Olgun Beyoğlu

ORTAK AKIL(collective intelligence)





   Ortak Akıl;

   Bazı konuşmacıların,

   Konuşmalarına bilimsellik katma ve

   Dinleyicide,

   Hakkında olumlu düşünceler uyandırmasını yönlendirmeadına,

   Çok sık kullandığı,

   Ancak altı doldurulmamış sözcüklerden biridir.

   Gerçek bilim insanlarını bundan tenzih ederim.

   Ortak akıl;

   Bir engeli veya bir sorunu aşmak ve

   Bir sonuca ulaşmak için izlenmesi gereken çözüm yoludur.

   Olumlu bir sonuç elde etme adına kullanabilecek en etkin yöntemdir.

   İzlenecek bu yönteme yaklaşım da diyebiliriz.

ORTAK AKIL, AKILLARIN ÇARPANIDIR

   Bu yaklaşımın yararı;

   Bir soruna uygulandığında elde edilecek sonucun,

   Katkıda bulunan akılların toplamından,

   Daha büyük olmasıdır.

   Bu anlamda varılan çözüm ise;

   Daha doğru, daha uygun, daha verimli, daha yenilikçi ve

   Daha yaratıcı olacaktır.

   Ortak akıl, akılların toplamı değil,

   Akılların çarpanıdır.

ORTAK AKILLA ÇÖZÜM OLANAKLI HALE GELİR

   Ortak akıl ile sorunların olumlu sonuçlar vermesi;

   Ekonomik, siyasi, toplumsal, askeri vb.alanlarda,

   Sorunların çözümlenmesi olanaklı hale gelir.

   Ortak akıl denince akla gelen olgu sürdürülebilirliktir.

   Günlük yaşantımızda gelişmeler bir diğerinin devamı şeklinde devam eder.

   Bu da ortak akılın sonucudur.

   Eğer biri yararlı bir davranışı öğrenmek için bir çaba sarf edilmişse,

   Bunu öykünmek,

   Sıfırdan öğrenmeye çalışmaktan daha kolaydır.

   Herhangi bir kimse kendisinden önce,

   Herhangi bir konu üzerinde çalışan insanların fikirlerini alıp,

   O fikirlerin üzerine kendi fikir ve çalışmalarını da katarak

   Yaptığı çalışma ortak akıl ürünüdür.

   Buluş süreçleri ortak akıl için örnek süreçlerdir. 

   Toplumları oluşturan bireyler,

   Ne kadar akıllı, zeki ve deneyimli olursa olsun,

   Danışma kurallarına uygun hareket etmedikleri sürece,

   Yararlı sonuçlara ulaşması ve sorunların çözümlemesi pek olanak dâhilinde değildir.

   Eskiler, ortak aklıistişare, meşveret ve şura sözcükleri ile tanımlarlardı.

   İstişare, meşveret ve şura sözcüklerinin sözlükteki karşılığı danışmadır.

   Eski kavimlerden günümüze toplumlar istişareye önem vermişler,

   Kararların istişare ile alınmasını faydalı görmüşlerdir.

   Bu anlamda,

   İstişare edilecek yani danışılacak kurulu oluşturan kişilerin seçimine de dikkat etmişler.

   İstişare heyetini oluşturacak kişilere akil adamlar denildi.

   Halen bu sözcük kullanılmaktadır.

   Ortak akıl iki sözcükten oluşan bir deyimdir.

   İlk önce, ortak ne demektir? ona bakalım. Hepimiz anlamını biliyoruz.

   Ortak, Fransızca kökenli bir sözcüktür.

   Dilimize Fransızcadan geçmiş olup Fransızcası organisé’dir.

   Sözlük anlamı,

   1. Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri.

   2.Kuruluşları ortak bir amaç için bir araya getirme, birleştirme.

   3.Düzenleme.

   Türk Dil Kurumu’na göre de,

   Birçok kimseyi veya nesneyi içine alan,

   Birçok kişi ve nesnenin bir araya gelmesi sonucu olan, ortaklaşa anlamına gelmektedir.

