yonetici

CTP






Cumhuriyetçi Türk Partisi bir yenilenme içerisindedir. Parti kadrolarının yenilenmesi kadar, vizyonunun yenilenmesi de bir o kadar önem taşır. Her görüş değerli olmakla birlikte, dünyadaki ve bölgemizdeki gelişmelere paralel yeni politikalar üretmek, bu politikalara uygun manifestolar geliştirmek ve yazılan görüşleri sahiplenmek de aynı oranda önemlidir. Aksi halde, 1960’lar, 70’ler ve 80’lerdeki politikaları savunan, eski yaklaşımları çağdaş görüşmüş gibi kabul eden bir CTP ile yola devam etmeye çalışırız. Böylesi bir anlayış, birileri için belki ülküdür, ama başka birileri için de geri kalmışlıkla eşdeğerdir.
   ***
Gerek ülkemizde, gerekse coğrafyamızda enerji kaynakları ile ilgili olarak son derece önemli yeni gelişmeler cereyan etmektedir. Sadece doğalgaz ve petrol üzerinde şekillenen bir enerji siyaseti değildir kastettiğim. Su, uydu ve bilgi teknolojileri, iletişim, elektrik, yenilenebilir enerji gibi alanlarda da hayat bulan gelişmeler, ister istemez dikkatlerimizi o noktalara da yoğunlaştırmaktadır.
   ***
Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a boru hattı ile su getirilmesi ve bu suyun KKTC’deki tüm yerleşim birimlerine kullndırılması bir yerlerde planlandı, finansmanı bulundu, yatırımı başlatılıp tamamlandı. İşin operasyonel kısmı gündeme gelince, birileri karşı çıktı, haklı mıydı, değil miydi derken, günün sonunda tüm belediyeler üzerinde uzlaşılan bir metin üzerine imza koydu. Bazı CTP’li Belediye Başkanları, CTP ile üyeliklerini gözden geçirmek durumunda kalabileceklerini de dile getirmedi mi? Hem de CTP’nin iktidarda olduğu ve hükümetin büyük ortağı olduğu dönemde. Bir örnek vermem gerekirse, Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli’nin kamuoyuna yaptığı açıklamayı arşivlerden bakıp hatırlayabiliriz. Su konusunu kapatıp, doğalgaz ve perol konusunu değerlendirelim.
   ***
Bölgemizdeki yetki alanlarımız içerindeki arazilerden ve deniz yataklarında doğalgaz arama ve çıkarma işlemleri için Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sınırlandırma antlaşması imzalamadık mı?Bu konuda Devletlerarası anlaşma yapmadık mı? Daha sonra da, Türkiye’nin bir anonim şirketi olan Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı Şirketi’ne (TPAO) hükümet olarak yetki verip, bizim adımıza araştırmalar ve kazılar yapmasını istemedik mi? Sınırüstü Köyü yanında, İnönü, Tatlısu ve başka yerlerde labratuvar amaçlı kazılar yaptırmadık mı? Barbaros Hayrettin Paşa ve Piri Reis gemileri, Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinde sismik araştırmalar yapmadı mı? Tüm bu soruların cevabı evet’tir. CTP de, Kıbrıs’ı çevreleyen sularda çıkarılacak doğalgaz ve enerji kaynaklarının satışından her iki kurucu devletin ortak yararlanması gerektiği görüşünü savunmadı mı? Evet savunmuştur. Sayın Mustafa Yektaoğlu’nun Meclis Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğü dönemde, bu önemli kararlara CTP’nin dahil olması için bizzat Yektaoğlu’nun CTP milletvekili olarak canla başla çalıştığını ve elinden gelen çabayı gösterdiğini çok iyi biliyorum.
