Barınacak güç var mı?(2)

  Son yazımda, bırakın denizi görmeyi, denizden uzak şehirlerimizde bile, vatandaşımızın en temel hakkı olan konut edinme hakkının neredeyse imkansız hale geldiği bir ekonominin, ne kadar sağlıklı olduğunun sorgulanmasının gerekliliği üzerinde durmuştum.

   Konu çok yönlü tartışılabilecek bir konu olsa da, temelde sorulması gereken ve cevap bulunması gereken soru;

   Ortalama gelire sahip bir insan, çalışarak ev sahibi olamayacak mı?

   Sorunun, bu düzendeki yanıtı net:  ‘Olamaz’.

   1974 ve sonrasında Kıbrıslı Türklerin, yaşananlar sonrası gerçekleşen  iki yönlü göç neticesinde, uzun sayılabilecek süre konut ihtiyacı olmadı.

   O dönemleri yaşayanların büyük bir çoğunluğu, hayatında konut edinmenin sıkıntısı nedir de bilmedi.

   Bu jenerasyon, bugünkü 40’lı yaşlarda olan kesimin, ya anne-babasıdır, ya nene-dedesidir.

   Bunu belirtme ihtiyacı duymamın altında yatan ise, hâlâ daha evlatlarına, hatta torunlarına destek sağlayabilme kabiliyetlerinin mevcut olmasındandır. Eğer o nesil, o imkanlara sahip olmasaydı, bugün artık gün yüzüne çıkmış, müdahale edilmediği takdirde, daha kötü günlerin yaşanması yüksek olasılık olan sıkıntıları, 20 sene önce muhtemelen yaşardık.

   Kuzey Kıbrıs’ta nüfusuna yetecek konut stoku ve fazlası mevcuttur.

   Ama nasılsa bu stok bir türlü yetmiyor. Bu konunun düzeltilmesi yönünde bir gayret de yok.

   Bir tarafta geniş bir kesim, bir apartman dairesi alamazken, kimileri, farklı şirketleri veya aile bireyleri üzerinden rant kurup emlak baronluğu yapabiliyor. Üstelik marifetmiş gibi, masraf gösterip vergiden kaçılabiliyor.

   Ne de olsa hesap soran yok, neden versinler ki?

   Biri de demiyor ki; iki konutu anladık da, fazlası ne için?

   Daha önce yabancı ve yabancı yatırımcıların emlak alımları üzerine yazdığımdan, kendimi tekrar etmek istemiyorum ama Türkiye’de depremin yaşandığı 11 ilden biri olan Hatay’la ilgili hükümetin aldığı, yaşanan yıkım neticesinde, Hatay’ın yeniden yapılanmasında demografik yapının korunmasına özen gösterilmesi ve yabancılara emlak satışı yapılmaması yönündeki tavrını da doğru bulduğumu belirtmek isterim.

   Emek sarf edilen her iş koluna sonsuz saygı duyduğumu belirterek, konut edinme yanında, insanca yaşamın, doğru kurgulanmış bir ekonomide, her emekçinin erişebileceği, en temel hakların başında gelmesi gerekiyor.

   Eğer ortada bir çarpıklık varsa, bu çarpıklık ancak, gelir adaletinin olmadığı, düzenin çarpıklığıdır.

YORUM EKLE

banner111

banner34

banner75

banner88

banner104