Ülkemizde çevre sorunlarının kronikleştiğini vurgulayan çevre uzmanları, çöp, çarpık yapılaşma, denetimsizlik, sahil ve deniz kirliliği gibi sorunların bitmek bilmediğine dikkat çekti
- “ÇEVRE SORUNLARIMIZ KRONİKLEŞTİ”…
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş Erhürman, çevre sorunlarının kronikleşmiş dertlerimiz arasında olduğunu ve bunun temelini plansız yapılaşmanın oluşturduğunu belirterek, “dere ve sahillerimiz işgal altında !”, “denizlerimizin kirli” dedi. ÇEKOVA Başkanı Dr. Rıfat Siber ise çevre kirliliğine dikkat çekerek, “Biz, pis bir çevrede yaşamayı kanıksamışız” şeklinde konuştu
- “ÇEVRE, OY GETİRMİYOR”…
“Ne yazık ki devlet sadece ekonomik kaygılara odaklanmış” diyen Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, çevre sorunlarının dikkate alınmasının ancak kamuoyu baskısı ile olabileceğini ve çevrenin oy getirmedikçe, devletin çevreyi önemsemeyeceğini kaydetti.
Erhürman, kaçak yapılaşmalara izin verenlere ve yapanlara ağır cezalar verilse kimsenin bu kadar keyfi olamayacağını söyleyerek, “bunu hayata geçirecek olan siyasi irade ya olamıyor, ya da ömrü kısa sürüyor” dedi
- “ŞİKAYET HATTI VERİMLİ DEĞİL”…
Erhürman, Çevre Koruma Dairesi’nin denetim tüzüğü olmaması, eğitimli personel noksanlığı, ekipman noksanlığı ve bütçe eksikliğinin, denetimlerin etkin ve düzenli olarak yapılamamasının temel nedeni olduğuna işaret etti. Sarpten de dairenin ciddi personel eksiği olduğunu ve oluşturulan şikayet hattının ise verimli çalışmadığını söyledi. Siber ise dairenin Turizm Bakanlığı’na bağlı olmaması gerektiğini ifade ederek, özerk, bağımsız, Başbakanlık altında görev yapmasının daha doğru olacağını bildirdi
Eniz ORAKCIOĞLU
Ülkemizde, yangınlardan tutun, izinsiz inşaatlara, çarpık yapılaşma, çevre ve deniz kirliliğine, özel koruma bölgelerine yapılan tesislere ve kıyılardaki yapım çalışmalarına kadar çevreye zarar verecek birçok olay yaşıyoruz.
Çevre uzmanları, bu konuları sürekli gündemde tutarak çevreye karşı yapılan talanı zaman zaman kamuoyu ile paylaşıyor ve çevre konusunda farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, kontrolsüz yapılaşmanın bugün eskisinden daha kötü hale geldiğini vurgulayarak, “Her ne kadar içinde bulunduğumuz durumda ekonomik sıkıntılar olsa da, ciddi anlamda doğaya tahribat devam ediyor” dedi.
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş Erhürman da çevre sorunlarının kronikleşmiş dertlerimiz arasında olduğunu belirterek, yıllardır aynı sorunları konuştuğumuzu, ama bir arpa yolu bile ilerleyemediğimizi söyledi.
Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA) Başkanı Dr. Rıfat Siber ise ülkemizin birinci sorununun pislik içinde bir çevre olduğunu vurgulayarak, yollarımızın, sokaklarımızın ve kamuya açık alanlarımızın temiz olmadığını kaydetti.
Erhürman: Çevre sorunları kronikleşmiş dertlerimiz arasında
Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Nilden Bektaş Erhürman, çevre sorunlarının kronikleşmiş dertlerimiz arasında olduğunu belirterek, yıllardır aynı sorunları konuştuğumuzu ama bir arpa yolu bile ilerleyemediğimizi ifade etti.
Erhürman, tüm çevre sorunlarımızın temelini plansız yapılaşmanın oluşturduğuna dikkat çekerek, şehirlerimiz kontrolsüz bir şekilde büyüdükten sonra planlamaya çalıştığımızı, bazen de hiç planlamadığımızı, bu durumun ise beraberinde altyapı ve üstyapı problemlerini getirdiğini vurguladı.
Erhürman, şöyle konuştu:
“Planlamadığınız bir şehrin nüfus projeksiyonunu da yapamadığınız için kanalizasyon, atık bertaraf tesisi gibi şehri şehir yapan basit yatırımları bile programlayamıyorsunuz.
