Akay Cemal

‘Kara Altın’ denilen zeytin ve ülke ekonomisine katkısı





Yerel seçim kampanyası kızışmaya başlarken, fiyatlar da aldı başını gidiyor. Vatandaş, kapısını çalanlara, ‘daha iyi bir yaşama nasıl kavuşabiliriz?’ diye sormakta, tatmin edici yanıt bulmaya çalışmaktadır. Özellikle belediye başkan ve belediye meclis üyeleri adaylarına eşlik eden iktidar veya muhalefetteki siyasiler, pahalılıkla ilgili sorulara muhatap olmaktalar.

Şimdiki havayı bu şekilde özetlerken, esas konumuza dönelim. Bu ülkede ‘kara altın’ diye bilinen zeytin meselesine… Zeytin ve zeytinyağı sofraların vazgeçilmezidir. Akdeniz çanağındaki diğer ülkelerde yok mudur? Elbette vardır. Sadece Kıbrıs’a özgü bir ürün değildir zeytin! Portekiz’den tutun da, İtalya, Yunanistan, Türkiye’ye kadar uzanan bölgede Akdeniz ikliminin sembolüdür adeta.

Patateste olduğu gibi, narenciyede, hatta enginarda olduğu gibi, Kıbrıs zeytini ve zeytinyağı diğerlerine fark atmaktadır. Toprağından ve ikliminden olsa gerek, farklı, daha hoş bir tadı vardır. Eski Roma İmparatorluğu’nda krallar bile bunu fark etmişler, hangi ülkeden geldiğini sormuşlardı. Narenciyede, patateste, harnupta, hatta enginarda da öyle değil mi?

Tüm bu artı özelliklerine rağmen zeytin ve zeytinyağı hak ettiği değeri bulabildi mi, bir başka deyişle zeytinyağı değere bindi mi?

Dün sabah KIBRIS TV’de konuğum kısa adı ZEYSAN olan ‘Zeytin, Zeytinyağı Üreticileri ve Sanayicileri Derneği’ Başkanı Tayfun Tüccar idi. Aynı zamanda ‘Akdeniz Zeytin ve Zeytinyağı Ltd’in Direktörü Tayfun Tüccar idi. Özelde ekonomiyi, genelde zeytin ve zeytinyağını konuştuk. Kabul etmek gerekir ki, son yıllarda KKTC’de zeytin üretimine ağırlık verilmekte, geçmişten kalan limon ağacı dikme alışkanlığını zeytin ağacı dikme alışkanlığına dönüştürmektedir.

Tayfun Tüccar, 2010 yılında, Zorlu Töre’nin Tarım Bakanlığı döneminde ülkeye sofralık zeytin ithalatının durdurulmasının, üreticiye cesaret verdiğini ve zeytine olan ilginin arttığını söyledi. Zaten sofralık zeytin ithalatının 5-6 şirket tarafından yapıldığına işaret eden Tayfun Tüccar, bunun söz konusu şirketler için ciddi bir sorun olmadığını, onun yerine bir sürü başka çeşit ürünün ithal edilebileceğini belirtti. Tüccar, özetle şunları kaydetti:

“Hem burada hükümet yetkilileri, hem Türkiye’den gelen en üst makamlar bize ‘üretin’ diyorlar. Üretime ağırlık verilmesini istiyorlar. Üretiyoruz, ancak KKTC’nin konumu nedeniyle ürettiklerimizi dışa pazarlama sorunları var. Bunları aşabilmek kolay değildir. En azından içte tüketmenin yolunu bulabiliriz. Bunun için de beklentilerimiz vardır. Halihazırda Meclis’te bekleyen bir tasarının hayata geçirilmesi durumunda büyük bir kesimin rahatlayacağı ve önünün açılacağı inancındayız. Şunun veya bunun gücendirilmemesi yaklaşımından uzak kalarak, ülkenin ve halkın genel çıkarı açısından zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin beklentilerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Hiç olmazsa, seçimlerden sonra, Tarım Bakanlığı’nın girişimleriyle yeni düzenlemelerin yapılacağı ve ülke ekonomisine güç katacağı inancındayız.”

