Ahmet Tolgay

Adaletsizlik / Eğitimde Dayanışma / Militarist Yığınaklar





ADALETSİZLİK: El insaf yani!… Vatandaşa, bu olağanüstü kriz ortamında, trafikteki sabit hız kameralarının 3 4 yıl öncesine ait cezaları gönderiliyor. Hatta kimilerine tomarla gönderilmekte o cezalar!.. Biriken puan kayıplarından dolayı ehliyetleri iptal olan vatandaşların sayısı da az değildir.
Yani, adalet bunun neresinde şimdi?.. Vatandaşlar bu adaletsizlik karşısında sivil itaatsizliğe yönelseler haksız mı olurlar?..Ki bunu yapanlar da vardır duyduğumuz kadarıyla…
Başında saygın bir hukukçumuz olan Hükümetimiz ne zaman ilgilenecek bu adaletsizlikle?..Mantığın işaret ettiği şu ki; ya zamanında toplanmalı bu cezalar, ya da devlet mekanizmasının hantallığı yüzünden açıkça zaman aşımına uğrayan cezalar iptal edilmeli…  Ama gelin görün ki,  bizim yasalarımızda basit trafik suçlarında zaman aşımı olmadığı için vatandaş yaşam boyu süresince her an mahkemeye çağrılacağı kaygısı içine yaşatılmaktadırlar, ta o yasalara dokunuluncaya dek!…
Avrupa’da da yaşamış ve meslek icra etmiş olan kıdemli Mühendislerimizden İsmet Üstüner;“Devletin hantallığına ve hatalarına göz yumulursa bu çocuk hiçbir zaman büyüyüp adam olamaz. O sabit  kameraların esas amacı aşırı sürati önlemektir para toplamak değildir” dediği gönderisine şunları ekledi:
“Sen hepsini biriktir ve kırk taneyi bir anda adama teslim et!.. Bu şekilde mi önlenecek aşırı sürat? İngiltere’de altı aydan sonra bu tür davalar açılamaz.
Bizde de İngiliz zamanından kalan bir yasaya göre üç ay hapislik veya yirmi beş Kıbrıs Lirasını geçmeyen ‘kabahatler’ için altı aydan sonra dava açılamaz. Gel gör ki, yirmi beş Kıbrıs Lirası güncellenmedi ve bizim yasamıza göre sabit kamera davalarında bir yıla kadar hapislik verilebilir. ‘Yok deve” dememek mümkün mü buna şimdi?!.
Ha, bir de bizi bağlayan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin altıncı maddesi vardır. Bana göre buna dayanarak zaman aşımında altı ay sınırı ileri sürülebilir. Ancak bu daha da tartışmalı bir husustur.
Bir toplumda önce adalet duygusu olacaktır, o yoksa eğer, yasalar da ona göre yapılır ve/veya uygulanır…”
                                                               ***        
EĞİTİMDE DAYANIŞMA: Eğitimin başlangıcında kitapsızlığa dair haberler hepimizi çok üzdü… Biraz da nostaljik takılarak bir değinme yapmak isterim şimdi burada geçmişimize dair: Toplumun ve ülkenin çok sıkıntılı günlerinde okumuş bir nesiliz biz… Yoksulluk ve yokluk diz boyuydu. Her öğretim yılının başında sınıf atlayanlarımız arkadan gelen sınıfın öğrencilerine kitaplarımızı seve seve devrederdik… Sınıf atlayanlarımız da yeni öğrenim yılının ders kitaplarını üst sınıfa geçenlerden devralırdık… O kitaplarımızı ki, yıpranmalardan korunabilmeleri için kapaklarını ucuz kâğıtlarla kaplar, çizgi bile çekmediğimiz sayfalarını özenle çevirip karıştırırdık… Bu güzel eğitim yardımlaşmasını ve dayanışmasını şimdi de yapsak, yapabilsek ne güzel olurdu!..
Ha, bir de uyarıcı esprisi vardı bu işin: Kitaplarını alt sınıftakilere devretmekte duyarlılık göstermeyenlere “Ne be ama, sınıfta mı kaldın, çaktın mı?.. Yoksa turşusunu mu yapacan o kitapların?” denirdi…
                                                               ***                                                                      
MİLİTARİST YIĞINAKLAR: Türkiye’ye “işgalci” diyenlerin, emperyalizme ve yok edici koşullara karşı direnen Kıbrıs Türk halkının tek güvencesi olan garantilerin kaldırılmasını isteyenlerin ve “KKTC’de sıfır asker” formülünde hiçbir sakınca görmeyenlerin kulaklarına küpe yapmaları gereken bir hamle daha. Ortadoğu’daki ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri gerekçe gösteren Fransa, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nde kalıcı olacak şekilde savaş gemilerinin konuşlanabilmesi için etkin adımlar atmaya başladı.
Güney’deki  “Politis” gazetesinin, geçen hafta “Larnaka’ya Fransız Donanma İstasyonu” manşetiyle verdiği bir haber bu… O habere göre; Fransa ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi, özellikle savunma alanında ilişkilerin derinleştirilmesini istiyorlar. Görüş birliği olan bu yöndeki çalışmaların Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kasım ayında Güney Kıbrıs’a yapacağı ziyaret öncesinde tamamlanacağı belirtiliyor…
Bu gidişle Güney Kıbrıs’ta askeri üslerden ve askeri  yığınaklardan adım atılacak yer pek kalmayacağa benziyor!…

 

Adaletsizlik / Eğitimde Dayanışma / Militarist Yığınaklar

Yorumlar kapalı.