‘Denetleme’ en büyük sorunumuz



featured


Ali ÇATAL

“BULDUĞUNUZ AŞIYI MUHAKKAK OLUN”… Jale Refik Rogers, bu dönemde ülkemizde toplumun hızla aşılanmasının en büyük öncelik olması gerektiğini vurgularken, halkın ‘ulaşabildiği ilk aşıyı olmasının’ hem kendilerini hem de sevdiklerini korumada önem taşıdığını aktardı. Rogers, “Aşı seçmeden, ulaşabildiğimiz ilk aşıyı muhakkak olmalıyız. Delta varyantı, Güney Kıbrıs ve Türkiye dahil dünyada birçok ülkede görüldü ve yayılmaya da devam ediyor” şeklinde konuştu.

“KURALLAR UNUTULDU”… Jale Refik Rogers, “Denetleme, en büyük sorunumuz” derken; açılımlar yapıldıktan sonra yaz mevsimine de girilmesiyle kuralların unutulduğunu, mesafe kuralına uymaksızın kalabalık organizasyonların yapıldığını, devletin üzerine düşen denetleme görevini yerine getirmediğini ve tüm bunların doğal sonucu olarak da vakalarda hızlı bir artış olduğunu belirtti. Rogers, son dönemde yoğun bakıma alınanların ezici çoğunluğunu ‘aşısız kişilerin’ oluşturduğuna dikkat çekti.

KKTC’de geçtiğimiz salı günü 71’i yerel olmak üzere pozitif 88 vakaya rastlanması, çarşamba günü 84’ü yerel 97 pozitif vaka tespit edilmesi, dün ise 100’ü yerel 133 pozitif vakanın kayda geçmesi, “Neler oluyor?” sorusunu da beraberinde getirdi.

Hindistan çıkışlı Delta varyantının, Türkiye ve Güney Kıbrıs’tan sonra Kuzey Kıbrıs’ta da görüldüğünün resmi açıdan kabulünün ardından yaşanan bu gelişme ise Covid-19 salgınıyla toplumsal mücadelede ‘gevşeme’ belirtisi olarak algılandı.

Global ölçekte, şu ana kadar yaklaşık 4 milyon cana mal olan Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında slogan haline gelen ‘maske-sosyal mesafe-hijyen’ üçlemesinin toplumdaki karşılığının ‘aşılamaların da etkisiyle’ yavaş yavaş azaldığına yönelik yaygın inanış, bundan sonrasına yönelik yorumları da karamsar hale getirdi.

Mikrobiyoloji Uzmanı Jale Refik Rogers, iki aşı yapılsa dahi maskenin ‘kesinlikle’ çıkmaması gerektiğini hatırlatırken; açılımlar yapıldıktan sonra yaz mevsimine de girilmesiyle kuralların unutulduğunu, mesafe kuralına uymaksızın kalabalık organizasyonların yapıldığını, devletin üzerine düşen denetleme görevini yerine getirmediğini ve tüm bunların doğal sonucu olarak da vakalarda hızlı bir artış olduğunu belirtti.

“Denetleme en büyük sorunumuz” diyen Rogers, Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nın bu noktada daha uygulanabilir olması için güncellemeler yaptıklarını fakat 2018’de yasa yapılırken Covid-19 salgını düşünülmediğinden, bu konuda da güncellemenin şart olduğunu söyledi.

Denetlemelerin yapılabilmesi için bazı ceza maddeleriyle ilgili değişiklikler yapıldığını ve ilgili yasa kapsamında belediyelere mekanları denetleme ve gerekiyorsa kapatma gibi ciddi yetkiler verildiğini de vurgulayan Rogers, “Hatta belediyeleri teşvik etmek adına, alınacak maddi ceza bedellerinin belediyelerin bütçesine gideceği bir sistem oluşturuldu. Gönül ister ki herkes yaptırım uygulamadan kurallara uyulsun ama maalesef böyle olmuyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 1 Haziran 2021’de Covid-19 varyantları için duyurduğu yeni adlandırma sistemi kapsamında ülke isimleri yerine Yunan alfabesindeki harflere göre sınıflamaya geçildi. Bu çerçevede İngiltere varyantı Alfa, Güney Afrika varyantı Beta, Brezilya varyantı Gama ve Hindistan varyantı da Delta olarak adlandırıldı.

Covid-19 salgınına neden olan virüsün Birleşik Krallık çıkışlı Alpha ve AlphaK, ABD çıkışlı Epsilon, Güney Afrika çıkışlı Beta, Brezilya çıkışlı Gamma, Nijerya çıkışlı Eta, Danimarka çıkışlı Cluster 5 ve Hindistan menşeli Delta ve Kappaile Peru orijinli Lambda olmak üzere an itibarıyla başlıca on varyantı bulunuyor.

Rogers: ‘Delta’ varyantların en bulaşıcısı

Jale Refik Rogers, diğer varyantlar gibi Delta varyantının da dünyanın farklı bölgelerinde dağılımının kaydedildiğini söyledi.

Rogers, ayrıca, bu varyantla enfekte olanların, hastalığı son derece şiddetli geçirdiği uyarısını yaptı.

