- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 15 Ocak 2018, Pazartesi 8:49
Sanki hiç yaşanmamış gibi ama geçen hafta ülkemizde bir erken genel seçim yapıldı. “Erken” liği bir yana “seçim”liği epey tartışılır. Erken seçimden ziyade “ergen” bir seçimdi. İçi boş bir özgüvenle pozlar, ancak bir yeni yetmenin girişeceği ve hafif bir tebessümle karşılanabilecek haller. Ne ciddi bir proje ne özgün bir fikir... Herkesin ciğerine kadar sinmiş bir apolitiklik!...
Ne konuşuldu tüm o propaganda döneminde? Şöyle bir filmi geriye doğru sarmaya kalksanız aklınızda kalan can alıcı bir cümle var mı? Yok! Çünkü seçim öncesi sadece bazı sayılardan, rakamlardan konuştuk. Seçmen sayısı, dağıtılan arsaların sayısı ve bir başkanın banka hesaplarındaki paranın miktarı...
Yanlış anlama olmasın, muhalefetin bunları gündeme getirmesi değildi sorunumuz. Tam tersi, bu kadar can alıcı, bu kadar tüm toplumu ilgilendiren konuları bile layıkıyla tartışamadılar. Yakıcı birer gündem maddesi haline getirip iktidarın avuçlarının arasına bırakmayı başaramadılar. Bu ülkenin nüfus yapısıyla bu şekilde oynanmasının içeride yaratacağı sorunları, uluslararası alanda verebileceği sıkıntıları basit bir dille anlatamadılar bile. Aynı iktidar yetkilileri gibi pozdan poza girilen ama sade suya tirit olmaktan bir adım öteye geçemeyen kısır analizler yapıldı sadece.
“Prekarya” ordusuna seslenen hiç olmadı!
Siyasetçiler toplumun yapısının, farklı kesimlerin farklı sorunlarının bile farkında olmadıklarını ispatlamak için çabaladılar sanki. Mesela ülkemizdeki çalışan kesimin içerisinde önemli ve hatırı sayılır bir orana tekabül eden üniversitelerdeki “prekarya” ordusuna seslenen tek bir parti maalesef görmedik. Üstelik işin tuhafı tüm partiler içerisinde mebzul miktarda akademisyen aday mevcutken. Gelecek endişesi içinde kıvranan ve aynı zamanda entelektüel anlamda ülkemizin de istikbali olan bu gençlere tek bir parti bile seslenmedi… Oysa bu kesim endişeli ve bilinçli ama son derece önemli bir gruptur. Emin olun ki kendisini temsil eden bir aday olmaması sebebiyle bu gençlerin oy vermemesi kadar normal bir şey olamaz. Bunlar yanlarına gittiğinizde size siyaseti nasıl olması, yapılması gerektiğini de anlatacak insanlardır.
Boykotçuları hakikaten anlamak isteyen var mı?
Bütün bunları anlamayan, anlamaya çalışmayan tüm siyasetçiler, yorumcular ve kanaat önderlerinin, bu seçimlere çok dikkat çekici oranlara ulaşan ve böyle giderse önümüzdeki dönemde sayıları daha da artabilecek olan boykotçuları analiz edebileceklerini sanmıyorum. Boykotçu kesimler hakkında yaptıkları yorumlardan anladığımız o idrak noktasından epey uzakta oldukları. Kendilerine naçizane bir tavsiye: Boykotçular aleyhine kamuoyu önünde aleyhte cümleler kurmadan önce bir destur çekin. Tabii şayet boykotçuları anlamak istiyorsanız ve bu konuda samimiyseniz...
Muhalefetin, en başta da sol siyasetin, anlaması gereken bir şey var: İçinde bolca “statüko” sözcüğü geçmesi söyleminizi, eleştirilerinizi, perspektifinizi anlamlı, etkileyici ve en önemlisi hakiki yapmıyor. Siyasal partilerin yaptığı statüko veya rejim tartışmaları UBP ve Denktaş ile sınırlı olduğu için maalesef yanlış bir çıkarım yapılıyor. Evet statükonun öne çıkan ana uygulayıcılarından birisinin adresi UBP’dir. Lakin statükoyu UBP veya Denktaş ile sınırlı tutarsanız mutlaka sisteme dair girdilerinizde eksiklik olacağı gibi tahlilleriniz de eksik veya yanlış olacaktır. Büyük sözler söyleyeme gerek yok. Basit olarak seçimler sırasında UBP karşısında muhalefet ederek oy toplamaya çalışan partiler sırf bu partiye karşı söylediklerinden ötürü boykotçuların sayısını artırdıklarının farkında bile değiller!
