Kıbrıs Başyazı

Cennet ada, cinayet adası olmasın






Kıbrıs, küçücük bir ülke ama dünyanın dört bir tarafından “çalışan” barındırıyor.

Dünyanın dört bir yanından insanlar göç ediyor ülkemize…

Kendi insanları başka ülkelere göç ederken, göç alan bir ülke olmak gerçekten ilginç ama ülkeye gelen insanları korumak da devletin görevidir.

Ülkede bazı sorunlar varken, bunlardan göçmenlerin etkilenmeyeceğini düşünmek, saflık olur.

Kıbrıs’ın her iki tarafında da çok sayıda yabancı işçi, çok sayıda göçmen var.

Göçmenler, yabancı işçiler, her iki taraftaki sorunlardan fazlasıyla etkileniyor.

Mevcut sorunlar onları da mağdur ediyor, üstelik uyum sorunu, kültür farklılıkları ciddi sıkıntılara yol açıyor.

Ülkede bulunan yabancı işçiler ve yabancı öğrenciler kendi aralarında da sorunlar yaşıyor, bunlar darptan cinayete kadar uzanıyor.

İşsiz kalanlar, kaçak yaşayanlar suça da karışıyor, bazı suç odaklarının maşası haline geliyorlar.

Yabancı bir ülkede çalışmak, başka bir ülkeye göçe etmek zaten çok zor ama buna fazladan sorunlar da ekleniyor.

Dikkat ediyorsanız, şu sıralar Kıbrıs’ın her iki tarafı da cinayetlerle uğraşıyor.

Huzurlu cennet ada, şimdilerde cinayetler adası haline geldi.

Yabancıları hedef alan cinayetler korku vericidir.

Özellikle Güney Kıbrıs’ta yabancı kadınları hedef alan seri cinayetler dehşet vericidir.

Kıbrıs’a göç edenler arasında en fazla etkilenen kadınlar oluyor.

Ciddi bir mağduriyet yaşayan kadınlar, cinayetlere de kurban gidiyor ve durum tam bir drama dönüşüyor.

Güney Kıbrıs’ta 7 kadının cinayete kurban edilmesi, üstelik sayının artabileceğinin de söylenmesi gerçekten dehşet verici bir durumdur.

Kuzey Kıbrıs’ta da ölü bulunan bir kadının henüz kimliği tespit edilemedi, kaybolan bir yabancı kadın işçinin cesedi olduğu sanılıyor.

Yine Kuzey Kıbrıs’ta Afrika kökenli bir genç vahşice öldürülmüştür. Evet bir yabancı, başka bir yabancı tarafından öldürüldü ama bu durum ülkedeki cinayet gerçeğini değiştirmiyor.

Yabancıların hedef alındığı cinayetler, cennet adayı “cinayetler adası” haline getirdi.

Demek ki Kıbrıs’ın her iki tarafında ülkemizdeki yabancılarla ilgili yeni tedbirler alınması gerekiyor.

Toplumsal Cinsiyet Danışma Ekibi (GAT), bu konuda güzel bir açıklama yaparak, kurum ve kuruluşlardan bu suçların her yönüyle ele alınmasını ve doğrudan hedef alınan savunmasız grupları korumak için acil önlemler alınmasını da istedi.

GAT, son dönemlerde kadınlara yönelik cinayetlerle ilgili yaşananların, sosyal medya dahil olmak üzere, toplumdaki ve medyadaki yankılarını üzüntü ve hayal kırıklığı ile takip ettiklerini bildirdi.

GAT, “Bu cinayetlerin ataerkil, ırkçı, militarist ve milliyetçi anlayış temelleri üzerine kurulu bir toplumda gelişen ve toplumsal cinsiyete yönelik şiddetin de oluşturucusu olduğuna inanıyoruz. Devlet ve sivil toplum, göçmen ev işçileri gibi savunmasız gruplara güvenlik sağlamalıdır” dedi.

GAT’ın uyarıları yerindedir, bizim de söylemeye çalıştığımız budur.

Güney Kıbrıs’ta da duyarlı çok sayıda kişi, Rum Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürüdü ve orada eylem yaptı, hükümeti yabancıları hedef alan suçlara yeterli tedbir almamakla suçladı.

Cinayetlerin “yabancı düşmanlığının”/ “ırkçılığın”  bir sonucu olduğunu düşünen eylemciler, tedbir istedi.

Kıbrıs’ın her iki tarafında polisiye olayların yaşanmaması, cinayetlerin olmaması, yabancı düşmanlığının yükselmemesi için tedbirler alınmalıdır. Cennet ada, cinayetler adası olmasın.

Cennet ada, cinayet adası olmasın

Yorumlar kapalı.