banner6

Bakımevi ile huzurevi aynı değil

banner37

Ülkede bakımevleriyle ilgili yasa bulunmazken, Huzurevi Yasası da eksiklerle dolu… Bu durum beraberinde birçok sorunu da getiriyor. Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hatice Jenkins bu konuda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi

Bakımevi ile huzurevi aynı değil
banner150

banner150

banner99

Ceren ÖZBİL

   Ülkede bakım evlerinin çalışma düzeni ve alt yapı koşullarını düzenleyen bir yasa bulunmazken Huzurevleri Yasası da eksiklerle dolu.

   Bu durum da huzurevlerinin bakımevi gibi kullanılmasına, bakım evlerinin devletten destek alamamasına, kronik hastalığı olan kişilerin diğer kendi işini görebilen yaşlılarla aynı ortamda kalmasına, personel sayısının yetersiz kalmasına ve daha birçok soruna neden oluyor.

   Konuyla ilgili KIBRIS Gazetesi’ne konuşan Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hatice Jenkins, AB projesi altında hazırlanan Yaşlı Bakımevleri Durum Tespit Raporu’nda da bu konunun yer aldığını anlattı.

   Jenkins, ülkede Huzurevleri Yasası’nın 1989’da yürürlüğe girdiğini ve söz konusu yasanın üç - dört sayfadan oluştuğunu belirtti.

   Üç - dört sayfadan oluşan bir yasanın huzur evlerini düzenlemek için yetersiz kaldığını ifade eden Jenkins, bakımevleri konusunda da yasa olmadığının altını çizdi.

“Devlet vatandaşını korumak zorunda”

   Sosyal bir devletin vatandaşını korumakla yükümlü olduğunu kaydeden Jenkins, bakım evlerine giden insanların büyük bir bölümünün bakacak kimsesi olmayan, yoksul insanlar olduğunu belirtti.

   Jernkins, devletin bakımevi olmaması nedeniyle şahısların bu işi devraldığını ve ellerinden geleni en iyi şekilde de yapmaya çalıştıklarını kaydetti.

   Ancak devletin bu kişilere destek vermediğini belirten Jenkins, “Kalkınma Bankası’ndan kredi istiyorlar, verilmiyor. Ülkede ihtiyaç olan bir sektördür. Bu alanda devlet destek vermiyor” dedi.

“Yasa bir an önce çıkartılmalı”

   Bakımevleri Yasası’nın bir an önce çıkması gerektiğini kaydeden Jenkins, şu anda bakımevi sahiplerinin kendi olanakları ile bakımevleri yapmaya çalıştığını ifade etti.

   Jenkins, ancak şu anda bir yasa olmaması nedeniyle işletmecilerin bakımevlerinin nasıl bir alt yapısı olması gerektiği, ne kadar kapasiteli olması gerektiği konusunda bilgi sahibi olmadığını söyledi.

   “Yine de iyi ki bu insanlar bu işi kendine görev edinmiş” diyen Jenkins, özel sektörde de bakım evleri olmasa ülkede bu ihtiyacın nasıl karşılanacağını sordu.

“Yasal boşluklar kullanılıyor”

   Jenkins, yasa geçmeden devletin de Kalkanlı’ya bir bakımevi açtığını belirtti ve önceliğin bakımevi açmak değil, yasa çıkartmak olması gerektiğinin altını çizdi. Hatice Jenkins yine de bu bakımevinin açılmasının iyi olduğunu ifade etti.

   Yasa çıkarılmaması nedeniyle her şeyin Arap saçına döndüğünü söyleyen Jenkins, “bu insanlar devlet tarafından tehdit de ediliyor. Devlet tarafından bir hasta gönderiliyor. ‘Eğer almazsanız size sorun çıkartırız’ deniyor. Almak zorunda kalıyorlar. Çünkü bir yasa yok. Neyin nasıl olması gerektiği yasa olmaması nedeniyle bilinmiyor” dedi.

   Jenkins ayrıca güney Kıbrıs ve Türkiye’deki yasalara dikkat çekerek, bu yasalarda neyin nasıl olması gerektiğinin açıkça belirtildiğini söyledi.

Çok kısa bir yasa…

   Huzurevi Yasası’na göre; huzurevlerinden yararlanmak için yatalak olmamak; devamlı yatarak tıbbi tedavi ve bakıma gereksinimi olmamak; beden fonksiyonlarında kendi gereksinimlerini karşılamasına engel olacak sakatlığı veya bulaşıcı bir hastalığı bulunmamak, ruhsal sağlığı yerinde olmak, uyuşturucu madde kullanmamak gerekiyor.

   Ayrıca aynı yasaya göre; yeme, içme, tuvalet gibi günlük yaşam faaliyetlerini bağımsız yapabilecek nitelikte olmak; sosyal ve ekonomik yönden yoksunluk içinde bulunduğu Sosyal Hizmet Memurları tarafından belirlenmiş olmak ve elli beş yaşından daha küçük yaşta bulunmamak huzurevlerinden yararlanma koşulları arasında…

   Bunların dışında da söz konusu yasayla, sadece “Huzurevine başvuru ve kabul koşulları”, “ücretli veya ücretsiz olarak kabul edilme koşulları”, “yaşlıların ölümü halinde yapılacak işler”, “huzurevinde ölenlerin paralarının ne yapılacağı” ve “tüzük yapma yetkisinin kimde olduğu” düzenleniyor.

