Akay Cemal

St. Hilarion Kalesi bugün hüzünlü, dokunsan ağlayacak





Tarihi St. Hilarion Kalesi, bugün uluslararası bir etkinliğe mekân olacaktı. Dünyaca ünlü Danimarkalı müzisyen DJ Kölsch’ün,  ‘Cercle’ ekibiyle vereceği konseri özellikle gençler heyecanla bekliyor, iple çekiyorlardı. Ama olmadı. Rum lobisi devreye girdi, tehdit etti ve topluluk da programını iptal etmek zorunda kaldı. Rumların protestosu ve tehdit mesajları yağınca DJ Kölsch de, kendisini güvende hissetmediği gerekçesiyle konseri iptal etmek zorunda kaldığını duyurdu. Kölsch, “Düşmanca mesajlarla adeta boğuldum” dedi.

Sonuçta bu kadar hazırlık, çalışma boşa gitti ve sebep olanlar da zil takıp oynadı. Başardılar. Şimdi ellerini ovuşturuyor, ‘Hadi şerefe’ diye bardak kaldırıyorlar.

Cercle ekibi, amaçlarının, dünyanın çeşitli yerlerinin kültürlerini, sanatçılarını performansları ve videolarla insanlara ulaştırmak olduğunu ifade ederken, düzenlenen etkinliklerle insanları bir araya getirmeyi ve toplumları bölmemeyi hedeflediklerini aktardılar.

Ne güzel de izah etti Cercle ekibi… Amaçları, etkinliklerle insanları bir araya getirmek ve toplumları bölmemeyi hedeflemek… Öyle de, kendi ülkeleri gibi bir AB üyesi olan Güney Kıbrıs’ın, Ada’nın kuzeyinde yaşayan topluma bunu anlatabildiler mi? Anlatsalar da, karşı unsur anlamaz. Onlar sadece kendi davalarına hizmet eden sözde ‘iki toplumlu etkinliklerden’  anlarlar. Pandemi nedeniyle onun da modası geçti ya, o ayrı mesele! Ekip, amaçlarını net biçimde ortaya koymasına ve insanları bir araya getirmek ve toplumları bölmemeyi hedeflemekten başka bir gayeleri olmadığını açıklamasına rağmen, Rumlara bir türlü yaranamıyorlar. Hani Rum Yönetimi, bir araya gelmeyi isterdi, bölünmüşlüğü eleştirirdi? Demek ki bu sözlerin tümü de sahte! Onların tek isteği, Kuzeye de egemen olabilmek, Kuzey Kıbrıs’ı tanıtıcı en ufak bir etkinliğe karşı çıkmak, engellemek, Adanın kuzeyinde Türk halkının varlığını dünyadan gizleyebilmek.

Bu olay, bir müzik etkinliğine karşı ambargo değil de nedir? Müzik ambargosu karşısında ‘Nerde insan hakları, nerde uluslararası hukuk?’ diye sorsanız da duyan var mı? Duysalardı; bunca yıldır bu halka uygulanan insanlık dışı, gelmiş geçmiş Rum yönetimlerinin olduğu kadar, BM ve AB’nin de yüzkarası sayılan, adaletle bağdaşmayan ambargolar altında inleyenlerin çığlığını duyarlardı. Hangi mağdur milletin sesini duydular ki bu güne kadar?

Konu ile ilgili olarak bir açıklama yapan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, diğer şeyler yanında şunları söyledi:

“Ülkemizin geleceği gençlerimizin, çağa uygun ve vizyonlu zihinlerinde oluşan bu çalışması, ne yazık ki sınırımızın diğer yanında, politika ve hamaset ile yoğrulan, çağdışı kalmış, insani değerlerden nasibini almamış zihinlerin engeline takılmıştır. Bizden çok, gençlerimize yaşatılan bu hayal kırıklığı, Kıbrıs’ta iki taraf arasında yıllarca Rumlar tarafından tek taraflı örülen duvarın kalıcılaşmasına yol açmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Gençlerimize yaşatılan bu hayal kırıklığı, sitem, hatta öfkenin kime ne yarar getireceği ortadadır.”

Bakan Ataoğlu gayet kibar bir şekilde durumu özetledi. Ülkeler ve insanlar arası görünmez duvarların Covid-19 şartlarıyla daha da yükseldiği dünyamızda, kültür ve sanatın birleştiriciliğinin yadsınamaz bir gerçek olduğunu vurguladı.

Öyle de, Kuzey Kıbrıs’ta bir taşın bile tanıtılmasına, Türk isminin geçmesine, Türk kelimesinin kullanılmasına, her şey bir yana, bu adanın kuzeyinden söz edilmesine var mıdır tahammülleri? Olaya bu şekilde bakmak lazım… Kıbrıs’ın bir gerçeği vardır ki, bunu kimse inkâr edemez. Bu adanın halkı sadece Rumlardan ibaret değildir. Türklerin de vatanıdır ve yaşam hakları vardır. Kimsenin toprağında da gözümüz yoktur. Zamanında Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum lidere New York’ta geçen gün de vurguladığımız gibi, ‘% 29+’ diye kâğıda yazdığında ve Genel Sekretere uzattığında, Genel Sekreter ‘Bu iş bitti’ diyerek havalarda uçmuştu… Onu bile kabul etmeyenler, konser vesilesiyle tanıtımı yapılacak olan St. Hilarion Kalesi’nin görüntüsünü mü hazmedeceklerdi? Pandemi sürecinde böyle bir olayın yaşanmış olması, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar veya Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu tarafından BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e duyurulmalıdır.

Özetle tarihi St. Hilarion Kalesi bugün üzgün ve ağlamaklı. Bir dokunsan gözyaşlarını tutamayacak. Ancak bu da bir nevi ders olsun diyoruz. Bazı hallerde, hele de uluslararası organizasyonları davul-zurna çalarak duyurmamalı! Yoksa davul-zurna sesini duyanlar zil takıp oynar ve gerisi de seyretmekle yetinir.

St. Hilarion Kalesi bugün hüzünlü, dokunsan ağlayacak

Yorumlar kapalı.