Özer Kanlı

Zeka Alsancak ve Yılmaz Taner’le Mücahitler Marşı





   Kıbrıs Türk tarihini iyi bildiğime inanıyorum.

   Kıbrıs Türk tarihi ile ilgili pek çok kitabı okudum.

   1963-1974 arasında yaşananların canlı tanıklarının önemli bir kesimi ile tanıştım, anılarını, yaptıklarını dinledim.

   Kimisinin söylediklerinin bir bölümü benimle birlikte mezara gidecek, bir bölümünü ise inşallah günü geldikçe paylaşacağım.

   Bu bağlamda dün benim için çok özel bir gün oldu.

   Kıbrıs Türk halkı için son derece önemli olan Mücahitler Marşı’nın söz yazarı Zeka Alsancak ile tanıştım.

   Mücahitler Marşı’nın bestecisi, çok önemli bir toplumsal değerimiz olan Sayın Yılmaz Taner ile birlikte kendisi de canlı bir tarih tanığı olan sevgili Akay Cemal ağabeyimizin programına konuk oldular.

   Program öncesinde ve sonrasında kısa da olsa benim için çok verimli olan sohbetlerimiz oldu. 

   Zeka Bey programda kendisine “nasıl oldu da bu sözleri yazdın” denilince aradan 60 yıl geçmesine rağmen gözlerinden yaşlar damlayarak şöyle dedi:

   “27 Aralık günüydü. Saldırıya uğramıştık ama bir baktım herkes mücahit. O güne kadar bilinen marşları Kıbrıs’a uyarlıyorduk ama artık bizim de bir marşımız olmalıydı, mücahide moral vermeliydik” diye düşündük dedi.

   Yılmaz LTL’de ben Ticaret Lisesi’nde öğretmendik.

   İkimiz de müziğe meraklıydık.

   Girne Kapısı’nda buluştuk.

   Otomobilin içinde otururken ilk mısra ağzımdan döküldü.

   Yılmaz, ‘gel Lise’nin müzik odasına gidelim’ dedi, gittik.

   İki saat sonra sözler de beste de hazırdı.

   Biz kendimiz o sözleri yazmadık, biz kendimiz o besteyi kendimiz bestelemedik. O koşullar, bize oluşan duygular bize onları yaptırdı dedi.

   Yılmaz Taner Bey ekledi:

   “Ben hemen marşı bandonun başında olan babam Zeki Taner’e götürdüm. O da hemen çaldı, bizim oluşturduğumuz koro da okudu. Mücahitler Marşı artık hazırdı ve Bayrak Radyosu’na teslim edildi.”

   Neydi bu iki DURUMDAN VAZİFE ÇIKARARAK Kıbrıs Türkü’ne yüzyıllar boyunca değerini kaybetmeyecek özgürlük mücadelemizin sembolü olacak Mücahitler Marşı’nın sözleri bir hatırlayalım…

Bir kıvılcım parlıyor,

Mücahidin içinde,

Türklük ateşidir bu,

Yoktur dünya yüzünde.

**

Kıbrıs Yunan olamaz,

Türk mücahit duramaz,

Ya Türk Kıbrıs var olur,

Ya mücahit yaşamaz.

**

Gelse Yunan dizilse,

Dünya peşinden gelse,

Mücahitler ölmeden,

Bu topraklar verilmez.

**

Kıbrıs Yunan olamaz,

Türk mücahit duramaz,

Ya Türk Kıbrıs var olur,

Ya mücahit yaşamaz.

   Zeka Bey bir şey daha ekledi sohbetimiz sırasında…

   “Biz hiçbir zaman saldırgan olmadık. Mücahitler Marşı bir savunma marşıdır, direniş marşıdır. Biz asla gidin Rum öldürün, Yunan öldürün demedik. Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğünü savunmasını istedik. Bunu yapanlara moral vermeye çalıştık.

  Yılmaz Bey’e de Zeka Bey’e de “lütfen anılarınızı, nereden nereye nasıl geldik yazınız” dedim.

   Yılmaz Bey hâlâ çok yoğun olduğunu ama yazmak istediğini belirtti.

   Zeka Bey bence tam bir cevher ve anlatması gereken daha çok şey var ama anlatır mı bilemem?

   Onun çok da bilinmeyen yönlerinden biri ALTUN reklamın Kıbrıs Türkü’nün gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biri olan KEMAL TUNÇ’la birlikte 2 sahibinden biri olduğudur.

   Bana çok kısaca efsanevi ALİKKO İLE CAHER’İN nasıl tasarlanıp, mikrofona taşındığını anlattı, bayıldım.

   Tekrar tekrar vurguluyorum; BU BAYRAK BU GÖNDERE KOLAY ÇEKİLMEDİ…

   BU BAYRAK HEPİMİZİNDİR.

   BU DEVLET HEPİMİZİNDİR.

   EN BÜYÜK BAŞARIMIZDIR.

   Geliniz bu Devleti hep beraber savunalım.

   Tıpkı 1963’te özgürlüğümüzü birlikte savunduğumuz, emperyalizme, Yunan yayılmacılığına karşı birlikte direndiğimiz gibi.

   Ha unutmadan ekleyeyim; iki değerli şahsiyete de, “milli davayı savunma ihtiyacımız bitti mi” diye de sordum; ikisi birden “bitmedi” dediler…

Zeka Alsancak ve Yılmaz Taner’le Mücahitler Marşı

Yorumlar kapalı.