- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 15 Haziran 2017, Perşembe 8:11
Katar krizi Ortadoğu’yu ve dünyayı meşgul ediyor. Bir yanda Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen, Mısır, Libya ve diğer bazı ülkeler, diğer yanda Katar ve onu destekleyenler var. Türkiye Katar’dan yana açık tavır alıyor. Katar krizi ne zaman, nasıl çözümlenecek? Henüz belli değil. Katar küçük bir ülke. Yüzölçümü 11 buçuk bin kilometre kare. Büyük bölümü çöl olan bir yarımada. Ama dünyanın en zengin ülkeleri arasında. Petrol ve doğal gaz zengini. 25 milyar varil kanıtlanmış petrol rezerviyle25 trilyon metreküp doğal gaz rezervi var. Bunlardan elde ettiği paralarla bölgesinde ve dünyada önemli bir oyuncu haline geldi. 2022’de Dünya Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapma hakkını kazandı. Suudi Arabistan ve dostları şimdi bu ülkeyi büyük baskılarla dize getirmeye çalışıyor ama bu kolay değil. Krizin merkezinde olan Katar’a kısaca bakmakta yarar var.
Katar 1871’den 1915’e kadar Osmanlı yönetimindeydi. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin yönetimine geçti ve 1971’de bağımsızlığını kazandı. Katar 1800’lü yıllardan beri Es Sani hanedanı tarafından yönetiliyor. Şimdiki Emir Tamim Bin Hamid es-Sani 2013 yılında iktidarı babasından devraldı. 2016’da Katar’ın nüfusu 2.6 milyon civarındaydı. Bu nüfus içinde Katar vatandaşı olanların oranı sadece yüzde 12 (313 bin kişi). Geriye kalanlar başka ülkelerden çalışmak için gelen yabancılar. Hindistan, Nepal, Bangladeş, Filipinler, Mısır, Sri Lanka, Pakistan gibi ülkelerden geliyorlar.
Katar’ın siyasi sistemi 2003’te kabul edilen anayasaya rağmen mutlak monarşi. Her konuda son söz Emir’e ait. Seçimlerle oluşmuş bir parlamento yok. Siyasal parti ve sendika kurmak yasak. Aile, miras, ceza hukuku Şeriat’a dayalı. Aile Yasası çok kadınla evliliğe izin veriyor. Müslümanların alkol tüketmesi yasak. Kırbaçlama, taşlama gibi ceza yöntemleri yasal. Dininden vazgeçen Müslümanlar, eşcinseller ölüm cezasıyla cezalandırılıyor. El Cezire televizyonu konusuna daha sonra değineceğiz ama Katar’da basın özgür değil. Emir’i, yönetici hanedanı ve hükümeti eleştirmek yasak. Kısacası Katar’ı Suudi Arabistan karşısında neredeyse liberal, demokratik düzeni savunan bir ülke olarak lanse etmeye çalışanlar yanılıyorlar. Bu ülkeler bir birine benziyor. Tencere dibin kara, seninki benden kara.
