Ahmet İLKTAÇ
Çevre Örgütleri, 27 Ağustos tarihinde başlaması planlanan üveyik avının, dünyada bu kuşun neslinin tükenmek üzere olduğunu savunarak yapılmaması gerektiğini belirtti.
Üveyiğin neslinin son 40 yılda yüzde 80 azaldığına dikkat çeken çevre örgütleri, üveyiğin neslinin en az Afrika filinin nesli kadar tükenme tehlikesi altında olduğunu vurguladı. Örgütler, yılın en sıcak ve en kurak döneminde yapılması planlanan üveyik avını katliam olarak nitelendirdi.
Avcılık Federasyonu ise, yapılan araştırmalarda üveyiğin nesli tehlike altında olan kolunun Kıbrıs üzerinden geçmediğinin belirlendiğini ve nesli tükenmekte olan üveyik kolunun da bazı Avrupa ülkelerinde avlandığını savundu.
Federasyon, üveyik avının açılıp açılmaması yönündeki kararın, içerisinde zoolog ve çevreci üyelerin de bulunduğu Merkezi Av Komisyonu tarafından alındığına dikkat çekti.
Beton: Afrika fili kadar tehlike altında
Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği (KUŞKOR) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Damla Beton, üveyik avının konuya duyarlı herkesin itirazına rağmen yeniden başlayacağını söyledi.
Üveyiğin 2015 yılından bu yana dünya çapında tehlike altındaki türler listesine girdiğini kaydeden Beton, üveyiğin neslinin Afrika fili ve aslan kadar tehlike altında olduğunun ilan edildiğini bildirdi.
Dr. Damla Beton, daha net konuşmak gerekirse üveyiğin son 40 yılda popülasyonunun yüzde 80’ini kaybettiğini dile getirdi.
Üveyiğin tamamen göçmen bir tür olduğuna değinen Beton, tüm bireylerin Afrika’nın orta kısımlarında kışladığını, üremek için ise Avrupa ve Asya’nın batısına yayıldıklarını belirtti.
Dr. Damla Beton, üremenin ardından tüm bireylerin yeniden Afrika’ya göçtüklerini, ülkemizde de yapılan sonbahar avı sırasında tüm bu ailelerin birlikte Afrika’ya göçmekte olduklarını açıkladı.
Bu göç sırasında yapılan 2. İnce Av’ın bu yıl 27 Ağustos’ta başlayacağını ve her bir avcının günde 40 olmak üzere toplam 160 üveyik vurma hakkı olduğunu ifade eden Beton, bununla birlikte üreme bölgelerinin her geçen gün daha çok tahrip edildiğini ve üremelerinin engellendiğini dile getirdi.
Dr. Damla Beton, tüm bunlar yetmezmiş gibi bu kuşların tarım ilaçlarıyla zehirlendiklerini, üremeyi başaranları da avlayarak tükettiğimizi söyledi.
Bu kuşların bu kadar yılda sayılarının doğal yollarla bu kadar azalmadığının bir gerçek olduğunu kaydeden Beton, bu kuşların ileriki nesillere kalabilmesi için artık taşın altına elimizi koymamız gerektiğini bildirdi.
Dr. Damla Beton, “Üveyik avına dur de!” imza kampanyasına bin 200’den fazla kişinin imza attığını, bu kişiler arasında meclis üyeleri, Kıbrıs AB elçisi gibi yöneticiler, gazeteciler ve hatta avcıların da olduğunu aktardı.
Bu kişilerin üveyik sayılarının azaldığına ve bu türün avlanmasının sakıncalı olduğuna inandıklarına dikkat çeken Beton, üveyik sayılarını artırmak için girişimde bulunmak gerektiğinin farkında olduklarını ifade etti.
Dr. Damla Beton; “ilk olarak yapılması gereken işin avı yasaklamak olduğunda hemfikirler. Sonuçta zirai ilaçların ve üreme alanı kaybının engellenmesi de tabi ki çok gerekli, fakat alınması gereken ilk ve en hızla sonuç verecek önlem üveyik avının yasaklanması olacaktır. Halk bu konuda duyarlı ve her geçen yıl duyarlılığı artıyor” diye konuştu.
Üveyik avının Türkiye ve diğer bazı Avrupa ülkelerinde halen devam etmekte olmasının bizim ülke olarak neye karar vereceğimizi etkilememesi gerektiğine vurgu yapan Beton, bizim ülke olarak bu türü koruma altına almak için önlem almaya daha önceden başlayan duyarlı bir toplum olduğumuzu dile getirdi.
Şu anda bizlerin karar vermesi gereken sorunun “Üveyiğin yok oluşuna mı, yoksa varoluşuna mı destek verelim?” sorusu olduğunu kaydeden Beton, bu sorunun diğer ülkelerin şu anda ne yaptığı ile ilgili olmadığını, bu sorunun kendi iklimsel ve çevresel koşullarımızda ne yapmak gerektiği ile ilgili olduğunu belirtti.