Raporda bu bölüm şu şekilde yer aldı:

   “Huzurevleri ve yaşlı bakımevleri yaşlıların bir ücret karşılığında kaldığı yerlerdir. Bu yerler aynı amaca hizmet etse de, birbirlerinden farklılık gösterirler. Bu fark Kuzey Kıbrıs’ta halkın çoğunluğu tarafından bilinmez ve huzurevi ile bakımevi aynı anlamda kullanılır.

   Hâlbuki huzurevleri ile bakımevleri arasında büyük bir fark vardır. Huzurevi yaşlanmış olmakla birlikte kendi işini kendi görebilecek durumdaki yaşlıların kaldığı, bakımevi ise yaşlanma nedeniyle günlük hayatını desteksiz geçiremeyecek, bakıma muhtaç kişilerin barındığı yerlerdir.

   Dolayısıyla huzurevlerinde tam zamanlı sağlık personeli olması gerekmezken, yaşlı bakımevlerinde çoğunlukla sağlık sorunu yaşayan bakıma muhtaç yaşlıların bulunması yaşlı bakımevlerinde tam zamanlı sağlık personeli olmasını zorunlu kılar. Bu nedenden dolayı, yaşlı bakımevlerinin huzurevlerine nazaran yasalarla daha çok kontrol altına alınması ve sık sık denetlenmesi esastır.

   Fakat tam tersine Kuzey Kıbrıs’ta sadece huzurevlerini düzenleyen 71/1989 sayılı Huzurevi Yasası vardır. Bakımevlerini düzenleyen bir yasa yoktur. Huzurevlerini düzenleyen yasa 20 yıl önce yürürlüğe girmesine rağmen hâlâ bakımevlerini düzenleyen bir yasa bulunmamaktadır. Dolayısıyla, şu anda Kuzey Kıbrıs’ta açılan hiç bir bakımevi yasal bir düzenleme altında açılmamıştır. Yasal boşluklardan dolayı bakımevleri belediyelerin altında ve herhangi bir iş yeri gibi açılmaktadır. Bu da doğal olarak bakımevlerinin çalışma, işleyiş ve denetlenmesinde sıkıntılar ve belirsizlikler yaratmaktadır.

   Var olan 71/1989 sayılı Huzurevi Yasası ise hem eksik hem de sektör için yetersiz bir yasadır. Ayrıca güncelliğini yitirmiş olmasından dolayı bugünkü şartlar altında uygulanması imkânsız bir yasa duruma gelmiştir.           Açılan tek huzurevi olan Lapta Huzurevi, bu yasanın birçok maddesine uymamaktadır. Bu durum devletin kendi huzurevini bile yasalara aykırı bir şekilde yönettiğini, ve bunu düzeltmek için de hiç bir girişimde bulunmadığını göstermektedir.

   Örnek vermek gerekirse, yürürlükte olan 71/1989 sayılı huzurevi yasasına göre Lapta huzurevinde yatalak yaşlı ve ruh sağlığı yerinde olmayan hasta olmaması gerekirken, hem yatalak yaşlı hem de ruh sağlığı yerinde olmayan hastalar mevcuttur. Bunun nedeni çoğu kimsesiz olan bu yoksul ve hasta yaşlıların kalabilecekleri yerlerin olmamasıdır. Devletin öncelikli olarak kendine bakamayacak kadar bakıma muhtaç yoksul, yaşlı ve kronik akıl hastalarının barınabilecekleri bakım evlerini açması gerekirken, devlet tam tersine 1989’da huzurevi yasası geçirmiş ve Lapta Huzurevi’ni açmıştır. Daha sonra bakımevinde olması gereken birçok yaşlı ve hastayı da devletin bakımevi olmamasından dolayı bu huzurevine yerleştirilmiştir.

   Yasaları hiçe sayan ve toplumun ihtiyaçlarını göz önüne almayan bu uygulama 20 yıl gibi bir süre zarfında yani günümüze gelene kadar hiç düzeltilmemiştir. Bu süreç içinde hükümetler bakımevi açmak için ne bir bütçe ayırmış, ne de proje yaratıp dış kaynaklı bir finansman bulmuştur.

   Çok yeni bir gelişme olarak, bütçe ve yasal düzenleme olmamasına rağmen Sağlık Bakanlığı’nın girişimleri ile Ocak 2019’da Kalkanlı’da adına Kalkanlı Yaşam Evi denen bir bakımevi açmıştır. Toplumda büyük bir ihtiyaç olmasına rağmen, yeni açılan bu bakımevinin yasal statüsünün belli olmaması ve finansmanının kısa süreli bağışlar ile yapılması, devletin hâlâ bu konulara ciddiyetle eğilmediğini ve kısa vadeli, seçim yatırımlarının ötesine geçemediğini göstermektedir.”

 

Güncelleme Tarihi: 14 Mayıs 2019, 09:14
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner111

banner34

banner75

banner88

banner104