Atık su kirliliği, deniz kirliliği, su kaynaklarının yönetilememesi, katı atıkların kontrolsüz bertarafı, elektrik santrallerinin yarattığı hava kirliliği, gürültü kirliliği, CMC maden atıkları, çevre sorunlarımızın sadece öne çıkanları.
Üstelik mevcut çevre sorunlarına kalıcı çözümler getirilemeden ne yazık ki her geçen gün buna yenilerinin eklenerek arttığını görmekteyiz”.
Tüm halk sağlığı problemlerimizin temelinde çevre sorunlarının yattığının altını çizen Erhürman, havamızın, suyumuzun, toprağımızın ve denizimizin bu sorunların tehdidi altında olduğunu kaydetti.
“Yerlere çöp atmayın demek ağrıma gidiyor”
Erhürman, içinde bulunduğumuz çağda insanlara yerlere çöp atmayın demenin çok ağrına gittiğini vurgulayarak, “Dünya, atıklarını hangi teknolojiyle bertaraf ederse bundan ne kadar kazanç sağlar, havayı daha az nasıl kirletir diye tartışırken, biz atık yönetiminin ilk ayağı bile olmayan yerlere çöp atmayın kısmındayız” dedi.
Erhürman, iyi bir belediye yönetimi oluşur ve refüjlerdeki otlarınızı keser, yere atılan çöpleri toplarsa, bu sorunların sorun olmaktan çıkacağına işaret ederek, işin temelinde hala “çöpünüzü çöp bidonlarına atın” demeyi topluma yakıştırmadığını söyledi.
Bu topraklarda yaşayan herkesi bu adayı sahiplenmeye davet eden Erhürman, “Sahibi olduğunuz bir eve çöpünüzü atmayacağınız gibi, yollara ve sokaklara da çöpünüzü atamazsınız. Bu noktada belediyelerin de görevlerini eksiksiz yerine getirmeleri, Çevre Dairesi’nin ise denetim görevini yerine getirerek caydırıcı cezalar uygulaması gerekiyor” diye konuştu.
“Dere ve sahillerimiz işgal altında !”
Ülkemizde derelerimizi koruyan Fasıl 82 Kamu Derelerinin Korunması Yasası ve sahillerimizi koruyan başta Anayasamız olmak üzere birçok planlama enstrümanımız olduğunu söyleyen Erhürman, buna rağmen “dere ve sahillerimizin işgal altında !” olduğunu ve bu izinler verilirken yasaların görmezden gelindiğini vurguladı.
Erhürman, denetimi yapılmayan inşaatların ya kaçak olarak sınırlarını aştığını, ya da kaçak şekilde yapıldığını ifade ederek, her şekilde de kamu düzeninin uygulanmadığını belirtti.
Günlük çıkarlar uğruna verilen ya da talep edilen bu yasa tanımaz yapılaşmaların bedelini tüm ülke olarak yaşamak zorunda kaldığımızı hatırlatan Erhürman, altyapısı bile olmayan şehirlerde özellikle dere işgallerinin sel ve taşkınlarla büyük maddi hasarlara neden olduğunu kaydetti.
Erhürman, “Geriye dönük olarak bu kaçak yapılaşmalara izin verenlere ve yapanlara ağır cezalar verilse, kimse bu kadar keyfi olamayacak ve büyük oranda engellenmiş olacak ama bunu hayata geçirecek olan siyasi irade ya olamıyor, ya da ömrü kısa sürüyor” şeklinde konuştu.
“Çevreyi ilgilendiren bazı konularda doğrudan sorumlu birden çok kuruluş var”
Ülkemizde çevre alanında değişik görevler üstlenmiş, çevreyi ilgilendiren bazı konularda doğrudan sorumlu birden çok kuruluşun olduğunun altını çizen Erhürman, “Çevre koruma Dairesi ağırlıklı olarak tüzük yapma, politika belirleme ve denetim görevlerini üstlenirken, belediyeler de çevre yatırımlarını yapmakla yükümlü” dedi.
Erhürman, çevre yönetiminin sadece bu kurumların uhdesinde olmadığını, çeşitli dairelere, kaymakamlıklara da bu yetkilerin verilmiş olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Deniz kirliliği kontrol ve denetimi Çevre Koruma Dairesi’ndeyken, şehirlerin atık suyunu toplayıp arıttıktan sonra kriterlere uygun olarak derin deniz deşarjı yapmak belediyelerin sorumluğunda, deniz suyu mikrobiyolojik analizlerinin yapılması ve halkın bilgisine getirilmesi ise Sağlık Bakanlığı’na bağlı Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi sorumluluğundadır”.