1990’larda Boykotçuluk ve solun yükselişi: Derinya ve Aplıç?...
Bu arada hatırlatmakta fayda var. 1990 seçimlerinden sonra CTP’li ve TKP’li vekiller mazbatalarını almadılar ve sonrasında KKTC Meclisi’nde vekillikleri düşürüldü. Ve nihayetinde UBP bu vekillikler için seçim yaptı. CTP ve TKP düşürülen vekillikler için yapılan seçimi de boykot etmişti. Sonunda ne oldu? Kısa bir süre içinde UBP daha adil bir seçim yapmak zorunda kaldı ve CTP de esas yükselişini sonraki seçimlerde yapmaya başladı. Yani boykot etmek siyasal partilere kaybettiren değil kazandıran bir şeydir aynı zamanda… Peki somut soralım! Derinya ve Aplıç sınır kapılarının sembolik olarak açılması hususunda muhalefet partilerinin herhangi birinden farklı bir önerme işittiniz mi? Kıbrıs sorunu konusunda statükoyla kavga edecek bir eylemlilik halinde bir politika izleyen bir siyasal parti seçimlerde var mıydı? Seçimlerin arifesinde verilen yeni ve abartılı yurttaşlıklar hakkında sıradan açıklamalar dışında ortaya bir iddia ve eylemlilik koyan oldu mu? Uluslararası toplumun aklında kalacak ve Kıbrıslı Türklerin de vicdanına dönük olarak yeni yurttaşlıklar hakkında ciddi bir yüklenme gördünüz mü? Görmedik.
O halde rejimi veya statükoyu değiştireceğinize ilişkin ciddi bir eylem ve söylem içine girmeden sırf UBP ile sınırlı bir kavga yaptığınızda birilerinin boykotçu olarak ortaya çıkıp sandığa gitmeyi reddetmesi gayet doğaldır. Bundan ötürü boykotçulara kızmak yerine bin defa teşekkür edilmeli. Seçimleri boykot ettiler ve tüm siyasetçilere, siyaset yapma biçimlerinin yanlış, demode, manasız, günün gereklerinden çok uzak olduğunu hatırlattılar. Ders alınırsa ne âlâ! Özellikle sol siyaset oturup dersine iyi çalışmazsa, bugün dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi koşullara adapte olup bu boşluğu doldurmayı başaran sağ popülizmin yükselişini hayretler ve yakınmalar içinde seyredebilir.
Bir seçim yaşadık işte. İçinde siyaset yoktu. Bunların yanına bir de sandıktan çıkan yüzde oranı çok yüksek geçersiz oyu ekleyin. Bunların da hesabını statükodan mı soralım? Sen neymişsin be statüko!
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
16.04.2018 “Dışarıdaki” Kıbrıslı Türkler: “Londra sokaklarında ağlar gezerim”
-
09.04.2018 Dalaras da yemeğe gelir mi?
-
02.04.2018 Derinya ile Esas “Gönül Kapılarınızı” Açın!
-
26.03.2018 Nüfus meselesi
-
19.03.2018 Basit gerçek ama anlaşılmıyor!
-
12.03.2018 Siyasi Kültür ve BİZ!...
-
05.03.2018 “Kıbrıs ulusal” siyasetinde içerden zafiyet sinyali
-
26.02.2018 Bir deniz savaşı çıkar mı?
-
19.02.2018 Bahar çiçeği
-
12.02.2018 GÜKAD ve Seçimler…
-
05.02.2018 Yeni koalisyon hükümeti ve Güney seçimleri
-
29.01.2018 Anastasiadis’in pasını neden gole çevirmedik?
-
22.01.2018 MeHaPe’nin krizi, zihniyeti ve idari kısırlıkları!
-
15.01.2018 Bir siyaset nostaljisi…
-
08.01.2018 “Seçmece bunlar”…
-
01.01.2018 2017 de gitti...
-
25.12.2017 “Statüko aşağı statüko yukarı”!
-
18.12.2017 Seçimler ve “Gurtunya Dalı”
-
11.12.2017 “Gülümseyin fotoğrafınızı çekiyoruz”: “Habis” çok eskilere dayanıyor!
-
04.12.2017 Kıbrıs ve Başkanlık Seçimleri
-
27.11.2017 Nikolas Papadopulos’a açık mektup!
-
20.11.2017 Yeni Yılı Maraş’ta Kutluyoruz!
-
13.11.2017 Bu seçimler başka!
-
06.11.2017 Esas mesele zihniyet!
-
30.10.2017 Sandıklara “Çakıl Taşı” atalım!
-
23.10.2017 Erken Seçim ve Siyaset
-
16.10.2017 “Haklı-haksız” kavgasına dair...