   ***
Gelelim telefon ve iletişim konusuna. Varılan anlaşma gereği, iletim hatları için yapılan kazılarda, turuncu renkli boş borular da asfalt altına döşenmedi mi? Bunlar fiber optik kabloların ileride döşenmesi için değil miydi? Evet öyleydi. Türkiye’den deniz altından fiber optik kablo döşeneceğini, internet hızının çağın gerektirdiği teknolojiyeuyarlanacağını, bu yatırımı birilerinin KKTC’ye taşımakta istekli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu konuda altyapımızın yetersiz kaldığını bilmiyor muyuz?. Ne mesajlaşma, ne görüntülü konuşma, ne de yeni teknoloji uyumlu televizyonlara entegre olabilecek altyapıya sahip olmadığımızı hepimiz kabul ediyor muyuz? Evet ediyoruz. O halde bundan sonrası için neler yapmalıyız sorusunu kendi kendimize sorup, proaktif davranıp, piyasayı düzenleyen ve rekabet sistemini kolaylaştıracak düzenlemeleri içerecek mevzuat hazırlıklarını yapmakta neden kafa yormuyoruz?
   ***
Elektrik konusuna gelince, her iki toplum güven yaratıcı önlem olarak karşılıklı olarak enterkonnekte iletim hatlarını birbirine bağlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti KKTC’ye deniz altından kabloyla elektrik getirmek için kararlı bir duruş sergilemektedir. Bu konuda Avrupa Birliğinin Doğu Akdeniz’i de içine alan Enerji İletim Ağına dahil olmamız için yaptığı bir çalışma vardır. Türkiye de bu projenin bir parçası olarak, Kuzey Kıbrıs’ı da bu ağa dahil etmek istemektedir. Hem KKTC’ye enerji arzı güvenliği sağlamak, hem de daha ucuza elektrik enerjisi arz etmek için birileri bu yatırımı yapmak için KKTC hükümetinden yetki istemiştir. CTP’nin bu konudaki tavrı, yeni manifestosuyla örtüşüyor. CTP’li vekillerin, sayın Doğuş Derya dışında oyu olumlu olmuştur. CTP MYK’sında bu konuda diğer üyelerle ters düşen Sayın Doğuş Derya ve Sayın Hasan Ulaş Altıok, CTP MYK’sından istifa etmişlerdir. Nedeni diğer arkadaşlarının kendileri gibi düşünmemiş olmasıdır.
   ***
Sayın Altıok, kablo ile elektrik yatırım projesinin teknik ön değerlendirmesini akademik düzeyde yapmış, elindeki verilere güvenerek ve bağlı kalarak, bu projenin Kıbrıs Türk halkı için hayırlı olmadığına kanaat getirmiştir. Bu çalışmayı paylaştığı bir sunumda, gidip bizzat takip ettim. Doğrusu bana çok sığ gelen bir çalışmaydı. Oysa, burada sormamız gereken ciddi bazı sorular vardır:
1. KIBTEK’in bu çalışma için sunduğu istatistiki veriler güvenilir midir? Ya da, ne kadar güvenilirdir?
2. Maliyetlerle ilgili verileri, KIBTEK Yönetimi’nin çalışanlarının çıkarını gözeterek şişirmediğinden ne kadar eminsiniz?
3. Sayıştay makamı, KIBTEK’i düzenli denetliyor mu? Geçmişte yolsuzlukla ilgili bulgulara hiç ulaşılmadı mı?
4. KIBTEK gibi dev geliri olan bir kurumu, kurulduğu günden beridir, herhangi bir dış denetçi gelip denetlemiş midir? Uluslararası dış denetim firmalarına (PWC, KPMG, Deloitte, vs) KIBTEK’in hesaplarını denetlemek için bugüne kadar herhangi bir davet yapılmış mıdır?
   ***
Tüm bu sorularımın cevabı olumsuzdur. Sn Özkan Yorgncıoğlu döneminde KIBTEK’e yeni istihdam edilen 40 kişinin kimler olduğunun tespit edilmesinde bile, Başbakan’dan listenin KIBTEK Yönetim Kurulu Başkanı tarafından saklandığını iddia edenler olmamış mıydı? Bu konuda tartışmalar çok sığ tutulmadı mı? İşte bu konular, KIBTEK Yönetimi’ne duyulan güveni iyice bitirdi. Akademik düzeyde yapılan ve kanaatimce çok sığ olan bu çalışmaya, illa ki tüm MYK üyelerinin güven duymasını bekleyemeyiz. Bırakın CTP MYK’sını, vatandaşın bileKIBTEK Yönetimi’ne hiçbir güveni kalmamıştır. Akademik çalışmaları ötekileştirmek gibi bir düşüncem asla yoktur. Sadece eleştiri getirmek istediğim husus, farklı görüşlere de anlayışla yaklaşabilmeyi başarmaktır. Benim gibi düşünmüyorsanız, ben küstüm gidiyorum demek, bence doğru bir yaklaşım değildir. Eski CTP’den halk soğuduğu için, CTP kendini yenilemiştir. Yenilenen CTP’de, yeni politikalara yola devam edilmelidir. Bence doğru olan budur.
 

 

CTP

Yorumlar kapalı.