   Düşünce soyut bir kavramdır.

   Şuur, yani farkındalıkda öyle.

   İkinci sözcük, akıldır.

ZEKÂ, AKLIN HAM MADDESİDİR

   Burada zekâ ile akıl sözcüklerinin anlamları arasındaki farkı ortaya koymamız gerekecek.

   Zekâ; akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin bütünüdür.

   Akıl; anlama ve kavrama gücüdür.

   Zekâ, aklın ham maddesidir.

   Ortak aklı uygulamak için;

   Öğrenilmesi ve

   Öğretilmesi gereken,

   Belli ilkeler ve yöntemler vardır.

   Ortak akıl, katılımcılığın zenginliğini gösterir.

   Ortak aklın kullanılması insanların tek başına karar vererek hata yapmasını engeller.

   Bir sorunun çözümü için ortaya konan fikirlerden,

   En doğru olan seçilir ve bunlardan birine,

   Birlikte karar verilir.

   Ortak akla dayanmadan verilen kararlar,

   Üretilen çözümler,

   İzlenen yöntemler,

   Yazımın girişinde de bahsettiğim gibisadece bir süs,bir kalite damgası gibi durur.

   İşlevsel değildir.

   İyi niyetle bile olsa,doğru yapılandırılmamış,

   Beyinlerin gerçek katılımının sağlanmadığı toplantılarda,

   Bir araya gelerek ortak akıl üretmekolanaklı değildir.

   Ortak akla dayalı bir sonuç elde etmek için,

   Öncelikle doğru yöntemleri seçmek ve uygulamak gerekir.

   Bunun için de;

   Ön yargılardan arınmış, yetenek ve yapabilme erkinin,

   Cinsiyet, yaş, din vb. ayırımcılıkları tanımadığı,

   Yeniliğe açık,

   Saygılı,

   Korkusuz ve özgür ortamları,

   Yaratmak gerek.

   Liderlerin, akil adamların eşgüdüm rolünü üstlenmesi ve

   Bu görevin bir hizmet olduğu inancıyla hareket etmesi gerekmektedir.

BİREYSELLİK VE AKILCILIK

   Batı kültürü bireysellik ve akılcılık üzerine kuruludur.

   Batı tarihinin büyük bir bölümünde gerçekler ve doğrular

   Krallar tarafından belirleniyordu.

   Bu durum 1700’lü yıllarda değişim göstermeye başladı.

   İnsanların akla dayanan düşünme yeteneğine sahip birer birey olduğunusavunan,

   Yeni bir düşünce sistemi toplumda yerleşmeye başladı

   Zaman içinde akılcılık ve bireysellik erkibatı kültürünü şekillendirmeye başladı.

TOPLUMLARI ORTAK AKIL YÖNETİYOR

   Batıda durum böyledir.

   Ortak aklı şekillendiren ise, insanı çevreleyen fikir akımıdır.

   Batı toplumlarında kültür ve alışkanlıklar,

   Sosyal öğrenmeye dayalıdır.

   Ortak fikirler ve alışkanlıklar,

   Bireysel mantık ve akıl yürütmekle değil,

   Çevredekilerin davranış biçimleri ve tutumlarını,

   Öykünerek öğrenilir.

   Geçtiğimiz hafta;

   İngiltere’de yapılan erken genel seçimde,

   Hezimete uğrayan İşçi Partisi’nin Başkanı olarak JeremyCorbyn’in,

   Seçim sonuçlarının alınmasında sonra,

   Parti başkanlığından istifa etmesi,

   Öykünmeye en güzel örnektir.

   Çünkü geçmişte bütün örneklerde olduğu gibi,

   Hezimete uğrayan partilerin başkanları,

   Görevlerinden istifa etmişlerdir.

