- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 09 Şubat 2018, Cuma 9:51
Kıbrıslı Türklerin seçim tarihi, sistemi ve son seçimlerin analizinin yapılıp tartışıldığı GÜKAD tarafından organize edilen söyleşide söylenen çokça ifadeden en çarpıcılarının üzerinden kendimizi tartışalım.
Kıbrıs Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Baturay’ın moderatörlüğündeki söyleşide, akademisyenler Mehmet Hasgüler, Ulaş Gökçe ve Bülent Evre birçok değerli bilgiler paylaştı.
Konukların konuşmalarının ardından izleyicilerin yorum ve soruları, onlara verilen yanıtlar hafızalarda çok değerli anekdotlar bırakırken, seçim sisteminin ciddi bir tartışmaya ihtiyacı olduğunu da ortaya koyuyor.
Yıllar önce seçime katılan bir kişinin verdiği örneği, seçmenler arasında ne kadar bilinçsiz ve umursamazların varlığını görmek açısından önemli görüyorum.
Belediye başkanlığına aday olan bir diş doktoru, seçimden sonra kliniğine gelen üniversite mezunu hastasıyla seçim değerlendirmesi yapmak için sohbete başlar.
Oyunu kime verdin sorusuna, mevcut başkanın adı anılarak, tabii ki buna verdim der. Hastasının kendisine değil de neden rakibine oy verdiğini, hatta çekinmeden bunu kendisine neden ifade ettiğini anlamak için sorularına devam eden diş doktoru, diğer adayları nasıl buldun sorusuna, bilmiyorum bakmadım bile yanıtını alır.
Nasıl yani, Güzelyurt küçük bir yer, 2 aylık propaganda döneminde adaylar her eve girdi, broşürler her yeri kapsadı, tabelalarda posterlerde adayların kimler olduğu yer almasına rağmen, hiç mi senin gözüne diğer adaylar çarpmadı, hiç mi merak etmedin? sorusuna alınan “hayır” yanıtı seçmen analizi açısından çok önemlidir.
Güzelyurt gibi erişkin insanların hemen hemen herkesi bildiği bir yerde yapılan seçimlerde elbette diğer adaylara bakmadan önceden oy vereceğiniz kişiyi tespit edebilirsiniz.
Ama yok da 2 aylık propaganda döneminde kendi diş doktorunuzun aday olduğunu fark etmeyecek kadar gözleriniz kapalı. Hem de üniversite mezunu birinden böyle bir kayıtsızlığı beklemezdim.
Tek bir örnek üzerinden genelleme yapmak doğru olmamakla birlikte, seçime ilginin ne kadar düşük olabileceği için de doğru bir örnektir.
Politikaya karşı olan ilgisizlik ve sivil toplum örgütlerine karşı oluşan inançsızlıkla ilgili bir soruyu yanıtlayan Ulaş Gökçe, partilerde ve sivil toplum örgütlerinde ikinci adım olmadığına vurgu yaparak, savını hem yaptığı bir test hem de özeleştiriyle sürdürdü.
Sendikacı kimliğiyle deneyimleri ışığında özeleştiri yaparken, sendikaların içinde bulunduğu çıkmaza çözüm üretmemek için direndikleri ve girişimlerden de kaçtıklarını aktaran Ulaş Gökçe’nin söylediklerinin, tespitlerimin ötesinde olduğunu dinlerken, üzüntüm bir o kadar daha arttı.
Ulaş Gökçe’nin, içinde bulunduğu bir ortamdaki kişilere partilerin genel sekreterlerini sorduğunda doğru yanıt alamadığını ve bunun da partilerin ikinci adamlarının ne kadar silik olduğunu gösteren bir anıyı paylaştı.