Yerel üretimin yetersiz kaldığı hallerde, örneğin domateste veya benzeri ürünlerde olduğu gibi, belirli bir süre için ithalatın hiçbir sakıncası olmadığına da işaret eden Tayfun Tüccar, sofralık zeytin ve zeytinyağının yeterli, hatta fazlasıyla olduğu dönemlerde, ithalatın yapılmasının, kendi ayakları üzerinde durması istenen bir düşünceyle bağdaşmadığı gibi, istihdama da hiçbir katkısı olmadığını belirtti.

***

Süleyman Karabey, Süheyla Yavaş ve Arife Teller, son yolculuklarında

Aslen Yeşilova (Mandirga)-Baflı olup, Alsancak’ta ikamet eden, merhume Zalihe Karabey’in eşi, iyi insan Süleyman Karabey, namı diğer ‘Siguro’, dün Alsancak’ta defnedildi. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Oğulları Mehmet ve Kazım Karabey, kızları ve damatları Zehra-Mustafa Şekeroğlu, Ülkü-Eşref Kutca, İlknur-Fadıl Yaradanakul, torunları Cenk, Zalihe, Hüseyin, Yağmur, Süleyman ve İsmet Şekeroğlu, Rifat ve Zalihe Kutca, Ali Köse, Şermin Yaradanakul Baştaş, Ali Baştaş, Zalihe Yaradanakul, Timur ve Can Süleyman Karabey, torun çocukları Nil, Nesil, Mustafa ve Kuzey Şekeroğlu, bakıcısı Gözel Hanım, “Değerli babamız, kıymetli dedemizi kaybettik. Acımız büyüktür. Yattığı yer nur, mekânı cennet olsun” dediler.

Bu arada Mormenekşe’nin çınarlarından, Yavaş ailesinin kıymetli büyüğü, merhum Hüseyin Oğuz Yavaş’ın eşi, saygıdeğer iyi insan Süheyla Yavaş bugün Mormenekşe’de öğle namazını müteakip defnedilecek. Tüm dost, akraba ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu.

Evlatları Cantorun-Önay Yavaş, Afet-Mustafa Sarıyel, Rahme-Ertuğrul Gazi, torunları Oğuz-Elçin Sarıyel, Ali-Çiğdem Sarıyel, Süheyla Sarıyel (merhume), Server-Bahar Yavaş, Mustafa-Marina Gazi, Burak Gazi, torun çocukları Mustafa, Hüseyin, Derinsu, Deniz Sarıyel, Ertuğrul, Süheyla ve Ayser Sima Gazi, Hazel ve Kuzey Deniz Yavaş, “Bizleri tarifi imkânsız acılar içerisinde bırakarak aramızdan ayrılan evimizin çınarının acısını hiçbir zaman unutmayacağız. Acımız sonuzdur. Sevgili annemiz, canımız nenemiz nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun” ifadelerini kullandılar.

Öte yandan Teller ailesinin kıymetli büyüğü, iyiliksever insan Arife Teller’in dün Lefkoşa’da son yolculuğuna uğurlandığı tüm akraba, dost ve sevenlerine üzüntü ile duyuruldu. Sevgili eşi Mehmet Özer Raif Teller, evlatları Raif, Cemal ve Havva Teller ile Huriye Gülsoy ve torunları ile tüm sevenleri, “Bizleri sonsuz acılar içerisinde bırakarak aramızdan ayrılan canımızdan çok sevdiğimiz sevgili annemiz, canımız nenemizin vefatından dolayı derin üzüntü içerisindeyiz. Acımız büyüktür. Yattığın yer nur, mekânın cennet olsun” dediler.

Diğer yandan Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nda Ticaret Dairesi Müdürü Ali Yenen’in abisi İdris Yenen dün Alayköy’de defnedilirken, Gazimağusa’da ‘West’ namıyla tanınan, çevresinde sevilen kişi Emrah Hakan dün Mağusa’da son yolculuğuna uğurlandı. Ortaköy’lü Gülsevener ailesinin değerli büyüğü, merhum Ahmet Behiç Gülsevener’in eşi Samiye Gülsevener (83) ise önceki gün Lefkoşa’da defnedildi.

‘Kara Altın’ denilen zeytin ve ülke ekonomisine katkısı

Yorumlar kapalı.