KIBRISLI TÜRKLER

   Ortak akıl, yaşadığımız süreçte Kıbrıs Türkünün en fazla ihtiyaç duyduğu davranış yöntemi olmalıdır.

   Toplam 9,251 km. kare toprak parçası büyüklüğündekiKıbrıs denen adacığın,

   3,335 km kare toprağında varlığımızı koruyabilmek adına verdiğimiz zorlu çabayı,

   Yaşadığımız sıkıntılı günleri ne kadar çabuk unuttuk.

   Ortak akılla bu küçücük toprak parçasında,

   Cennette yaşar gibi bir hayat sürdürebiliriz.

   Sanki o sıkıntılı günleri hiç yaşamamış,

   O günleri güle oynaya,

   Bir elimiz yağda, bir elimiz balda geçirmişgibi,

   Bir davranış biçimi ve ruh hali içindeyiz.

DİRENİŞİMİZ ORTAK AKIL ÖRNEĞİDİR

   Elen yıldırma örgütü EOKA’nın 1 Nisan 1955 tarihinde adanın dört bir yayında patlattığı onlarca bomba ve dağıttığı kuruluş bildirgesinden sonra,

   Türk halkı olarak, Elen cemaatinin yoğun olduğu bölgelerden ayrılıp Türklerin yoğun olduğu bölgelere taşınarak birlikte yaşama kararımız,

   Nihayetinde,

   21 Aralık 1963 den 20 Temmuz 1974’e kadar olan süreçte yaptığımız direniş,

   Ortak aklın sonucudur.

   Birlikte göğüslediğimiz o direniş günleri hangimizin yıllardan çalmadı.

   Daha güzel günler göreceğimize inanarak zorlulara ortak akılla göğüs gerdik.

   Bugünlere geldikten ve bir devlet sahibi olduktan sonra hedefimiz kaybolmuş gibi.

   Birbirimizi yemek, birbirimizin kuyusunu kazmakiçin uğraşıyoruz.

   Daha güzel günler görebilmek adına,

   Canlılığımızı ve dayanışma ruhumuzu kaybetmiş gibiyiz.

   İmam Gazali’nin güzel bir sözü vardır.

   Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için,

   Dünyadakiler birbirlerini yemekle meşgul.

   Ne kadar doğru bir söz, ne kadar doğru birsaptama.

   Kıbrıslı Türkler olarak da bu sıralar tam bunu yapıyoruz.

   Bir kesimin doğru gördüğünü, bir başka kesimyanlış,

   Bir kesimin beyaz dediğine,

   Diğer kesim siyah demekle meşgul.

   Böyle davranmakla elimize ne geçecek?

   Ne elde edeceğiz.

   Elde edeceğimiz hiçbir şey yok.

   Aksine pek çoğumuz kaybedecek.

BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİ

   Beşinci kol bizi kuşatmış durumda.

   Yaşadığımız sıkıntılı süreç beşinci kolun başarısının eseri.

   Altıncı kol olarak da biz Kıbrıslı Türkler ortakaklımızı kullanmak zorundayız.

   Birliğimizi ve dirliğimizi bozmaya çalışan,

   Beşinci kolun söylem ve eylemlerine,

   Bilerek veya bilmeyerek vasıta olanlar

   Gün gelecek bugün sarf ettikleri,

   Yapıcı ve yararlı olmayan sözleri nedeniyle

   Olumsuz duygularla anılacaklardır.

ÜRETİM ETMENLERİMİZİTÜKETİYORUZ

   Üretimin çok önemli dört etmenini, büyük bir arzu ile tüketme gayreti içindeyiz.

   Zamanı tüketiyoruz.

   Parayı tüketiyoruz.

   Enerjimizi tüketiyoruz.

   Ve en önemlisi insan kaynağımızı tüketiyoruz.

   Hem de çok kaba, çok kırıcı ve çok yıpratıcıbir şekilde.

   Hayat çok kısa.

   Tanrıdan başka hiç kimse, ölümsüz değildir.

