‘İddia makamı davayı ispatlayamadı’



featured


Elmas TOKAY

Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Ada Hospital’da bazı hamileliklerin yasa dışı olarak sonlandırılmasıyla ilgili süren davada taraflar hitaplarını yapmaya başladı.

Davayla ilgili ilk hitabı dün, sanık Rasiha Serdaroğlu’nun avukatı Tahir Seroydaş yaptı. Seroydaş, İddia Makamı’nın sanık Rasiha Serdaroğlu aleyhine atılmaya çalışan suçları kanıtlayamadığını ve sanığın bu suçları işlemediğini ileri sürerek, tahkikat eksikliği olduğunu dolayısıyla sanığın aleyhine getirilen davalardan beraatını talep etti.

Fatma Şenol’un başkanlığında Yargıç Murat Soytaç ve Yargıç Seren Bensen’den oluşan Girne Ağır Ceza Mahkemesi Seroydaş’ın hitabının ardından, sanık 5 Fahri Karagözlü adına hitap yapacak olan Avukat Güneş Menteş’i dinlemek üzere davayı 9 Şubat 2017 tarihine tehir etti.

İlk tadilat değişikliğine değindi

Avukat Tahir Seroydaş ilk olarak, İddia Makamı tarafından davayla ilgili yapılan dosyadaki tadilat değişikliklerine değinerek, 34 haftalık bebeğe iğne yapılmak suretiyle yasaya aykırı olarak adam öldürme davası getirildiğini belirtti.   Daha sonra davada tanık olarak dinlenen hemşire Z.N.’nin ifadelerine değinen Seroydaş, bu tanığın PI aşamasında sanıklar Fahri Karagözlü, Ayşegül İşbilen ve Taner Okburan’ın 34 haftalık bebeğin ameliyatına girdiğini söylediğini ancak Rasiha Serdaroğlu’ndan bahsetmediğini anımsattı. Bu tanığın, istintak aşamasında mahkemede şahadet verirken Rasiha Serdaroğlu’nun, bebeğin ameliyatına girdiğini söylediğini hatırlatan Avukat Seroydaş, bu tanığın Serdaroğlu’nu ameliyata girdiğini 3 ifadesinde de söylemediğine dikkat çekti. Cinayet iddiasının sadece bu tanığın ifadesine dayandığını, tehir edici bir şahadet olmadığını, sadece çevre şahadeti bulunduğunu aktaran Seroydaş, tanık Z.N.’nin istintakı sırasında sanık Rasiha Serdaroğlu ile ilgili söylediklerini daha önce söylemediği için birçok kez mahkemeden özür dilediğine de işaret etti. Bu tanığın ilk ve daha sonraki ifadelerinde Serdaroğlu ile ilgili

söylemediğini, en son şahadetinde belirtmesinin ise polisin baskısı ve korkusu altında yapıldığını iddia eden Seroydaş, bu tanığın şahadet verirken tedirgin, korku altında ve devamlı özür dileyen bir tanık olduğunu dolayısıyla bu tanığın beyanlarının kabul edilemez ve dikkate alınamayacak şekilde olduğunu savundu.

Tahir Seroydaş, 34 haftalık bebekle ilgili gerek iddia makamının gerekse savunma makamının mahkemeye dinlettiği adli tıp uzmanlarının, bu bebeğin göbeğinde iğne izi olmadığını söylediklerini anımsatarak, uzmanların bebeğin “canlı doğduğuna’ dair herhangi bir bulgu olmadığını da belirttiklerini vurguladı. Seroydaş, buna bağlı olarak tanık Z.N.’nin şahadetine itibar edilmemesi ve tüm sanıkların beraat ettirilmesi gerektiğini öne sürdü.

“Tanık, anestezist gözlüksüz” dedi

Seroydaş, daha sonra 5 numaralı fetüs ile ilgili olgulara değinerek, bu fetüsün annesinin mahkemeye gelerek verdiği şahadetinin içeriğine vurgu yaptı. Bu tanığın ameliyatına giren anestezistin ‘gözlüksüz’ olduğunu söylediğini ancak kendisinin soruları üzerine anestezistin gözlük taktığını söylediğine dikkat çekerek, bu tanığın şahadetinin güvenirliğine vurgu yaptı. Seroydaş, bu tanık dışında ise müvekkili Serdaroğlu’nu 5 numaralı  fetüsün ameliyatına girdiğini söyleyen başka bir şahadet bulunmadığını savunarak, sanık Rasiha Serdaroğlu’nun 5 numaralı fetüs ile ilgili aleyhine getirilen davalardan mahkum edilmemesi gerektiğini aktardı.

