banner6

Çadırda eğitim memnun etmedi

banner37

Gazimağusa bölgesindeki bazı okullarda tedbir amacıyla kurulan çadır sınıflardaki eğitim dün başladı ancak bu durumdan ne öğrenciler, ne veliler, ne öğretmenler ne de eğitim sendikaları memnun kaldı

Çadırda eğitim memnun etmedi
banner90
banner99

ÖZEL HABER - Sedef BOŞNAK

“ÇOCUKLARIMIZ ÇADIRA HAPSEDİLDİ”… Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Başkanı Burak Maviş, KKTC çocuklarını çadırda eğitime layık gören devlet yetkililerini şiddetle protesto ettiğini açıkladı ve hükümeti, yıllardır uyarı yapmalarına karşın okul binalarında gerekli önlemi alamamakla suçladı, “Çadır, doğal affet yaşanan bölgelerde, en son çare olarak kullanılan bir unsurdur. Biz doğal afeti kalbimizde yaşıyoruz. Mağusa, Türkiye deprem bölgesinde evlatlarını kaybetti ancak KKTC’de de deprem varmış gibi çocuklarımız, çadıra hapsedildi” dedi.

   Gazimağusa bölgesindeki bazı okullarda tedbir amacıyla kurulan çadır sınıflardaki eğitim dün yağmur eşliğinde başladı. Bazı çadır sınıfları yağmur suyu basması nedeniyle ders yapılamazken, bazılarında da öğrenciler ıslak zemin üzerinde ders yapmak zorunda kaldı.

   Çadırda eğitime, KTÖS, öğretmenler, öğrenciler ve veliler tepki gösterdi ve çadırda eğitimin utanç olduğunu ifade etti.

   Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Başkanı Burak Maviş, Mağusa’daki birçok okulun avlusuna çadır kurulmasını, eğitimde büyük bir utanç olarak nitelendirdi.

   Başkan Burak Maviş, KKTC çocuklarını çadırda eğitime layık gören devlet yetkililerini şiddetle protesto ettiğini açıkladı ve hükümeti, yıllardır uyarı yapmalarına karşın okul binalarında gerekli önlemi alamamakla suçladı.

   Burak Maviş, üniversite kenti Mağusa’daki birçok okula çadır kurulmasını sert bir dille eleştirdi ve naylon kokusunun yoğun, ışığın ve ısının yetersiz olduğu çadır ortamında eğitimin verimsizliğinden söz etti.

   Maviş “KKTC’de kaynak var ancak kaynakları doğru yönetemeyen hükümet ve bürokrat var. Kaynakları doğru yönetilmeyen bir ülkedeyseniz, çocuklarınız, çadırda eğitime mahkum olur. Kıbrıs Türk toplumu bunu hak etmedi. 1963-1974 arası çatışmalarda dahi eğitim çadırda sürmedi. Çocuklara eğitimi çadırda layık görenleri şiddetle protesto ederim” dedi.

   Maviş, konuşmasına şöyle devam etti:

   “Çadır, doğal afet yaşanan bölgelerde, en son çare olarak kullanılan bir unsurdur. Biz doğal afeti kalbimizde yaşıyoruz. Mağusa, Türkiye deprem bölgesinde evlatlarını kaybetti ancak KKTC’de de deprem varmış gibi çocuklarımız, çadıra hapsedildi.

   Bugünlere gelmememiz gerekirdi. Hükümet edenler, saltanatlarından ve saadet zincirinden bir an evvel vazgeçmeli. Temsil ve ağırlama giderlerine, işe alımlarına dur demeli. Eğitime ve hastanelere yatırım yapmalı.

   Yıllardır iki öğretmen sendikası uyarı yapıp, resimler paylaşıyor. Kamuoyunda baskı yaratmaya çalıştık olmadı. Bir musibet bin nasihatten iyidir derler. Bir musibet başımıza gelince, bin nasihatin yerini alarak önlem almaya çalıştık.