“Denizlerimiz kirli”
“Denizlerimiz kirli” diyen Erhürman, bu konunun deniz sezonunun ilk günlerinden beri odanın gündeminde olduğunu, yapılan bütün girişimlere rağmen ilgili dairenin yapmış olduğu analizleri halkın bilgisine getirmediğini vurguladı.
Erhürman,“Ağustos ayının ortasında haziran ayı verilerini yayımlanması ve üstelik de halkın yoğun olarak kullandığı bazı plajların kirli olduğunu bildirmesi kabul edilemezdir. Bu veriler güncel olarak yayımlanmalı, halk uyarılmalı, Çevre Koruma Dairesi’ne bu kirlilik rapor edilmelidir.
Odamız, sağlığımızı doğrudan etkileyen bu kirliliğin anında tespit edilip halkın bilgisine getirilmesi için her yolu denemiş ancak, kamu kurumu niteliği taşıyan odamız dahil olmak üzere hiç kimsenin bu analizleri devlet laboratuarı veya herhangi bir özel laboratuarda yaptıramayacağını, bunun yasal olmadığını öğrenmiştir.
Görevini yerine getirmeyen kurumların görevini yapmak için gönüllü olmak istiyorsunuz ama büyük engellerle karşılaşıyorsunuz. Denetimlerde de maalesef sınıfta kalıyoruz” .
“Personel eksikliği, denetimlere yansıyor”
Erhürman, Çevre Koruma Dairesi’nin birçok daire gibi kronik sorunları bünyesinde barındırdığına dikkat çekerek, 10/89 tarihli Çevre Koruma Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası’na göre belirlenmiş birçok kadronun boş olduğunu kaydetti.
Kamu Hizmeti Komisyonu kanalıyla dairenin sürekli kadrolarına en son 1999 yılında istihdam yapıldığını belirten Erhürman, sözleşmeli olarak görevlendirildiği şube ile direkt bağlantısı bulunmayan siyasi atamaların ve işe alımların çok fazla yaşandığını söyledi.
Erhürman, bu durumun dairenin ve daire çalışanlarının motivasyonunu düşürmekle birlikte, çevre denetim ve yönetiminin etkin olarak yapılamamasına neden olduğuna dikkat çekerek, “Denetim tüzüğü olmaması, eğitimli personel noksanlığı, ekipman noksanlığı ve bütçe eksikliği ise denetimlerin etkin ve düzenli olarak yapılamamasının temel nedeni” dedi.
Sarpten: İlk açılan sektör inşaat sektörü oldu
Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, Covid 19 sürecinde, özelikle de mart ve nisan aylarında, insanların korku yaşayıp, yaşananları doğaya verilen zararlarla bağdaştırdıklarını ve konuyu değerlendirmeye başladıklarını kaydetti.
Sarpten, bundan sonra doğayla daha dost, daha barışçıl bir yaşam sürüleceğine yönelik beklentileri olduğunu belirterek, ancak yaşananları gördükçe beklenildiği gibi olmadığına işaret etti; hatta ilk açılan sektörün de inşaat sektörü olduğunu vurguladı.
“İzinsiz inşaatlar devam ediyor”
Kontrolsüz yapılaşmanın bugün eskisinden daha kötü hale geldiğini ifade eden Hasan Sarpten, “Her ne kadar içinde bulunduğumuz durumda ekonomik sıkıntılar olsa da, ciddi anlamda doğaya tahribat devam ediyor” şeklinde konuştu.
Sarpten, özellikle kıyılara yapılan müdahaleler ve izinsiz inşaatların devam ettiğini, plajlara yapılan müdahaleler için dozerlerin sürekli kıyılarda çalıştığını ifade etti.
“Bazı belediyeler de kaçak inşaat yapıyor”
İnşaat sektöründe kontrolsüz yapılaşmanın devam ettiğinin altını çizen Sarpten, inşaatların hızla devam etmesinin önümüzdeki süreçte çevrenin çok daha fazla talan edileceğinin göstergesi olduğuna dikkat çekti.
Sarpten, çıkarmamız gereken dersin aksine, çevreye daha çok zarar verildiğini belirterek, bazı belediyelerin de çevreye yapılan talana katkı sağladığına vurgu yaptı.
Esentepe, Tatlısu, Erenköy gibi belediyelerin kıyılarda kaçak inşaatlar gerçekleştirdiğini savunan Hasan Sarpten, bu tür olaylara şahit olduklarını belirtti.