-
09.10.2017 Siyaset tel tel dökülürken!...
-
15.09.2017 Kırtasiyeciliği markalaştıran isim: Mehmet Kemal Deniz
-
13.09.2017 Makam farkı
-
11.09.2017 Toplumsal kimlik kavgası
-
08.09.2017 KKTC 4.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı
-
06.09.2017 Turizm ithal edilmiş endüstri olunca!
-
04.09.2017 Baf sakızından, Bıddım sakızına
-
04.09.2017 Baf sakızından, Bıddım sakızına
-
01.09.2017 “Bodamyalı bir Roman Kahramanı”: İbrahim Aziz
-
30.08.2017 Dr. Erdoğan Mirata’yı kaybettik!
-
28.08.2017 Kıbrıs Uyuşmazlığı ve “Koordinasyon”!
-
25.08.2017 Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilk başbakanı: Nejat Konuk
-
23.08.2017 İki Ehil Usta: Antakya’dan Mustafa ve Mardin’den Hamdi!
-
21.08.2017 “Kurucu KKTC Başbakanı” Mustafa Çağatay: Protokol krizi rivayet mi?
-
18.08.2017 Kıbrıslı Türklerin Varlık ve Hukuk Savaşında Osman Örek
-
16.08.2017 Gençlere güveniyorum!
-
14.08.2017 Vreççalı Hoca: Özker Özgür!
-
11.08.2017 CTP’nin ilk başkanı: Ahmet Mithat Berberoğlu!
-
09.08.2017 İzolasyonlar müzakerelerle eş zamanlı yürür!
-
07.08.2017 Halk desteği olmaksızın hiçbir hedef menzile varamaz!
-
04.08.2017 “Halk Adamı” Ziya Rızkı!
-
02.08.2017 Çanakkale savaşları ve gençlik
-
31.07.2017 Kıbrıs ve UNFICYP (BM Barış Gücü)
-
28.07.2017 Alparslan Türkeş’in Öğretmeni: Ahmet Faiz Kaymak!
-
26.07.2017 “Lukko”ları napacağız?
-
24.07.2017 Surlariçi Notlarına Devam: Lokmacı’dan Arabahmet Mahallesine Yürüyün!
-
21.07.2017 “Bladanisyo”dan Strasbourg’a(AİHM’e) Mehmet Zeka Bey!
-
19.07.2017 İki Toplumlu Koro 20 yaşında!
-
17.07.2017 Surlariçi dönüşüyor!
-
14.07.2017 “Leymoson”lu Önder Konuloğlu: Sendikacılığın Yaşayan Efsanesi!
-
12.07.2017 “Self-Determinasyon” içeren federasyon: Garantörlükten daha değerli değil mi?
-
10.07.2017 Tavuri Tiyatrosu: Hâlâ kazandırıyor!
-
08.07.2017 “Adalet” üzerinden Kıbrıs okuması
-
07.07.2017 Kutlu Adalı
-
05.07.2017 Mısırlızade Mehmet Necati Özkan
-
03.07.2017 Mağusa ve Akkule Mescidi
-
30.06.2017 (Ucube) “Kıbrıs Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı”: Makarios III
-
28.06.2017 Gündelik yaşam ve eleştiri
-
26.06.2017 Dinler, kutsal günler ve bayramlar
-
23.06.2017 Dr. Fazıl Küçük: “Kurucu” Cumhurbaşkanı Muavini
-
21.06.2017 Çetinkaya’dan APOEL’e şike!
-
19.06.2017 “İngiltere’deki seçimlerden Çöp Vatana”
-
16.06.2017 Şener Levent: ‘Akdenizli Jean Paul Sartre’
-
14.06.2017 Dublin’den akılda kalanlar
-
12.06.2017 “Sıfır Asker Sıfır Garanti”!
-
09.06.2017 Kavgasıyla sevdasını harmanlayan Yaşar Ersoy
-
07.06.2017 “120 bin” gün gerideki Siyaset!
-
05.06.2017 APOEL şike ile şampiyon olurken!
-
02.06.2017 “Arif Hoca”: Arif Hasan Tahsin Desem!
-
31.05.2017 Nikos Anastasiadis ve “Kibir humması”
-
29.05.2017 Hillary Clinton’dan ülkemiz siyasetine: Yeni ve kendi olma hali!
-
26.05.2017 YÖDAK’ın çözümlenemeyen “İdari bina” ihtiyacı…
-
24.05.2017 “Mağusalı Ramiz Gökçe: 1937-2001”
-
22.05.2017 “Ateşkes”imizi seviyoruz!