“Bir anneye dava okundu diğerine dava okunmadı”

Seroydaş, 2 numaralı fetüsün annesi olan ve düşman tanık olarak ilan edilen M.A.’ya bebeğini aldırdığına dair, savcılığın dava açtığını ancak 5 numaralı fetüsün annesi M.D.’ye neden suç getirmediğini sorarak, neden M.D’nin aynı muameleye tabi tutulmadığını sordu. Tanık M.D’nin Türkiye’den geldiğinde havaalanından tahkikat memuru Namık Baz ve sekreter Cemaliye Ölmez tarafından alınmasına dikkat çeken Seroydaş, bunun sorgulanması gereken bir husus olduğunu kaydetti.

Sanık Serdaroğlu’nun ifadesinden bir kesit okuyan Avukat, sanığın M.A’nın ameliyatına girdiğini kabul ettiğini ama Rasiha Serdaroğlu’nun M.A’yı uyuttuğuna dair bir tanık şahadeti olmadığını söyledi.

Avukat Seroydaş, birçok olguya ve bulguya değinerek, davadaki tüm davaların tam mesuliyet getirmediğini ileri sürerek, iddia makamının bunu yerine getiremediğini ileri sürdü.

Defterleri “güvenilmez” buldu

Seroydaş, Ada Hospital’e ait ameliyat defterlerine de değinerek, tahkikat memurunun da bu defterlerin güvenilmez olduğunu söyledi. Hastanenin ilk açıldığı zamanlarda narkoz uzmanı olarak görülen Rasiha Serdaroğlu’nun bu defterlerde kendisinin katılmadığı birçok ameliyata adının yazıldığını vurgulayan Seroydaş, sanığın aleyhine görülen bu defterlere işlenen ameliyat tarihlerinde Rasiha Serdaroğlu’nun yurt dışında olduğunun belli olduğunu ve bu defterlerin şüphe içerdiğine vurgu yaptı.

Mahkemede iddia makamının tanığı olarak dinlenen Doktor R.K’nin ifadesinde de Rasiha Serdaroğlu’nun 6 ay hastaneye gitmediğini söylediğine dikkat çekti.

Bu iş ekip işi değil

Rasiha Serdaroğlu’ndan ilaç isteme olayına da değinen Avukat Seroydaş, “Ekip meselesine dikkat çekmek isterim, bir de ilaç meselesi vardır. Fahri bey, Salih beyi, Salih bey Rasiha Hanımı aradı. Rasiha hanım bir ekibin üyesi ise Fahri beyin, Rasiha Hanımı araması gerekirdi. Fahri beyin ilacı Salih beyden istemesi bile kendisinin ekibin bir üyesi olmadığını göstermektedir. Eğer ekibin bir parçası olsaydı Rasiha Hanım o gün ameliyatında olurdu veya direk ilacı ondan isterdi. Şüpheli işlemlerin Rasiha Hanımın Ada Hospital’e gitmediği dönemde gerçekleşmesi de ekibin bir üyesi olmadığının bir göstergesidir. Ayrıca Rasiha Hanımın, Fahri beyin ekibinde olması kendisinin Ada Hospital’de çalıştığı dönemde ve aynı zamanda Tunççevik, Meryem Alison, Girne Özel Hastanesi’nde çalışması bakımından mümkün değildir. Fahri bey ile bazı ameliyatlara girmesi onun İddia Makamının iddia ettiği manada sonlandırma ameliyatlarına girdiğini kanıtlamaz. Bu ithamlar çok şüphe içermektedir. Fahri bey ve Taner Bey ameliyatlara Rasiha Hanım ile girerlerdi yönündeki ifadeler suç ortağının aleyhine olamaz. Suç ortağının verdiği diğer suç ortaklarının ifadesi dikkate alınamaz” dedi.