“Çevre, oy getirmedikçe sorunlar çözülmez”
“Ne yazık ki devlet sadece ekonomik kaygılara odaklanmış” diyen Sarpten, çevreye karşı talanın büyüdüğünü fakat yerel yönetimlerin ve merkezi hükümetlerin bu konuyu gündemlerinin en sonuna koyduğunu söyledi.
Sarpten, çevre sorunlarının dikkate alınmasının ancak kamuoyu baskısı ile olabileceğini kaydederek, “çevre oy getirmedikçe, devlet çevreyi önemsemeyecektir” diye konuştu.
Hasan Sarpten, doğaya karşı saygılı olmazsak bugüne kadar yaşanan doğa felaketlerinin çok daha kötüleri ile karşılaşacağımıza dikkat çekerek, çevrenin, olaylara tek tek müdahale edilerek kurtarılamayacağına dikkat çekti.
“Yasa ve yaptırımlar uygulanmıyor”
Çevre yasalarının en son güncellenen yasalar içinde olduğunu hatırlatan Sarpten, bazı çevre yasalarının ise İngiliz döneminden kalma olduğunu belirtti.
Sarpten, sorunun, yasaların ve yasada belirtilen yaptırımların uygulanmaması olduğuna dikkat çekerek, yasaların güncellenmesinin yanında uygulanmasının da önemli olduğunu ifade etti.
“Şikayet hattı verimli çalışmıyor”
Çevre Koruma Dairesi’nin ciddi personel eksiği olduğunun altını çizen Sarpten, oluşturulan şikayet hattının ise verimli olmadığını söyledi.
Sarpten, arayarak bildirilen şikayetlere zamanında müdahale edilemediğini, çoğu zaman şikayet için arayan vatandaşların muhatap bile bulamadığını ifade etti.
Sarpten, çevre sorununun yönetimlerin en son gündemi olduğunu da sözlerine ekledi.
Siber: Biz pis bir çevrede yaşamayı kanıksamışız
Çevre Koruma Vakfı (ÇEKOVA) Başkanı Dr. Rıfat Siber, ülkemizin birinci sorununun pislik içinde bir çevre olduğunu vurgulayarak, yollarımızın, sokaklarımızın ve kamuya açık alanlarımızın temiz olmadığını kaydetti.
Siber, çevre temizliği noktasında Avrupa ülkeleri gibi olmadığımızın altını çizerek, insanların da bu duruma alıştığını ve tepki göstermediklerini söyledi.
“Biz, pis bir çevrede yaşamayı kanıksamışız” diyen Siber, belediyelerin ve Çevre Koruma Dairesi’nin en büyük sorunumuz olan çevre kirliliği ile ilgili oturup çözüm bulması gerektiğini belirtti.
“Çevre Dairesi bağımsız olmalı”
Siber, Kırnı’da yaşanan bir çevre sorununu örnek göstererek, Çevre Dairesi’nin Turizm Bakanlığı’na bağlı olmaması gerektiğini, özerk, bağımsız ve Başbakanlık altında görev yapan bir daire olarak faaliyet göstermesinin daha doğru olacağını anlattı.
Kırnı’da askeri havaalanının batısındaki ağaçlık bölgeye hayvan ölülerinin atıldığını ve bölge halkının oraya çöplerini döktüğünü söyleyen Rıfat Siber, “Bu sorun ile ilgili hem Girne Belediye Başkanı’na, hem de eski Çevre Dairesi Müdürü’ne giderek durumu anlattım ve müdahale etmelerini istedim. Sorun yıllardır çözülmedi” şeklinde konuştu
“Ses kirliliği de çevre sorunumuz”
Siber, ses kirliliğine de vurgu yaparak, ülkemizde cluplardan sabah saat 04’e kadar seslerin yükseldiğini, özellikle Karaoğlanoğlu’nda sabah 04’e kadar insanların uyuyamadığını söyledi.
Siber, ses kirliliği gibi durulmada şikayetçi olunabilecek bir merci olmadığını, şikayetci olunsa bile şikayetle ilgilenilmediğini vurguladı.
Siber, Kuzey Kıbrıs’ta çevre kirliliğinin yanında ses kirliliği ve başıboş inşaatların da sorun olduğuna dikkat çekti.
Dere yataklarına molozlar dökülerek arazi kazanılmak istendiğini ve yine dere yataklarına inşaatlar yapıldığını ifade eden Siber, çevrenin başıboş kaldığını, vatandaşın çevreyi çöp atacak bir alan olarak, inşaatçıların da inşaat yaparak kar elde edebilecekleri bir alan olarak gördüklerini söyledi.
Güncelleme Tarihi: 27 Aralık 2020, 12:07