   Mağusa, üniversite kentidir. Konteynır ve prefabrik sınıflarla ilgili bütçe oluşturup öğrencileri geçici bu alanlara taşıyabilirdik. Ancak çadır tercih edildi. Çadırda eğitimin ilk günü. Hava kapalı yağmurlu. Yağmurda çadırda eğitim nasıl hepimiz birlikte tecrübe edeceğiz. Gezdiğim tüm çadırlarda koku var. Lastik kokusu var, ışık loş, görme sıkıntısı yaratıyor. Basık bir hava var. Eğitimde akademik bilginin dışında dört duvar dışında eğitim verecekseniz, ışık, koku ve iklimlendirme konusuna dikkat etmelisiniz. Çadırlar, sıcak ve soğuğu geçirgen bir yapıya sahip. Çadır içerisinde, dışarıdaki sıcaklıktan 5 derece fazla bir sıcaklık var.

   Bu ortamda eğitim öğretim faaliyetlerini yürütmek doğru olmaz. İdareten eğitim dedikleri tam da budur. 21’inci yüzyıldayız, idare edeceksek farklı şekilde idare edebilirdik.

   Bütçe ve tasarrufa ihtiyacımız var. Ülkede tapu devri yapılmamış 98 bin konut var. Devir yapılması halinde, 20 milyar TL ek gelir olacak. Üniversitelerimizin 400 milyon TL payesi var. Hava alanı işletmecisinin 300 milyon TL vereceği var devlete, bu borçlar tahsil edilmiyor. Kayıt dışı ekonomi yüzde 75’e ulaşmış ve gelirini beyan edenlerin dışında yüzde 55 beyan edilmemiş vergi var. Bu gayrı safi milli hasılanın yarısı demek. Alacaklar ve vergiler tahsil edilebilseydi, alım gücü yükselebilirdi, devlet gelirleri yükselebilirdi. Hastane, okul ve kamu alanlarına daha çok yatırım yapılabilirdi.”

“Eğitim var gibi yapıyoruz”

   Namık Kemal Lisesi’nde 28 yıldır öğretmenlik yapan Tahir Tuncergil, KIBRIS’a konuştu.

   Deneyimli öğretmen Tahir Tuncergil, çadırda eğitim vermekten duyduğu utancı dile getirdi ve emeklilik hakkı olmuş olsaydı, bir gün bile beklemeden, mesleğini bırakacağını söyledi.

   Tahir Tuncergil, şöyle devam etti:

   “28 yıldır NKL’de öğretmenim. Emeklilik hakkım olsaydı, bir gün bile beklemez, bu mesleği yapmazdım. Öğretmenliğimden ilk kez utandım. Öğrencilerimden özür diliyorum. Üretilebilecek çözüm, yaratılan imkan buysa biz zavallıyız.

   Çadırda eğitim kötü şartlarda sürüyor. Eğitim varmış gibi yapıyoruz. Şartlar çok kötü. Işık, ses ve koku berbat. Bazı şeylerden feragat etmeliyiz. Şu an toplumun, külliye gibi bir israfa ihtiyacı yoktur. İtibardan tasarruf olmaz deniyor. Ancak en büyük itibar eğitimdir. O halde eğitimden tasarruf olmaz. Külliye için ayrılan nakdi paranın eğitim kompleksi olarak, Güvercinlik Bölgesi’ne bir kampüs biçiminde, tüm okullar toplanabilir. Külliye binası okul kompleksine dönüştürülebilir. Bir an önce külliye yanlışından vazgeçip, temel ihtiyacımız olan okul ihtiyacı karşılanmalıdır.

   Eğitim itibardır. Online eğitim nedeniyle algı tamamen aşağıya düştü. Kimse kimseyi kandırmasın. Online eğitim cehalet getirir. 5 yıl önceki öğrencimle, şu anki öğrencim algıda aynı değil. Online eğitim gözümde bir ucubedir, bir an önce vazgeçilmeli. Çadırda eğitimi de var gibi yapıyoruz.”

“Çadır değil okul istiyoruz”

   Çocukları Karakol İlkokulu’nun 1 Yeşil sınıfında öğrenim gören Özlem Akbora ve eşi, okul bahçesindeki çadır önünde eylem yaptı.