   Gün gelip nefsimizle hesaplaşma vakti geldiğindekesinlikle pişman olacağız.

   Ama o zaman da iş işten geçmiş olacak.

   Sonuçta hem kendimiz, hem de çevremiz mutsuz olacak.

   Bu davranış biçimimizle mutlu nesillernasıl yetiştireceğiz?

   Sonuç kesinlikleolumsuz olacaktır.

   Arzuladığımız bu mudur?

   Kıbrıs Türkü olarak hiç birimizin bunu arzuladığını sanmıyorum.

PEKİ, ORTAK AKLA NASIL VARACAĞIZ?

   Sorun da bu zaten.

   Peki, çok mu güç?

   Toplum olarak ortak bir bakış açısına sahip olmamız kaçınılmazdır.    Demokrasi anlayışı da bunu gerektirir.

ÜÇ İ UNSURU

   Bunların ilki, İstişare ’dir.

   Orta aklı istişare ile sağlayabiliriz.

   İstişare sonuçta toplumları oluşturan insanlar ile yapacaktır.

 İkinci İ: İrade ’dir.

   İstişare, kişilerin iradesi ile gerçekleşir.

   Zekâ insana aittir. Yani irade sahibi bir varlığa.

   Aslında zekâ demekle irade olgusunu da kastediyoruz.

   Hedefin değiştirilebilmesi yeteneği,

   Varılacak sonucun,

   Fayda-zarar dengesi haberdar olmakla olasıdır.

   Oysaki fayda ve zarar kavramları görecelidir.

   Bugün için faydalı olan,

   Yarın için zararlı olabilir. 

   Yâda, benim için faydalı olan,

   Sizin için faydalı olmayabilir.

   Burada, önemli olan,

   An itibari ile gittikçe artan,

   Bir diğer deyişle birikmeli sonuçtur.

   Sözlükte;

   Seçmek, istemek, yönelmek, tercih etmek ve karar vermek anlamına gelen irade,

   İnsanların ilgili seçeneklerden birini seçip belirlemesi,

   Kararlaştırma ve özgüleme diye tanımlanmaktadır.

   İnsanlar yaradılışları itibarıyla, dilediğini yapabilen bir varlıktır.

   Doğumdan itibaren bu güç ve yetenekte yaratılmıştır.

   Bu nedenle;

   İnsanlar kendi istek ve arzularıyla bir şey yapıp yapmamayı veya

   İki seçenekten birini,

   Yeğleme hakkına sahiptirler.

   İnsanın cezayı ve ödülü hak etmesi,

   Belli işlerden sorumlu olması özgür iradesi sonucudur.

   Üçüncü İ: İçgüdü ’dür.

    Bilginin değerlendirilmesi ve bir emir oluşturması süreci içgüdüdür.

   Ortak akıl, basit yöntemlerle uygulanabilen bir yaklaşım olsa da,

   İlkelerin anlaşılıp özümsenmesini zorlaştıran kültürlerde,

   Bir türlü hayata geçemiyor.

   Gelişimin yönü ortak akıldır.

   Sonuçta dayanışmacı ve işbirliğine yatkın,

   Ortak aklı uygulayan toplumlar ayakta kalacaktır.

   Yukarıda bazı kavramlara değindim.

   Bu kavramları birleştirecek olursak şöyle bir sonuca varacağız.

   İstişare + İrade + İç Güdü’nün kümelenmişi ÜÇ İ’yi oluşturur.

   ÜÇ İ > Zekâ > Akıl > Ortak Akıl

   Bu anlamda;

   Zekâ,  ÜÇ İ’den büyüktür.

   Akıl, Zekâdan büyüktür.

   Ortak akıl da Akıldan büyüktür.

   Sonuç olarak toplumları bireysel akılcılık yerine ortak akıl    yönlendirir.

Son Söz: Hiç kimse ortak akıl kadar zeki olamaz.

ORTAK AKIL(collective intelligence)

Yorumlar kapalı.