-
19.05.2017 Raif R. Denktaş: “Ricayla yaşama düzenine son!”(1951-1985)
-
17.05.2017 “Sözde” siyaset ve karar alma kültürü
-
15.05.2017 Bir Matsakis yetmez!
-
12.05.2017 İsmail Bozkurt
-
10.05.2017 Siyasetin hitabet üstadı: Naci Talat Usar (1945-1991)
-
08.05.2017 Zagrep Üniversitesi’ndeki YÖDAK temsiliyeti!
-
05.05.2017 Partiler kaç derecede buharlaşır?
-
03.05.2017 Siyasetin görmesi gereken
-
01.05.2017 Müzakerelere nüfuz etmek
-
29.04.2017 Erkek partilerine hayır
-
26.04.2017 Çifte standardınız batsın!
-
24.04.2017 Çok vahim ama gerçek!
-
21.04.2017 Lefkoşa Türk Lisesinde bir sohbet!
-
19.04.2017 Foto Şık’ın müzesine destek!
-
17.04.2017 100 bin Suriyeli ve Kapalı Maraş
-
14.04.2017 İnsanların da çivisi çıkıyor!
-
12.04.2017 AB, Kıbrıs ve İngiliz Askeri Üsleri
-
10.04.2017 Hepimiz Akdenizliyiz!
-
07.04.2017 Cebelitarık’tan Kıbrıs’a İngiltere’nin konumu...
-
05.04.2017 Talasemi ve Hukuk!
-
03.04.2017 Kurumanastırlı Foto Şık!
-
31.03.2017 2032’de Kıbrıs’ı nasıl görüyorsunuz?
-
29.03.2017 Müzakereler neden çözüm üretmiyor?!
-
27.03.2017 Küresel Halkla İlişkiler Kurgusu ve Kıbrıs
-
24.03.2017 Hollanda’ya kısa bir bakış…
-
22.03.2017 BM Barış Gücü ve Çözümsüzlük
-
20.03.2017 Dadaş diyarı Erzurum’un öteki yüzü!
-
17.03.2017 Ilıca’dan Aziziye’ye Erzurum!
-
15.03.2017 Hıristiyanlığın Serüveni: 19 Asırlık Jenosit!
-
13.03.2017 Şer’den “Hayır” çıkarmak!
-
10.03.2017 Erken seçimlere toplu bakış!
-
08.03.2017 Suriye’de Kadın Olmak: İnsanlık İmtihanda!
-
06.03.2017 Erken Seçim mi?(×)
-
03.03.2017 Bitmeyen Hülya: ENOSİS!
-
01.03.2017 “İkinci Kıbrıs Çıkarması”
-
27.02.2017 Kanser hastalarımız: Bu çile ayıp!
-
24.02.2017 “Tüm işçi kardeşlerim adına…”
-
22.02.2017 AB ve Kıbrıslı Türkler
-
20.02.2017 Enosis ve “Delilik”: Ada Tımarhane!
-
17.02.2017 Temsilciler meclisindeki vekillerin haleti ruhiyesi
-
15.02.2017 “Akılsız” Evlat: Kıbrıs Rum Elitleri
-
13.02.2017 “Hür Eşeklerin” değeri
-
10.02.2017 Çözüm ve “Müzminleşme” hali!
-
08.02.2017 Palavra!
-
06.02.2017 Ağızdaki mayhoş tat!
-
03.02.2017 Lütfen gözlerinizi Dipkarpaz’a çeviriniz!
-
01.02.2017 Kıbrıs ve BM Barış Gücü
-
30.01.2017 Yunanistan’dan Darbeci Koruması
-
27.01.2017 (Birinci) Cenevre Zirvesi, Kıbrıs ve Pro-Aktif Dış Politika
-
25.01.2017 “Kurumsallaşmış” sorunlar hayatı dar ediyor!
-
23.01.2017 “Trump”izm!
-
20.01.2017 Çözüm mantığı: Ana kurucular azınlık değildir!
-
18.01.2017 Çözüm mü Transformasyon mu?
-
16.01.2017 Müzakerelerde Yeni Fasıl: Dış yardımların yüzde 30’u!
-
13.01.2017 Cenevre’den yeni bir güneş doğabilir
-
11.01.2017 21 Aralık 1963’e Bugünden Bakarken…
-
09.01.2017 Cenevre: Ekonomik bir uzlaşmaya mı gebe?
-
06.01.2017 Lozan’dan garantörlüğe nKıbrıs Türkleri
-
04.01.2017 Cenevre: “Çözüm” mü Transformasyon mu?
-
02.01.2017 Üniversiteli gençlere neden zulüm yapıyoruz?!