Genellikle parti başkanının konuştuğu, parti içi mekanizmalarda demokrasinin çok da işlemeyip süreçlerin başkanın inisiyatifine göre ilerlediği bir ortamda, kendi içinde demokrasiyi sağlayamayan, çok sesliliği yerleştiremeyen ve lider partisi olmaktan sıyrılamayan partilerimiz, eğer önemsiyorlarsa içinde bulundukları çıkmazı aşmak için daha da geç kalmadan adım atarlar.
Sivil toplum örgütlerinde de durum aynıdır. Kadrolu başkanlar konuştuğunda “yine mi bu” algısı oluşuyor ve söylenenlere kulaklar tıkanıyor. Böylelikle eğer samimiyetle bir iş yapılmışsa bile değer görmüyor.
GÜKAD sohbeti derinleştiğinde deneyimler ve görüşler paylaşıldıkça ortaya çıkan sonuç: Bilmeden seçiyoruz.
Hatta bazı adayların partilerini bile bilmediğini ispatlayan örnekleri de dinlediğimizde ne kadar bilinçsiz ve birilerinin sürüklemesiyle arkalarından sürüklenip gidilecek kitlenin az olmadığı analizinin yapılabileceği kanısındayım…
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
16.04.2018 Lâğımla boğuluyoruz, tıs yok
-
12.04.2018 Havayolunun millisi olmaz artık
-
07.04.2018 Anlamak istemeyenlere kendimizi anlatmak…
-
03.04.2018 Nöbetçi eczane kuyruğunda işkence
-
30.03.2018 Size p…..k demiyoruz
-
28.03.2018 Süpermarketlere ciddi denetim gerek
-
22.03.2018 Bu yasa müşavirliği çözemeyecek
-
20.03.2018 Dövizle dansı geri çevirsek
-
14.03.2018 Teknecik, El-Sen ve Çevre Koruma trajedimiz
-
09.03.2018 İhanet değil de nedir?