Peki, Körfez monarşileri arasındaki kavgayı nasıl anlamak lazım? Şimdiki kriz Emir Tamim Bin Hamid es-Sani’nin 23 Mayıs’ta askerlerin mezuniyet töreninde yaptığı öne sürülen bir konuşma ile patlak verdi. Es Sani böyle bir konuşma yapmadığını söylüyor. Bir de güney Irak’ta avlanırken Şii milisler tarafından rehine alınan 26 Katarlının serbest bırakılması için ödenen yüklü fidye konusu var. Irak hükümeti bu paranın önemli kısmının kendi elinde olduğunu söylese de Suudi Arabistan konuyu “düşmanla işbirliği” olarak yorumluyor. Tabii krizin esas nedenleri bunlar değil. Suudi Arabistan-Katar sürtüşmesinin uzunca bir geçmişi var. Suudi Arabistan Katar’ı hep kendine bağımlı, kendi güdümünde bir ülke olarak gördü. 1971’deki bağımsızlıktan sonra ilk Katar Emiri büyük oranda Suudilerin istediğini yapmıştı. Ama Katar hızla zenginleşti. İkinci Emir bu zenginliğe dayanarak daha bağımsız bir dış politika izlemeye başladı. İran’la, İsrail’le iyi ilişkiler geliştirme yönüne girdi. Katar 1996’da El Cezire televizyonunu kurdu. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da milyonlarca insan bu televizyonu izlemeye başladı. El Cezire, Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleri yöneticilerine eleştiriler yöneltiyordu. Bu, Suudilerde büyük rahatsızlık yarattı. 2002’de Suudi Arabistan diplomatlarını Katar’dan geri çekti. Suudi diplomatlar El Cezire’nin Suudi Arabistan’ı daha az eleştireceği vaadi ile 2008’de geri döndüler. 2010’da “Arap Baharı”nın patlak vermesi ile El Cezire halk hareketlerini destekledi. Katar, Müslüman Kardeşler’le ilişkilerini geliştirdi. Filistin’de Hamas’a, Suriye’de radikal İslamcı Nusra Cephesi’ne destek verdi. 2013’te Tamim Bin Hamid es-Sani babasının yerine geçince Suudi Arabistan genç Emir’e baskı yaparak isteklerini dayatma yoluna girdi. 2014’te Bahreyn’le birlikte Katar’daki büyükelçisini geri çekti. Katar bu baskılar karşısında Müslüman Kardeşler’e yardımı azalttı. Yemen’deki savaşta Suudi Arabistan’a destek verdi ama Suudileri tam olarak tatmin etmedi. Bağımsız dış politikasını terk etmedi ve şimdiki krize varıldı.Krizin ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgeye ziyaretinden hemen sonra patlak vermiş olması gözlerden kaçmadı.
Suudi Arabistan ve müttefikleri bu kez savaş ilanı hariç her tür yöntemi kullanarak isteklerini Katar’a kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu kavgada her iki taraf da zarar görecek. Sonuçta tarafların bir uzlaşıya varmaları gerekiyor. Katar ve komşuları arasında ilişkilerin normalleşmesi mümkün olacak mı? Katar ne kadar taviz verebilir? Bunları göreceğiz. Araplar arası bu kavgada aileden olmayan Türkiye’nin çok dikkatli davranması gerek.