Dr. Damla Beton; “Kıbrıs küçük bir adadır. Yazın kuraktır. Su kaynağı az ve sınırlıdır. Bu sınırlı su kaynağından faydalanmak tüm göçmen kuşlar için bir zorunluluktur. Ayrıca ağaç varlığımız da yangınlar, çarpık yapılaşma ve iklim değişikliği gibi sıkıntılardan dolayı her geçen gün azalmaktadır. Sonuç olarak bu canlılar daracık alanlara sığınmak zorunda kalmaktadır. Henüz yeni hayata atılmış olan bu gençler için bu koşullara göğüs germek oldukça zordur. Bir de bu alanlarda av baskısı ile karşılaştıklarında hayatta kalsalar bile susuz ve yorgun halde göçe devam edip yolda telef olacaklardır. Karar verirken tüm bunlar göz önünde bulundurulmalıdır” şeklinde konuştu.
Dünyada avcılıkta türün devamlılığı, ava rağmen sağlıklı sayılarda olması ve başarıyla üreyebilmesi gibi konulara özen gösterilerek koşullar, kotalar belirlenip, kurallar tanımlandığına değinen Beton, üveyiğin günümüzde geldiği durumda yardım çığlığı atmakta olduğunu ve bu çığlığa ses vermenin herkesin sorumluluğu olduğunu söyledi. Dr. Damla Beton, üveyik avının yapılmaması için imza kampanyasına (www.kuskor.org) adresinden ulaşılabileceğini açıkladı.
Türkseven: Katliam yapılıyor
Biyologlar Derneği Başkanı Niyazi Türkseven, dernek olarak çok uzun zamandan bu yana Ağustos ayında yapılacak ava karşı olduklarını söyledi.
Niyazi Türkseven, ülkemizde Ağustos ayının yılın en kurak ve en sıcak ayı olduğunu, bu nedenle de bu aylarda yaban hayattaki canlıların hayatta kalma çabası içinde olduklarını kaydetti.
Ağustos ayında yapılacak avın yanlışlığının bir başka göstergesinin ise ülkemizdeki pınarların koruma altına alınmamış olmaları olduğunu anlatan Türkseven, bu pınarların maalesef ava açık olduklarını, bazı avcıların sırf fazla kuş vurup Facebook’ta paylaşsınlar diye subaşlarında nöbet tuttuklarını ve su içmek zorunda kalan hayvanları vurarak telef ettiklerini belirtti. Niyazi Türkseven, bunun adının avcılık değil, katliam olduğunu bildirdi.
Son yıllarda verilmeye başlayan üveyik avı izni ile nesli tehlike altına giren üveyiklerin avlanmakta olduğuna değinen Türkseven, üveyik avı izninin verilmesinin tamamen popülist bir yaklaşım olduğunu, ne yazık ki ülkemizi idare edenlerin avdan elde edilecek geliri ve bir takım avcılarından alacakları oyları düşünmekte olduklarını öne sürdü.
Niyazi Türkseven, birçok avcının da bu ikinci ava rağbet etmemekte ve onaylamamakta olduğunu kaydetti. Türkseven, başta hükümet ve bir takım çıkar gruplarının avın açılmasını istediklerini belirtti.
Niyazi Türkseven, avcılığın bir hak olmadığını, yasalarla toplumun küçük bir kesimine tanınmış ayrıcalık olduğunu ifade etti. Türkseven, bu ayrıcalığın yasa ile ellerinden alınabileceğine dikkat çekti.
Keser: Bakanlar Kurulu’nun kararı doğru
KKTC Avcılık Federasyonu Başkanı Erhan Keser, geçmişte başlatılan imza kampanyası ile ilgili federasyon olarak açıklamaları bulunduğunu söyledi.
Erhan Keser, federasyon olarak gerekli çalışmaların yapıldığını ve gerçekten üveyiğin neslinin tükenmekte olduğunun bilimsel olarak tespit edilmesi halinde avlanmamaları için karar almış olacaklarını kaydetti.
Üveyik avının açılıp açılmaması yönündeki kararın, içerisinde zoolog ve çevreci üyelerinde bulunduğu Merkezi Av Komisyonu tarafından alındığını anlatan Keser, üveyiğin tüm dünyada avlandığını öne sürdü.
Erhan Keser, yapılan araştırmalarda, üveyiğin nesli tehlike altında olan kolunun Kıbrıs üzerinden geçmediğini de iddia etti. Keser, iddia edildiği gibi nesli tükenmekte olan üveyik kolunun da bazı Avrupa ülkelerinde avlandığını savundu.
Erhan Keser, KKTC’deki üveyik avı süresinin, dünya genelindeki en az süre olduğunu söyledi. Av hayvanlarının hayatlarını idame ettirebilmeleri için en fazla çalışmayı yapan sivil toplum örgütünün Avcılık Federasyonu olduğunu kaydeden Keser, avın açılmaması yönünde görüş bildiren sivil toplum örgütleri siyaset yapmakla suçladı ve Merkez Av Komisyonu’nun görüşü doğrultusunda Bakanlar Kurulu tarafından verilen üveyik avı izninin doğru bir karar olduğunu ifade etti.
Fotoğraf: Barış SAYDAM
Güncelleme Tarihi: 02 Ağustos 2017, 09:05