-
05.03.2018 Partiler kaynıyor
-
23.02.2018 Ben ve 4 Karadenizli
-
16.02.2018 Bize neler oluyor?
-
08.02.2018 Çeler’in işi zor
-
05.02.2018 Cinayetin ardından sorular
-
04.02.2018 Türklük dersi
-
01.02.2018 Hükümet nasıl uzun ömürlü olabilir?
-
27.01.2018 Demokrasi için birleşen yürekler
-
25.01.2018 Hukuk ve demokrasi eksildiğinde fişleme başlar
-
22.01.2018 Hepimiz ‘Hasan’ olabiliriz
-
17.01.2018 Halk iradesine farklı pencereden bakmak
-
10.01.2018 Listeler uçuştu, helvalar yapıldı
-
09.01.2018 DP, yine kilit
-
05.01.2018 Türkiye kökenliler, hep seçim malzemesi
-
25.12.2017 Borcunu ödemeyen hükümete kim hesap soracak?
-
21.12.2017 Banyo katliamı fotoğrafları Türkiye’ye nasıl uçtu?
-
07.12.2017 Polis, patlama noktasında
-
01.12.2017 Halen Taşyapı’yı savunacak mısınız?
-
27.11.2017 Parti başkanlarının aldıkları riskler
-
22.11.2017 Geçiciler, sendikalar ve vekiller tiyatrosu
-
18.11.2017 Tatar, Hamzaoğluları ve Şahali’nin facebook kullanımı
-
17.11.2017 Facebook’u en iyi kullanan vekiller
-
15.11.2017 Bile bile lades. Neden?
-
05.11.2017 Meclise iyileri gönderme şansı var
-
30.10.2017 Ya diğer 20 zeytinyağı markası?
-
25.10.2017 Oy vermedeki yenilikler
-
23.10.2017 Seçmen nasıl adaylar bekliyor?
-
17.10.2017 Taşyapı olunca Namsoy’un yatırımcıyı gizlemesi doğal
-
13.10.2017 Hangi parti seçime ne kadar hazır?
-
09.10.2017 Yolsuzluğun teşviki siyasetçidir
-
04.10.2017 Size ne gerek var sayın bakan?
-
02.10.2017 Kamu sınavlarında artık adalet var
-
29.09.2017 Vatandaşınızı hiç mi sevmiyorsunuz?
-
26.09.2017 Turizmde gerçekle tanışırken
-
23.09.2017 Kaçakçılığı önlemeyip sudan medet ummak
-
20.09.2017 Torpil, beğenmeme, önünü görememe
-
18.09.2017 Gübre kokusunda sınıfta kaldık
-
15.09.2017 Bu yolsuzluğun altından çok şeyler çıkabilir
-
13.09.2017 Gaminilerde olsun geri adım atılmasın
-
09.09.2017 Bu nasıl bir eylem?
-
08.09.2017 Her yalanlanan, yalan değildir
-
06.09.2017 FETÖ listesi uzadıkça uzuyor
-
05.09.2017 2 hap için, 30 TL’ye gençlik kendini satıyor!
-
03.09.2017 Haftaya FETÖ ile tanışıyoruz
-
31.08.2017 İyileştirmeye yanaşmadığımız yaramız: Bürokrasi
-
29.08.2017 Avcılık da eleştirilebilir olmalı
-
26.08.2017 Ekonomik kalkınmanın yolu: Kümelenme
-
24.08.2017 Larnaka, İstanbul’a bile Ercan’dan ucuzken…
-
21.08.2017 Siyah çelengin ardından
-
19.08.2017 En iyi ceza deşifre ve boykot
-
17.08.2017 Bakanlarımızdan inciler
-
14.08.2017 Değer bilmemek
-
11.08.2017 Eğitimdeki acayiplikler
-
10.08.2017 Yeni bir heyecan
-
03.08.2017 Çöp anlayışımız ve Sarıçizmeli
-
27.07.2017 Her daim dost olabilmek
-
20.07.2017 Şimdi ne olacak?
-
06.07.2017 Ortaya laf atıp çekilme eleştirelliği
-
22.06.2017 Seçim neden Kasım’da?
-
08.06.2017 Ayşaba için de eyleme gidin
-
25.05.2017 Bu huyunuzdan vazgeçin artık
-
18.05.2017 “Sözüm senettir”den, “devletle iş yapma”ya
-
04.05.2017 Ne kadar özgürüz?
-
27.04.2017 Bulut’u ciddiye almak gerek
-
20.04.2017 Sağlık, böyle düzelemez
-
06.04.2017 Uğur’umuzun ardından
-
30.03.2017 Esnaf turiste küsmüşse, yandık
-
23.03.2017 Politika ve yeni medya
-
16.03.2017 İlahiyat meselesi
-
09.03.2017 İmza atmadılar koltuktan oluyorlar
-
02.03.2017 Devlet nasıl soyuluyor?
-
16.02.2017 Mesai komedisi
-
09.02.2017 Ercan’da bakanlık gözetiminde yasa dışılık
-
02.02.2017 Elektrik Kurumu’nda pis kokular
-
19.01.2017 TDP bilmecesi
-
05.01.2017 Popülizmin daniskası
-
29.12.2016 Ekmek ve yoğurtsuz ekonomi
-
22.12.2016 Kazandığınız yarım saat ile baş başa yaşayın
-
15.12.2016 Zeytinyağında bile hile
-
08.12.2016 Yanıt bekleyen sorular
-
01.12.2016 Tepkimiz, sonuca kadar sürmeli
-
24.11.2016 Turizmde bir şeyler iyi gitmiyor
-
17.11.2016 Erhürman’a şans verilmeli
-
03.11.2016 Tarım, Sağlık ve Ticaretle ilgili bakanlıklar uyuyor mu? Yoksa?
-
27.10.2016 Yediğimiz hellim değil
-
20.10.2016 Ne kadar samimiyiz?
-
13.10.2016 İliklerimize kadar işleyen bölgecilik