Dünya ekonomisi ve Kıbrıs…

 Biz sanıyoruz ki sadece bizim ekonomik sorunlarımız var, ama öyle değil.

   Serbest piyasa ekonomisinin,  yani günümüz kapitalizmin doğası gereği tüm dünyada zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor.

   Bana göre büyük ölçüde, globalleşme, devletler arası çekişmeler, büyük firmalar arasında rekabet, haksız kazançlar, faizler, sigorta sistemi, nedeniyle ülke ekonomileri krize giriyor.

   AB ülkeleri haricinde tüm dünyada gelir dağılımı adaletsizliği doruklara tırmanırken,  sorunlu ülkeler çözüm yolu olarak önerilen “ az kazanandan az, çok kazanandan çok” vergi alınması yoluna gitmiyor.

   Dünyanın şu sıralarda ekonomik sıkıntı bakımından en dikkat çeken ülkesi ABD.

   İddialara göre  ABD ekonomisi darboğaza girdi: Temerrüde düşme riski arttı!

   Ocak ayında toplam 31.4 trilyon dolara ulaşan borçla dünyanın en büyük iki ekonomisinden biri olan ABD, zor günler geçiriyor.

   Meğerse ABD’nin de devlet olarak çok ciddi borcu birikmiş ve ABD bile borç ödeme yetisini yitirmiş borcu borçla öder olmuş.

   Demokratların adayı olarak seçimi kazanan Başkan Biden, borçlanma limitinin artırılmasını istiyor.

   Cumhuriyetçiler ise buna karşı.

   ABD Başkanı verdiği bir demeçte  ‘Cumhuriyetçilerin ülkeyi temerrüde zorlayıp zorlamayacağını garanti edemem’ derken, ABD'de olası bir temerrüt senaryosunda 8 milyona yakın kişinin işsiz kalması, borsada sert düşüşler, sosyal yardımların kesilmesi ve kredi faizlerinde artış olması bekleniyor.

   Bankacılık sektöründe Silikon Vadisi Bankası’nın batması ile yaşanan sıkıntının ardından gelen borçlanma ile ilgili bu kriz ABD’de moralleri bozarken dünyada da endişe ile izleniyor.

   Neden?

   Uzmanlara göre  ABD ekonomisinin daralması, sıkıntıya girmesi tüm dünya ekonomisinde durgunluk, hatta geriye gidiş yaşanmasına yol açabilir.

   Faiz, enflasyon, borç,  bütçe açığı konusunda sadece ABD değil tüm dünya dertli…

   Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgieva, henüz faizlerin aşağı çekilmesi için erken olduğunu, bu hamlelerin 2025'in başları gibi beklenebileceğini söyledi.

   Hatırlanacağı üzere iki yıllık zorlu salgın süreci ve arkasından patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı küresel ekonomide başta enflasyon gibi ciddi sorunlara yol açarken merkez bankaları bu sorunlara karşı sert ve hızlı adımlar atmıştı.

   Fed Ocak 2022'de yüzde 0,25 olan politika faizini bu süreçte yüzde 5,25'e, ve AB Merkez Bankası Haziran 2022'de eksi 0,5 olan faizi 3,25'e kadar yükseltti.

   İngiltere Merkez Bankası da bu süreçte 10'un üzerinde faiz artırımına gitti.

   Ve AB’den diğer bir haber…

   AB Komisyonu, üye ülkelerin ekonomik durumlarına ilişkin tavsiyeler içeren "Avrupa İlkbahar Sömestr Paketi" başlıklı çalışmasını yayımladı.

   Çalışmada, gelecek yıl sonrasındaki dönemde üye ülkelerin, ihtiyatlı bir orta vadeli mali pozisyon için sürdürülebilir büyümeye elverişli yatırımlar ve reformlar içeren orta vadeli mali strateji izlemesinin önemine dikkat çekildi.

   Kamu açığı ve borç kriterlerine uyumunu değerlendirmek üzere Belçika, Bulgaristan, Çekya, Almanya, Estonya, İspanya, Fransa, İtalya, Letonya, Macaristan, Malta, Avusturya, Polonya, Slovenya, Slovakya ve Finlandiya olmak üzere 16 üye ülkeye yönelik rapor hazırlandığı belirtilen çalışmada, bütçe açığı kriterinin Belçika, Bulgaristan, Çekya, Almanya, Estonya, İspanya, Fransa, İtalya, Letonya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovenya ve Slovakya tarafından karşılanmadığının tespit edildiği bildirildi.

   Çalışmada, Fransa, İtalya ve Finlandiya'nın borç kriterini karşılamadığının altı çizildi.

   Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, Portekiz, Romanya, İsveç, Macaristan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin makroekonomik dengesizlikler yaşadığı belirtilen çalışmada, Yunanistan ve İtalya'da ise "aşırı dengesizlik" olduğu ifade edildi.

   Yani zenginler kulübündeki bizim Rum komşular da dertli.

   Geçen gün Rum basın özetlerinde okumuştum; Güney Kıbrıs’ta 2013’teki krizin bir benzerinin yaşanmasından endişe ediliyor.

   Bunun başlıca sebebi AB’nin Rusya’ya uyguladığı ambargolar.

   Alithia’ya göre  AB yaptırımları daha da ağırlaştırışa  kriz olasılığı daha da yükselecek.

   Gazeteye göre Güney Kıbrıs’taki Rus mal varlıkları ve hesapları dondurulduğu için piyasa donmaya başladı bile…

   Kısacası şu: Herkesin ekonomik derdi var ama hiç kimse ekonomik derdi var diye egemenliğinden, özgürlüğünden, güvenliğinden, çıkarlarını korumaktan vazgeçmiyor.

   Biz neden vazgeçelim?

   Neden mi böyle yazdım?

   Dün federasyon yanlısı bir dosta, “ mademki AB ve ABD Kıbrıs’ta anlaşma istiyorlar, neden egemen eşitliğimizi, iki devletli çözümü kabul etmiyorlar, kabul etmesi için Ruma baskı yapmıyorlar” diye sordum.

   Bana “ bunun kabul edilmesinin yaratacağı komlikasyonlardan korkuyorlar” dedi…

   Tamam da onlar kendileri için komlikasyon yaratacak  bir tutuma girmekten kaçıyor da biz neden bizi komlikasyona  sokacak bir tutuma girelim?

   Onlarınki can da bizimki patlıcan mı?

   Neden bizim içimizdeki bazıları onların komlikasyonlarını, bizim millet olarak yaşayabileceğimiz sıkıntılardan daha önemli görüyorlar?

   Neden?

YORUM EKLE

banner111

banner34

banner75

banner88

banner104