikten sonra insanların vereceği tepkiyi çok merak ettiklerini söyleyen Başeka, “yaptıktan sonra hemen satışa sunmadık bizi tatmin edene kadar.. Şu an hali hazırda zaten Cranberries Dance Stüdyosu’nda eğitmenlik yapıyorum.. ilk mumlarımı da satışa sunmak için buraya getirdim. Daha önce de üyelerimiz, velilerimizle bu üretimi paylaşmıştım.” ifadelerini kullandı.

İlk koklayan müşterinin gözlerinin açıldığına dikkat çeken genç girişimci, “Stresliydim, ilk ürünü biri deniyor.. ‘acaba beğendiği için mi gözlerini açtı? Yoksa beğenmedi mi?’ bunların hepsini 2-3 saniyede düşündüm ve o an ‘ama bu çok güzel’ dediğinde, dedim tamam, başardım ben. İlk mutluluk, ilk tepki benim için çok önemliydi. O bize çok güzel bir motivasyon sağladı.” diye konuştu.

 

 

“Çok geniş bir koku yelpazemiz var”

 

Mum üretiminde çok geniş yelpazeli kokularla çalıştıklarına dikkat çeken Başak Başeka, şunları kaydetti:

“Seçeneklerimiz var ve deneye deneye yola çıkıyoruz. Ürünler genel olarak bizim kendi zevkimize göre çıkıyor. Bizim sevdiğimiz, olabilir dediğimiz kokuları ilk deneme olarak kendimiz test ediyoruz, tamam dediğimizi üretmeye geçiyoruz. Çiçek, baharat, kurabiye kokulu pek çok çeşitten kokumuz var. Herkese hitap edecek tarzda olması çok önemli.. ne zaman yeni bir koku çıkartacak olsak, ayrı bir heyecan katıyor bize, ‘beğenilecek mi?’, ‘tepkiler ne olacak’ gibisinden…”

 

“En sevdiğim koku ‘Home sweet home’”

 

Başeka, kendi ürettiği mumların hepsini sevdiğini ama bir tanesinin kendisinde ayrıcalıklı olduğunu belirterek, “Benim en sevdiğim koku ‘Home sweet home’ olarak adlandırdığımız koku. Biraz baharatlı, biraz tatlı ama o tatlılığı çok alt notalarda olan, biraz vanilyalı bir koku.” dedi.

Baharatlı bir kokuya sahip olduğu için erkek arkadaşıyla üretim konusunda anlaşmazlık yaşadıklarına vurgu yapan Başeka, “Sevgilimle anlaşamadığımız tek koku bu. Israrla yapmak istemiyor, çünkü baharatlı olduğu için insanların çok tercih edeceği bir koku değil. Müşteriler genellikle yoğun kokuları tercih ediyor bunu anladık, alttan gelen kokular daha az tercih ediliyor. Bu biraz daha hafif geliyor, yavaş yavaş etrafı sarıyor. Bana daha çok samimi bir ortam hissi verdiği için en sevdiğim mum bu. Çok nadir ürettiğimiz kokulardandır” ifadelerini kullandı.

 

“İyi bir mum üretmek için, sabır gerekiyor”

 

Mum girişimciliğine adım atacak kişilere sabırlı olmaları gerektiğini söyleyen Başeka, “bu iş için sabır lazım. Çok pratik şekilde de yapılabilir ama iyi bir mum üretmek için sabır gerekiyor. Beklemesi, hazırlaması, çok zahmetli. İp fitil var, ahşap fitil var, biz ahşap kullanıyoruz. Ahşabın üretim aşaması çok daha zor. Sessiz bir ortamda çıtır çıtır bir sesi var, bunun verdiği huzur da çok güzel aslında. Fitil yerleştirme, ebatını ayarlama, dökümünden çok daha zor. Her şeyi ayrı bir emek istiyor.” dedi.

 

“İnanan herkes, her şartta başarır”

 

Keyifli bir sohbetin ardından, hem eğitmenliği, hem girişimciliği üzerinden yola çıkıp konuşan Başeka, şunları kaydetti:

“Mumda da, dansta da kendi hayatımdan bir şey paylaşacaksam, insanlara bir şeyleri ertelememesi gerektiğini söylerim. Hayatlarımıza inanarak devam etmemiz gerek. Ben 11 yıl ailemden uzakta burada yaşadım, şu an ben inandığım için burada bu noktalardayım.

İnandıkları yoldan, hayallerinden asla vazgeçmemeleri gerek. Önce kendilerini sevsinler ve bunu her gün tekrar etsinler.

İnanan herkes her şartta başarır, çözümünü bulur. İnsanlar inanmasa bile ben her zaman bir çözümünü buldum ve başardım.”

0
mutlu
Mutlu
2
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
Başak Başeka hayat enerjisini KIBRIS’a anlattı…”Sanat için doğdum”

Yorumlar kapalı.