O.A. kaçamak cevaplar verdi

Ada Hospital’de anestezist olan ve mahkemede tanık olarak dinlenen O.A.’nın şahadetine de değinen Avukat Seroydaş, O.A’nın şahadetinde kaçamak cevaplar verip kenara çekildiğinin görüldüğünü savundu. Avukat, “Namık Baz’ın ifadesine göre O.A. adına Fahri Karagözlü tarafından yazılan 400 TL’lik çek ve çek defteri 1 Mart 2016 tarihinde Verda Tunçbilek’in arabasındaki çanta içerisinden alındı. Öte yandan Mehmet Ali Tunçbilek’in mahkemeye celb ettiği A.D ve Mehmet Ali Tunçbilek’in eniştesi, çantayı mart ayı sonları veya nisan ayı başlarında polis tarafından teslim edilen araçtan alarak polise teslim ettiklerini söylüyorlar. Mahkeme bu tanıkların söyledikleri hususunda bulgu yapması halinde çek defterini ve dolayısıyla 400 TL’lik çekin de O.A yurt dışındayken emare olarak alındığı bir gerçek olarak karşımıza çıkacak ve bu noktada tahkikat memurunun O.A’yı neden zanlı olarak meseleye katmadığı anlaşılacaktır. Ne ilginçtir ki O.A sanıkların teminata bağlandığı tarihten sonra KKTC’ye dönüş yapmıştır” dedi. Tanık C.Ö’nün de şahadetine değinen Avukat, O.A’nın Fahri Karagözlü ile hiç anlaşmadıklarını söylediğini, 30 Kasım 2015’de Fahri Karagözlü ile O.A’nın birlikte acil bir ameliyata girdiklerini ve bir günde iki ameliyata girdiklerinin tanık ifadesinde olduğunu savundu. Seroydaş, A.D. ile C.Ö.’nün PI duruşmalarında şahadet verdikten sonra teminatlarının kaldırıldığını bunun dikkate alınması gerektiğini söyleyen Avukat, tanık R.K’nin diğer bir kadın anestezistin hastanede sürekli görüldüğünü dolayısıyla burada bir tahkikat eksikliği olduğunu ileri sürdü.

Bebek operasyonu ne zaman oldu?

Avukat Seroydaş, en önemli hususlardan birinin ise 34 haftalık bebek vakasının hangi tarihte olduğunu belirterek, ortaya çıkan şahadette olayın ne zaman gerçekleştiğinin önem arz ettiğini aktardı. Rasiha Serdaroğlu’nun suçlu bulunabilmesi için önce tarihin ispat edilmesi ve mahkemenin buna bulgu yapmak zorunda olduğunu anlattı. Tanık A.D’nin bu vakanın ilk önce 25 Ocak 2016’da daha sonra ise 15 Aralık 2015’de olduğunu söylediğini aktaran Seroydaş, esas tanık Z.N’in ise önce 5 Ocak 2016’da dediğini ama istintakda 15 Aralık 2015 olabileceğini söylediğini kaydetti. Tanık A.G’nin ise vakanın önce ocak ayı ortalarında istintak da 25 ila 27 Ocak aralığında olduğunu belirten Seroydaş, başka bir tanığın ise önce 2015 Aralık’ta daha sonra ise aralık sonu ocak başında vakanın olduğunu söylediğini anımsattı. Davada fetüslerin gömüldüğü yerlerle ilgili mevcut olan fotoğrafların tarihine bakıldığında ise 15 Aralık olarak görüldüğünü aktaran Seroydaş, adli tıp uzmanı Elif Kara’nın otopsi yapıldıktan 1 ay geriye gidilebileceğini, uzman Coşkun Yorulmaz’ın ise topraktan çıktığı tarih itibariyle 15 gün öncesi olduğunu söylediğini hatırlattı.

Seroydaş, tanıkların söylediği tarihlerin başka, uzmanların söylediği tarihlerin başka olduğunu vurgulayarak, bunun çok ciddi bir şüphe doğurmakta olduğunu iddia etti.

“Müvekkilim beraat etmeli”

Avukat Seroydaş, 34 haftalık bebek vakasının tarihi belirlenirse nasıl bir yol çizileceğini soran Seroydaş, kendi kanaatince 34 haftalık bebekle ilgili tüm sanıkların beraat ettirilmesi gerektiğini söyledi. Seroydaş, tüm ortaya koyduğu hususlar doğrultusunda, İddia Makamı’nın sanık Rasiha Serdaroğlu aleyhine atılmaya çalışan suçları kanıtlayamadığı, sanığın bu suçları işlemediğini iddia ederek, tahkikat eksikliği olduğunu dolayısıyla sanığın aleyhine getirilen davalardan beraatını talep etti.

0
mutlu
Mutlu
0
alk_
Alkış
0
_zg_n
Üzgün
0
_a_rm_
Şaşırmış
‘İddia makamı davayı ispatlayamadı’

Yorumlar kapalı.