“Aşının her iki dozu uygulansa dahi maskeler kesinlikle çıkmamalı” diyen Rogers, hem koruyuculuğun devam ettirilmesi hem de virüsün yeni varyantlarına ekstra önlem teşkil etmesi için ‘aşılamada üçüncü doz’ uygulamasının da önümüzdeki dönemde küresel bazda gündeme gelebileceğini kaydetti.

Rogers, “Delta varyantı, bugüne kadar tespit edilen varyantların en bulaşıcısıdır. Delta varyantının, geçen kış birçok ülkede üçüncü dalgaya sebebiyet veren İngiliz varyantı olarak da bilinen Alfa varyantından da yüzde 60 daha bulaşıcı olduğu bilinmektedir” şeklinde konuşurken; aşıların ise Delta varyantının neden olduğu ağır hastalığa karşı koruyucu olduğunun ve hastane yatışını önlediğinin görüldüğünü belirtti.

Dolayısıyla, bu dönemde ülkemizde toplumun hızla aşılanmasının en büyük öncelik olması gerektiğini vurgulayan Rogers, halkın ‘ulaşabildiği ilk aşıyı mutlaka olmasının’ hem kendilerini hem de sevdiklerini korumak için büyük önem taşıdığını aktardı.

“Aşı seçmeden, ulaşabildiğimiz ilk aşıyı olmalıyız. Delta varyantı, Güney Kıbrıs ve Türkiye dahil olmak üzere dünyada birçok ülkede görüldü ve yayılmaya da devam ediyor” şeklinde konuşan Rogers, Sağlık Bakanlığı’nın bu varyantın yayılımını ülkemizde de takip etmesinin önemine işaret etti.

Rogers, ayrıca, DSÖ’nün Delta varyantının yayılımını önlemek için ‘aşılı kişilerin de’ maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymasını önerdiğini hatırlattı.

“Önlemler bulaşın kaynağına göre alınmalı”

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun kararlarında toplu etkinliklerle ilgili herhangi bir sayı kısıtlaması yapılmadığına da dikkat çeken Jale Refik Rogers, özellikle son dönemlerde, çok sayıda insanın bir araya geldiği etkinlikler yapıldığına dikkat çekti.

Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in, en çok bulaşın gazinolar, barlar, gece kulüpleri, spor salonları ve düğünlerde olduğuna yönelik açıklamasını da hatırlatan Rogers, “Sağlık Bakanlığı’nda her hafta epidemiyolojik rapor hazırlanıyor. Bulaşın kaynağının nerede olduğu biliniyorsa, önlemler de ona göre artırılmalıdır. Açık hava bile olsa eğer çok kalabalık bir ortamsa bulaş olabiliyor” şeklinde görüş belirtti.

Delta varyantının, bugüne kadar görülen varyantlar arasında en bulaşıcı varyant olduğunu ve çok kısa sürede çok daha fazla insana bulaşabildiğini de söyleyen Rogers, bu durumun da tedbirleri artırmamız gerektiğini açıkça gösterdiğini kaydetti.

Rogers, “Dünyada hızla yayılan bu varyant, ülkemizde de görüldü. Olumlu unsur, hastanelerde ciddi bir yoğunluk olmaması ve yoğun bakımların boş olması” diye konuştu.

“Kapanmayı değil; ne yapacağımızı tartışmalıyız”

Yoğun bakıma alınanların ezici çoğunluğunu ‘aşısız kişilerin’ oluşturduğuna dikkat çeken Jale Refik Rogers, sağlık sisteminin şu anki durumla baş edebildiğini fakat sayıların katlanarak artması durumunda önce temaslı takibinin zorlaşacağını sonra da ne yazık ki salgının kontrolsüz büyümesi durumuyla yüzleşmek durumunda kalacağımızı söyledi.

Ülkenin özgün ekonomik yapısı ve mali durumu göz önünde bulundurulduğunda, Kuzey Kıbrıs’ın üçüncü kez kapanmayı kaldıramayacağı gerçeğine de parmak basan Rogers, “15-16 aydır süren bu pandemide yeniden kapanmayı kimse kaldıramaz. Her gün yeni varyantların çıktığını, salgının hemen bitmeyeceğini bilerek, kapanmadan ‘bu virüsle nasıl yaşayabilirize’ kafa yormak gerekiyor” şeklinde konuştu.

Atılması gereken ilk adımın, kalabalık etkinliklerle ilgili sayı kısıtlamasına gitmek ve toplu etkinlikler söz konusu olduğunda aşı veya PCR şartı getirmek olduğunu da söyleyen Rogers, Güney Kıbrıs’ın da buna benzer bir uygulama başlattığını hatırlattı.

“Aşılı olmak, insanları koruyor. Sağlık Bakanlığı’nın da insanları aşı olmaya teşvik etmesi gerekiyor” diyen Rogers, aşılanmanın Covid-19 salgını ile mücadelede en önemli unsur olduğu halde aşılanmaya talebin giderek düştüğünü gördüklerini de kaydetti.

Rogers, “Bir kesim korkuyor ve aşı olmak istemiyor. Bu kaygıların yersiz olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan, aşıda seçicilik durumu da var. Elimizde farklı üç aşı var ve bunların hepsi, Dünya Sağlık Örgütü’nün onayladığı aşılar” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
‘Denetleme’ en büyük sorunumuz

Yorumlar kapalı.