-
30.12.2016 “2016 Aynası” konuşuyor:“Bize felsefe lazım!”
-
28.12.2016 “PISA yenilir, yutulur değil!”
-
26.12.2016 Zihniyet ve Siyaset
-
23.12.2016 Kıbrıs çözüm denklemi nereye eviriliyor?
-
21.12.2016 Yeni terörizm neye hizmet ediyor?
-
19.12.2016 Niyazi Berkes’i anarken...
-
16.12.2016 Federasyon-Mederasyon!
-
14.12.2016 Muhakeme gücü keskin bir portre: Dr. Erdoğan Mirata
-
12.12.2016 Küreselleşme perspektifinden üniversiteler
-
09.12.2016 Türkiye Şal Değildir!
-
07.12.2016 Çanakkale, Fatin Rüştü Zorlu ve Kıbrıs Türkleri
-
05.12.2016 Çözüm ve denklem değişimi
-
02.12.2016 Siyasetin patinajı: Boğaziçi Köprüsü’nü sattırmam!
-
30.11.2016 Atmosferi zehirlemeden müzakere etmek
-
28.11.2016 İngiltere Kıbrıs’ı Birleştirebilir!
-
25.11.2016 “Ağdıran Terazide” Kıbrıs’ın İki Yanı: Hangisi Ağır Basacak?
-
23.11.2016 Kayısının Anavatanı: Malatya…
-
21.11.2016 Federasyon “Rus Tezi” mi?
-
18.11.2016 Homofobik değil empatik olalım!
-
16.11.2016 Erhürman dönemi ve küresel vizyon!
-
14.11.2016 Harput Kalesinden Kıbrıs’a…
-
11.11.2016 Amerika’da Erdoğan’ın kazancı
-
09.11.2016 Bitmeyen “Propaganda”!
-
07.11.2016 Çözüme Yaklaşım: Ölçülü Kötümserlik
-
04.11.2016 Çözümün Pragmatik Adı: “Maraş Kent Devleti”
-
02.11.2016 Erzurum ve Lefkoşa kapıları üzerinden siyaset akademisi
-
31.10.2016 Çözümsüzlük Edebiyatında Bir Aktör Daha Sahnede: Fransa!
-
28.10.2016 Milli güvenlik sorunumuz: Yalakalık!
-
26.10.2016 Serik ve Kıbrıs: mütevazılıkta yarışıyorlar!
-
24.10.2016 “Karşı” komşu Alanya’da siyaset akademisi
-
21.10.2016 Haberlerin okumadığı…
-
19.10.2016 Siyaset Akademisi: Batman ve Adıyaman
-
17.10.2016 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son FETÖ uyarısı!
-
14.10.2016 Mardin: Medeniyet ve insan
-
12.10.2016 Bütünleşme: Varlıkları korumak, paylaşmak ve büyütmek
-
10.10.2016 Yurttaşlar soruyor: Çözüme umutlanalım mı?
-
07.10.2016 Bisiklet öncelikli!
-
05.10.2016 Taksiciler “güpegündüz” gece tarifesi açarsa!..
-
03.10.2016 “İdeolojik ve patolojik katil”…
-
30.09.2016 Toplumsal seferberlik ve ortak akıl: Gurur duyulacak ülke
-
28.09.2016 Mağusalı Ressam Hasan Amir!
-
26.09.2016 Statüko: “Hık dedi burnundan düştü”!
-
23.09.2016 25 yıl önce Tarık Akan röportajı!..
-
21.09.2016 Esnaf ve “Mağusa-Plus”
-
19.09.2016 “İmanı aklın kucağına alacağız”
-
16.09.2016 Lokmacı’da saat kaç? Bir telin ayırdığı adada saat farkı oluyor…
-
14.09.2016 Girne’yi daha fazla yormayalım!
-
12.09.2016 Sürpriz yoksa huzurevi var!
-
09.09.2016 Her işin başı İnsan!
-
07.09.2016 Bir taşla “ 3 İncirlik”: İncirlik Ağrotur’a taşınırsa!...
-
05.09.2016 Dördüncü Beyaz Zehir: Peynir!
-
02.09.2016 “Bula Bula Bir Türk’le mi konuşacam?!”
-
31.08.2016 “Mağusa Limanı, Limandır Liman!”
-
28.08.2016 Üniversiteler: “Bilim Rekabeti”nde neden yok?!