Soba bacaları zehir saçıyor



featured


Ahmet UÇAR

“HASTALIKLARA YOL AÇABİLİR”… Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, odun sobası kullanımının her geçen gün artış gösterdiğini belirterek, bu sobalardan çıkan dumanların ise çeşitli sorunlara yol açtığını kaydetti. Sahir, sobalardan yayılan dumanlarda sayısız kimyasalların var olduğunu dile getirerek, söz konusu kimyasalların özellikle solunum yolu hastalıklarına ve kansere yol açtığını ve yakacak olarak kullanılan plastiklerin ise havada zararlı kimyasallar oluşturduğunu vurguladı.

“BÜTÜNLÜKLÜ BİR POLİTİKA”… Biyologlar Derneği Başkanı Salih Sarpten, tüp gazlara gelen zammın ve elektrikli sobaların maliyetli olmasının insanları odun sobalarına yönlendirdiğini belirterek, yakacak olarak odun bulamayan bazı yoksul kesimlerin ise lastik, eski yağ ve plastik maddeleri sobaya atmak zorunda kaldığını açıkladı. Sarpten ve Sahir, odun sobalarının çevreye ve insan sağlığına verdiği zararı durdurabilmek adına bütünlüklü bir politikanın geliştirilmesi gerektiğini savundu.

Tüp gaza gelen zam ve elektrikli sobaların maliyetli olması vatandaşların odunlu sobalara eğilim göstermesine yol açtı.

Ekonomik krizin yaşandığı dönemde tüpe, klimaya veya elektriğe verecek paraları olmayan vatandaşlar, en ucuz yöntem olarak odunlu sobaları tercih ediyor ancak odunlu sobalardan çevreye yayılan dumanlardaki kimyasallar hem çevreye, hem doğaya, hem de insan sağlığına zarar veriyor.

Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, odunlu sobanın en ucuz ısınma aracı olarak kullanıldığını

ancak bu sobalardan çıkan dumanlardaki kimyasalların hiç hesaba katılmadığını belirtti.

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten ise tüpe gelen zammın, elektriğin masraflı olmasının insanları

odunlu sobaya yönelttiğini dile getirerek, bu sobalardan çıkan dumanların ise solunum yolu hastalarına zarar

verdiğini ve kansere yol açtığını vurguladı. 

Sahir: Dumanlar çevreye ve insana zarar veriyor

Yeşil Barış Hareketi Genel Sekreteri Doğan Sahir, odunlu sobalarından, şöminelerden yayılan dumanın çevreye verdiği zararın yıllardır kanayan bir yara olarak varlığını korumakta olduğunu belirterek, bu soruna bütünsellikli bir çözümün ise hâlâ bir türlü üretilemediğini kaydetti.

Sahir, dünyada birçok ülkenin kalkınma politikalarını oluştururken ekolojik tedbirler geliştirdiklerini küresel ısınmaya yönelik adımlarının söz konusu olduğunu dile getirerek, ülkemizde ise ne yazık ki böyle bir bakış açısının bulunmadığını ifade etti.

Sahir, “Odun sobalarının giderek yaygınlaşması ne yazık ileriye doğru değil, geriye doğru gittiğimizi göstermektedir” dedi.

Ülkemizde odunlu sobaların en ucuz enerji elde etme aracı olarak kullanıldığına işaret eden Sahir, oysa bu sobalardan çıkan dumanların ve dumanlar aracılığıyla meydana gelen kimyasal gazların yarattığı sağlık sorunlarının ve çevre etkilerinin maliyetinin hiç hesaba katılmadığına ve bu gazların çocuklara, yetişkinlere, doğadaki canlılara, yapılara ve ulaşım araçlarına zarar verdiğine vurgu yaptı.

Bu sobalardan yayılan dumanlarda sayısız kimyasalların var olduğunu dile getiren Sahir, söz konusu kimyasalların özellikle solunum yolu hastalıklarına ve kansere yol açtığını vurguladı.

Sahir, odun sobalarında boyalı, cilalı tahtaların, çeşitli ambalajların plastik ve plastik türünden maddelerin yakıldığını ve bu maddelerin yanmasıyla en tehlikeli kimyasallardan olan dioksitin meydana geldiğini ifade ederek, “Bu tür kimyasallar doğaya salınmamalıdır ancak biz plastik şişeleri bile sobamıza atıp o havayı soluyoruz. Bu plastiklerden oluşan kimyasallar bizden önce aslında en çok çocuklarımızı etkilemektedir” dedi.

Odunlu sobalardan yayılan dumanlardaki kimyasal maddelerin, havadaki su buharı ile birleşerek oluşturduğu asitlerin de ciddi boyutlarda sağlık ve çevre sorunları yarattığını ifade eden Sahir, havada dolaşan asit gazlarının ise ağaçları, bitkilerin yapraklarını, toprağın kimyasını bozarak verimliliğini olumsuz yönde etkilediğini ifade etti.

