- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 25 Temmuz 2017, Salı 10:00
“Anlıktır bütün ölümler ve çok anlamlıdır. Ve her an; yeni anlara gebe kalır, yeni anlamlar için…!!!”
Can dostum Hakan Çakmak için…
Ölmek yaşadığının kanıtıdır. Ne yaşadığınsa, yaşadığın sürece, çok da önemli değildir birçoğumuza göre. Taki ölümle yüzleşene kadar. Yüzleştiğimiz an aslında farkına vardığımız andır. Ama çok geç kalınmıştır. Ölümle yüzleştiğimiz an, ondan önceki ana yüklediğimiz anlamlar, yeni anlamlar yüklenir. Çoğu zamanda en doğru yüklemelerdir bu anlamlar. Ölümden önce, biliyorum ki bütün anlamlar görecedir, sıradandır, dostlar bizi alış veriş de görsünlerdir, çoğu zaman içinde samimiyet olsa da yine de samimiyetten uzaktır diye düşünüyorum. Ölüm anı kulaktan bilginin yaygın olduğu andır, adeta bir arı kovanı uğultusunu taşır. Uğultunun gücü inanılmazdır. İnanılmazlığının gücü vicdan azabının sesinin haykırışlarıdır. Ölüm aynı zamanda yüzleşme anıdır. Yüzleşilen anla, yüzleştikten sonraki an arasında da dozaj farkı vardır. Bu şoktan sükunete uzanan kısa ve uzun yolculuklardır. Günler bir birini kovalarken ölüm anına dönüşümüz sıklıktan, aralıklara yelken açar. Belli bir zaman diliminden sonra bir de bakmışız ki ölüm anından önceki anda bulmuşuz kendimizi. Bu çoğu zaman ölenle yaşayan arasındaki ilişkinin boyutuyla alakalıdır. Ölenin yaşayan tarafından nasıl içselleştirildiğiyle alakalıdır.
Ölenle yaşayan Hakan arasındaki bu ilişkiyi bu şekliyle sorgulaya durayım, Hakkı Yücel dostumun Hakanla ilgili kaleme almış olduğu yazısı her ne kadar da bir alıntıdan mütevellitse de (“ ÖLÜRSEM BENİ KİM ANAR”) bazı alıntılar, bazı insanlara o kadar güzel oturuyor ki, sanki ölümüz için yazılmış bu dedirten cinstendir. Acaba kaçımız düşünmüşüz böyle bir şeyi, kaçımız Hakan Çakmak ölürse veya bir başka dostumuz ölürse ne yaparız diye. Size belki garip gelecek ama benim en yoğun düşündüğüm şeylerden biridir bu. Evet bir dostum ölürse ne yaparım? Onsuz nasıl bir yaşam sürerim?
Eksik bir yaşamla yeni bir yaşam serüvenine başlarız. Ama yaşamın içini daha da doldurarak daha da deneyimleyerek yaşamı, daha da farkına vararak, tıpkı yaş almak gibi.
Dostumu kaybetmedim daha da çok buldum. Daha çok farkına vardım. “ölürsem beni kim anar?” sözü“sen varken de her an anardım seni” sözüyle verilecek cevabımdır. Umarım senin için dökülen tüm gözyaşları, içinde bu samimiyeti barındırır. 25 yıllık, buram buram içtenlik ve samimiyet kokan dostluğun ve katkıların için teşekkürler Hakan Çakmak, teşekkürler can Dostum.
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
24.04.2018 FODOS ve Mağusa ile zamana yolculuk
-
17.04.2018 Yurtların kültürel dezenformasyona yapmış olduğu katkı ve Kuzey Kıbrıslılar
-
10.04.2018 Kıbrıs; Müze ve müzecilik üzerine… Ve YDÜ Modern Sanat Müzesi…!!!
-
03.04.2018 Her şeyi okumak mümkün mü? Hem “evet” hem “hayır”!
-
20.03.2018 Farkında(mıyız)? Neyin?
-
14.03.2018 Bütün sanatların anası da babası da tiyatrodur
-
20.02.2018 Bilinmek ve bilinir olmanın anlamı veya değeri
-
13.02.2018 Değişmeyen tek şey; “değişim”
-
23.01.2018 Tatlısu-Mari…!!!
-
16.01.2018 Sürekli yükselmek ve yüksekte olmanın hakkını vermek
-
02.01.2018 Söylediklerin değil, yaptıklarındır seni yansıtan! 2018 yüzleşme yılımız olsun
-
26.12.2017 Kitle ve iktidar üzerine…
-
19.12.2017 Aldatılanlar ve aldatanın aldatılmama arzusu!
-
12.12.2017 Bir artı bir eşittir iki mi? Yoksa bir çarpı bir eşittir bir mi…?!!!
-
05.12.2017 20 yıl sonra yine ve yeniden yüzleşme; ve dejavu…!
-
29.11.2017 Kıbrıs’ta mutluluğun resmi ve resmi olan görece mutluluklar!
-
21.11.2017 Kişinin, ya da kişilerin kendini bir şey zannetmesi, ya da zannedilenin zannedileni olmak..!
-
07.11.2017 Uluslararası Kuzey Kıbrıs Müzik Festivali dostlarım Halil Kalgay ve Erkan Dağlı...!
-
31.10.2017 Mesleki ‘Değer Algısı’nın anlam yarattığı ‘değer’ ve bu algıya yüklenen!
-
24.10.2017 Ya dışındasındır çemberin, yada, içinde yer alacaksın...!
-
17.10.2017 La Amistad'a yüklenmiş hukuksuzluk ve Amistad filminin biz Kıbrıslılara düşündürecekleri...
-
10.10.2017 “Her Daim Dostlar”... Bizi alışverişte görmesinler, kirletirken görsünler...!
-
03.10.2017 “Miserere mei deus”(Gör beni tanrı)!..
-
20.09.2017 En çokla başlayan ‘en’ler ve Kıbrıs’ın en yalan ‘en’leri!
-
12.09.2017 Anlam nedir? (felsefe)
-
06.09.2017 İnsan olmanın en temel ihtiyacı; gerçek dostlar ve arkadaşlar!
-
29.08.2017 Bir ihtiyaç aracı olarak; öğrenmeye başlamak
-
18.08.2017 Bir değişim ve gelişim aracı olarak, okumak!
-
08.08.2017 Bir statü kaygısı olarak tavsiye verme ve tavsiye alma..!
-
01.08.2017 Bir iletişim aracı olarak bilginin önemi ve neden okumak zorundayız!
-
11.07.2017 Okuma - yazmanın sosyolojisi ve okuyanın konumu…!
-
04.07.2017 Önceliklerin belirlenmesi ve bir çok amaç için yaşamak…!!!
-
20.06.2017 Eğitim sitemiyle yüzleşmemenin trajedisi ve karneler günü!
-
13.06.2017 Kaliteli eğitimin öğretmenleri
-
06.06.2017 Sanat(çı)nın ve mesleki disiplinlerin sıfat ilişkisi ve de bir toplumun tükenişi..!
-
05.06.2017 Kanatsız güvercinler soruyor..! Sanat niçin var? Sanatçı kimdir?
-
30.05.2017 Dengelenemeyen Denge Ve Sanat(Çı)…!
-
17.05.2017 İçimizdeki çocuk ve Cihan Ünal/Önder Bali