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
19.04.2018 Demokrasi ölüyor mu?
-
15.04.2018 Suriye, savaş, barış
-
12.04.2018 Otoriter popülizm
-
08.04.2018 Nükleer enerji
-
05.04.2018 Öldürülen Filistinliler
-
01.04.2018 İyimserlik için argümanlar
-
29.03.2018 Yapay zeka rekabeti
-
25.03.2018 Enformasyon savaşları
-
22.03.2018 Siyasi manipülasyonlar çağı
-
18.03.2018 Enerjide geçiş dönemi
-
15.03.2018 Suriye savaşı: Sekizinci yıl
-
11.03.2018 Dünyanın kadın hakları karnesi
-
08.03.2018 Netanyahu’nun siyasi geleceği
-
04.03.2018 Putin’in “yeni” silahları
-
01.03.2018 İtalya seçimleri ve Avrupa
-
25.02.2018 Yolsuzlukla mücadele
-
22.02.2018 Otoriter rejimlerde seçimler
-
18.02.2018 Teknoloji demokrasiye tehdit mi?
-
15.02.2018 Tillerson gelirken
-
11.02.2018 Münih Güvenlik Konferansı mesajı
-
08.02.2018 Yumuşak güç
-
04.02.2018 Hukukun üstünlüğünde de gerileme
-
01.02.2018 Dünyada demokrasi geriliyor
-
28.01.2018 Savaşın geleceği
-
25.01.2018 İfade özgürlüğü
-
21.01.2018 Avrasya şafağı
-
18.01.2018 Özgür olmayan Türkiye
-
14.01.2018 Lübnan ve hidrokarbon kaynakları
-
11.01.2018 Avrupa’da popülizm aşıldı mı?
-
07.01.2018 İran’ı anlamaya çalışmak
-
04.01.2018 Demografi ve gelecek
-
31.12.2017 2018 ve Türkiye
-
28.12.2017 2018’e bakış, öngörüler
-
24.12.2017 2017’de Ortadoğu
-
21.12.2017 Duvarlar dönemi
-
17.12.2017 Putin’in zafer ilânı
-
14.12.2017 Paris tek gezegen zirvesi
-
10.12.2017 Brexit’e doğru
-
07.12.2017 Ortadoğu’da ateşle oynamak
-
03.12.2017 Yemen’e dikkat
-
30.11.2017 Lübnan’a dikkat
-
26.11.2017 Batı mı, doğu mu?
-
23.11.2017 Bir diktatörün sonu
-
19.11.2017 Ne olacak İngiltere’nin hali?
-
16.11.2017 Süper zenginler ve geriye kalanlar
-
12.11.2017 Vergi kaçıran zenginler
-
09.11.2017 Dünyayı sarsan 10 yıl
-
05.11.2017 Bonn iklim zirvesi
-
02.11.2017 Luther, Reform, Avrupa
-
29.10.2017 Balfour Deklarasyonu 100 yaşında
-
26.10.2017 Dünyada demokrasinin durumu
-
22.10.2017 Ortadoğu’da İran faktörü
-
19.10.2017 Çin'in güçlü lideri
-
15.10.2017 Trump ateşle oynuyor
-
12.10.2017 Dış politikada savrulmalar
-
08.10.2017 Ekim Devrimi 100 yaşında
-
05.10.2017 Yalan rüzgarları
-
01.10.2017 Katalonya referandumu
-
28.09.2017 Sağa kayan Almanya
-
24.09.2017 Sıkıcı Almanya seçimleri
-
21.09.2017 72. BM Genel Kurulu
-
17.09.2017 Yine Arakanlı Müslümanlar
-
14.09.2017 Yine iklim değişikliği
-
10.09.2017 Türkiye-AB ilişkileri nereye gidiyor?
-
07.09.2017 Kuzey Kore ne istiyor?
-
03.09.2017 Kasırgalar, kuraklıklar
-
31.08.2017 Arakan trajedisi
-
27.08.2017 Yaklaşan Almanya seçimleri
-
24.08.2017 Unutulan Afganistan savaşı
-
20.08.2017 Batı niçin zengin oldu?
-
17.08.2017 Nükleer savaş mı?
-
13.08.2017 Kutsal mekânlarda anlaşmazlık
-
10.08.2017 Global tehdit algısı: IŞİD, küresel ısınma
-
06.08.2017 Küreselleşmenin sonu mu?
-
03.08.2017 Bölgemiz Doğu Akdeniz
-
30.07.2017 Venezuela tehlikeli dönemeçte
-
27.07.2017 AB düze çıktı mı?
-
23.07.2017 Batı balkanlara dikkat
-
20.07.2017 Tarihten ne öğrenebiliriz?
-
16.07.2017 Transatlantik ilişkilerde kriz
-
13.07.2017 Demografi ve gelecek
-
09.07.2017 Yenilenebilir enerji jeopolitiği
-
06.07.2017 G20 zirvesi: Zor zirve
-
02.07.2017 Gazze: Saatli bomba
-
29.06.2017 Ortadoğu’da yalnız kalmak
-
25.06.2017 Taht oyunları
-
22.06.2017 Avrupalılar ve AB
-
18.06.2017 Adalet
-
11.06.2017 Ortadoğu’yu sarsan 6 gün
-
08.06.2017 İngiltere sandıkta
-
04.06.2017 Dünyamız ve insanlık için tehlikeli karar
-
01.06.2017 Avrupa tek başına
-
28.05.2017 Zenginlerin G7 zirvesi
-
25.05.2017 Kritik NATO zirvesi
-
21.05.2017 Trump zorda
-
18.05.2017 İran: Ruhani mi, Reisi mi?