Sahir, oluşan Sülfürük Asit ve Karbonik Asit gibi kimyasalların da tehlike boyutunun yüksek olduğunu açıkladı.

Sahir, solumanın dışında, havada oluşan asitlerin yağmurlarla veya çiğ ile yere indiğinde, canlı-cansız her şeyin etkilenmekte olduğuna,  eski ve yeni yapıların da zarar gördüğünü söyleyerek, araçlardaki paslanmaların da bundan kaynaklandığını bildirdi.

Sahir, odunlu sobalarının yol açtığı çevre zararlarının önüne geçilebilmesi için bütünsellikli enerji politikalarının oluşturulması gerektiğine dikkat çekerek, odunlu soba kullanan kişilerin kayıt altına alınması, bu kişilerin yakacaklarını nereden, nasıl, ne düzeyde bulduklarının belirlenmesi gerektiğini savundu.

Ülkemizdeki ağaçların normal şartlarda az olmasına rağmen geçtiğimiz aylarda meydana gelen yangınlarla daha da azaldığını belirten Sahir, odunlu sobalar nedeniyle insan sağlığına ve çevreye verilen zararın önüne geçilebilmesi adına ülkesel bir politika geliştirilmesi gerekildiğini anlattı.

Sahir, enerjiyi koruyacak izolasyonların, yalıtım sistemlerinin uygulanmasının yasal bir zorunluluk olması gerektiğini dile getirerek, su ısıtma sistemlerinde olduğu gibi  ülkemizde etkili olan güneşin kullanılmasıyla güneş enerjisine dayalı ısıtma ve soğutma sistemlerinin de yaygınlaştırılması gerektiğini açıkladı.

Sarpten: Odunlu soba en ucuz

enerji kaynağı olarak görülüyor

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, tüp fiyatlarına geçtiğimiz günlerde zam gelmesinin ve elektrik fiyatlarının yüksekliğinin insanları oduna, yakacağa eğilim göstermeye ittiğini belirterek, odunlu soba kullanımının en ucuz kaynak olarak görülmesinin ülkemizin bulunduğu noktayı gösterdiğini kaydetti.

Ülkemizin ormanlar açısından yetersiz bir düzeyde olduğunu, buna rağmen yetkililerin gereken bilince sahip olmadığını savunan Sarpten, geçtiğimiz aylarda Tepebaşı’nda gerçekleşen yangınların Orman Dairesi tarafından sağlıklı bir şekilde söndürülmediğini, yangının arından rehabilite çalışmalarının beklendiği gibi olmadığını, söz konusu arazinin dozerle düzleştirildiğini ve en son da Tepebaşı’nda zarar gören ağaçların kesilerek vatandaşa odun şeklinde satıldığını bildirdi.

Sarpten, yoksul kesimlerin sobalarında yakacak odun bile bulamadığını dile getirerek, bu kişilerin lastik, eski yağ ve plastik türünden maddeler yakarak ısınmaya çalıştığını ifade etti.

Bu davranışların geçmiş senelerde de görüldüğüne işaret eden Sarpten, şu an yaşanan ekonomik krizle birlikte bu tip olayların daha da çok yaşanacağını söyledi.

Sarpten, devletin üstüne düşen görevi yapmadığını iddia ederek, gereken tedbirlerin ve yaptırımların yapılmadığını anlattı.

Sarpten, ağaçların yakacak olarak kullanılmasına kesinlikle karşı olduklarını belirterek, ağaçların kesilmesiyle hem havayı temizleyen ağaçların yok edildiğini hem de bu ağaçların odun şeklinde yanmasıyla çevreye zarar verildiğini bildirdi.

Sobalarda plastik maddelerin yakılmasının petrolün yakılması anlamına geldiğinin altını çizen Sarpten, bu tip maddelerin yanmasıyla ortaya çıkan dumanın öncelikle solunum yolu hastalığı olan bireylere zarar verdiğini ve kansere yol açtığını ifade etti.

Sarpten, odunlu sobaların yarattığı hava kirliliğinin önüne geçilebilmesi için bütünlüklü bir enerji politikasının gerektiğine dikkat çekerek, 12 ay güneş gören bir ülke olduğumuzu ve güneş enerjisine dayalı bir sistem yaratılabileceğini anlattı.

Ülkemizde odunlu sobalarda yakacak olarak yaklaşık yüzde 98.5 oranında fosil yakıtların kullanıldığını dile getiren Sarpten, “Vatandaşlar kaderine terk edilmiştir, en ucuz enerjiye yönelmiş durumdadır. Bu sorunların önüne geçebilmek için enerjiyi koruyacak izolasyon yalıtım sistemi uygulanması, bunun yasada yer alması gerekiyor. Orman Dairesi’nin gereken tedbirleri alması gerekiyor” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
Soba bacaları zehir saçıyor

Yorumlar kapalı.