-
14.05.2017 Yeni İpek Yolu
-
11.05.2017 Çevre sorunları ve gelecek
-
07.05.2017 Fransa: Irkçılığa hayır
-
04.05.2017 Erdoğan-Putin görüşmesi
-
30.04.2017 Dünyada basın özgürlüğünün durumu
-
27.04.2017 Enerji gerginlikleri
-
23.04.2017 Fransa kritik dönemeçte
-
20.04.2017 Seçimlere doğru İngiltere
-
16.04.2017 Türkiye: Karar günü
-
14.04.2017 Türkiye: Karar zamanı
-
13.04.2017 Türkiye: Karar zamanı
-
09.04.2017 Suriye ve kimyasal silahlar
-
06.04.2017 Popülizmin sahte vaadleri
-
02.04.2017 Fransa ve AB’nin kaderi
-
31.03.2017 Nükleer silahları yasaklamak
-
26.03.2017 AB 60 yaşında: Başarılar, sorunlar
-
23.03.2017 Bir yıl sonra Türkiye-AB anlaşması
-
19.03.2017 Suriye savaşı 6 yaşında
-
16.03.2017 IŞİD sonrasını düşünmek
-
12.03.2017 Brexit’e doğru
-
09.03.2017 Quo vadis AB?
-
05.03.2017 Tiranlık ve günümüz
-
02.03.2017 Avrupa ve “yeni” dünya
-
26.02.2017 1917: Rusya’da özgürlüğün baharı
-
23.02.2017 İçe kapanmak çözüm mü?
-
19.02.2017 Münih güvenlik konferansı
-
16.02.2017 Yoğun bakımdaki Yunanistan
-
12.02.2017 Türkmenistan seçimleri
-
09.02.2017 Yunanistan’ın mali sorunları
-
05.02.2017 Özgürlük gerilerken
-
02.02.2017 Trump’ın bağnazlığı
-
29.01.2017 “Kaybolan” anayasa
-
26.01.2017 Aşırı sağ enternasyonal
-
22.01.2017 Demokrasinin geleceği
-
19.01.2017 Trump ve Amerikan kamuoyu
-
15.01.2017 Obama’yı nasıl bilirdiniz?
-
12.01.2017 Davos 2017
-
08.01.2017 Siber güvenlik
-
05.01.2017 Guterres’in işi zor
-
01.01.2017 1917’den 2017’ye
-
29.12.2016 Popülizm ve demokrasi
-
25.12.2016 2017: Avrupa’nın kaderi
-
22.12.2016 2016: Kötü yıl
-
18.12.2016 İnsanlığın utancı: Halep trajedisi
-
15.12.2016 Din ve eğitim
-
11.12.2016 25 yıl sonra Orta Asya
-
08.12.2016 Eğitimde başarı
-
04.12.2016 İtalya, Avusturya: Karar günü
-
01.12.2016 Ortadoğu, gençler ve gelecek
-
27.11.2016 Brexit, Trump, İtalya, Avusturya
-
24.11.2016 Popülizm üzerine
-
20.11.2016 Kuraklık ve bölgemiz
-
17.11.2016 Trump ve NATO
-
13.11.2016 Popülizmin gücü
-
10.11.2016 Trump dönemi
-
06.11.2016 Türkiye nereye?
-
03.11.2016 Türkiye’nin sınavı
-
30.10.2016 Tarihten öğrenmek
-
27.10.2016 ABD seçimleri yaklaşırken
-
23.10.2016 Habitat III: Şehirler, kalkınma, çevre
-
20.10.2016 IŞİD: Sonun başlangıcı
-
16.10.2016 BM’de Guterres dönemi
-
13.10.2016 Clinton mu, Trump mı?
-
09.10.2016 Irak’ın kaderi
-
06.10.2016 Halep cehennemi ve ABD
-
02.10.2016 Lozan tartışmaları
-
29.09.2016 Azerbaycan’a bakış
-
25.09.2016 Suriye’nin geleceği
-
22.09.2016 Dünya ve mülteci krizi
-
18.09.2016 Karadeniz’de dengeler
-
15.09.2016 71. BM Genel Kurulu başlarken
-
11.09.2016 11 Eylül ve terörle mücadele
-
08.09.2016 Suriye açmazı
-
04.09.2016 Gözler G20 zirvesinde
-
01.09.2016 Kerimov sonrası
-
28.08.2016 Burkini ve özgürlükler