   Özlem Akbora ve eşi, “Çadır değil okul” ve “Bu utanç hepimizin” yazılı pankart tuttu ve “Savaş halinde değiliz, olağanüstü bir hal yok. Depremde binalarımız yakılmadı ama biz enkaz altındayız. Artık bu düzene dur demek gerek. Tüm çocuklardan tüm gençlerden özür diliyoruz. Çünkü oyla başa getirdiklerimizi denetleyemedik” dedi.

   Akbora, şöyle konuştu:

   “Çocuklardan özür diliyorum. Size güzel gelecek veremedik. Bir anne babaya diyemezsiniz ki önce eğitim sonra can hakkı. Ben çocuğumu yaşam hakkıyla okula göndermek istiyorum. Çadırda eğitim utançtır. Bu utanç, çocuklara ve öğretmenlere çadırı layık gören herkesindir. Ben bu ülkede vergimi veriyorsam, tuvalet kağıdı bile alırken yüzde 26 vergi ödüyorsam, okul binalarının da sağlam olmasını istemeye hakkım var. Çocuğumu çadıra göndermeyeceğim.

   Toplum kendine gelsin, toparlanalım. Burada deprem yok, yıkıntı yok ama burada çadır var. Ben bu eğitimi kabul etmiyorum. Kimse bana ‘çocuğun devleti beğenmiyorsa, özel okula gönder’ diyemez. Göndermeyeceğim! Bu ülke için, dedem savaşıp şehit olduysa ve bu devlet için çalışıyor ve vergi ödüyorsam çocuğum devlete gidecek.

   Kimse bu durumu normalleştirmeye kalkmasın. Hafta sonu, okul müdürü çadırlara, çocukların ayakları üşümesin diye halı seriyordu. Biz 40 yıldır, birilerine oy verdik. Başa oturttuk ama denetleyemedik. Diyemedik ki çocuklarımızın geleceği okulları sağlamlaştırın. Bu çocuklar, benim çocuğum senin çocuğun onun çocuğu. Bizim çocuklarımıza reva görülen şey, çadırda eğitim mi? Savaş mı var, bizim haberimiz yok? Okulumuzda depremzede çocuklar var. Çadırdan kaçıp geldiler, yine çadıra mahkum edildiler. 40 yıldır kimi başa getirdiysek, okullara tek çivi dahi çakmadı. Bugünün sorumluları onlar. Muhalefet de sorumlu hükümet edenler de... Kimse kendini beyaz sanmasın.”

NKL öğrencileri ne dedi?… NKL öğrencileri ne dedi?..

Yusuf Konuker:

   “9’uncu sınıfım. 9 Fen C sınıfında okuyorum. Çadırda dönüşümlü eğitim çok verimli olmayacak gibi görünüyor. İlk dersimiz ve hiç verimli geçmedi. Ne yazık ki geçmiş yıllarda alınmayan önlemler sonucu bugün bu durumdayız. Otoparka kurulan çadırda eğitim görüyoruz. Neden bu durumdayız? Aklımız almıyor. Bir an evvel YOMPAŞ okul binasının tamamlanmasını istiyorum. Eğitim yetersiz. Tüm bu yetersizlikler, bizlerin geleceğine etki edecek. Işık yetersiz, koku var. Motivasyonumuz düşük. Çadırda eğitimden memnun değiliz.”

Zümrüt Kartal:

   “Hükümetin sorumsuzluğunun bedelini biz öğrenciler ödüyoruz. Çadırda eğitim kötü başladı. Derslerden hiç verim alamadık. Çadır sınıf kokuyor, ışık yetersiz. Basık ortam, beni rahatsız ediyor. Motivasyonumuz düşüyor. Arkadaşlarım ve ben, bir an evvel güvenli bir okul binasına geçmek istiyoruz. Okulumuzun arka tarafında inşaatı devem eden YOMPAŞ binasının eğitime açılmasını bekliyoruz. Tek sınavdan sorumlu olacağımız söyleniyor, bu da bizi tedirgin ediyor. Sağlam bir binada eğitim almak bizim hakkımız. Biz çadırda eğitimi hak etmiyoruz.”

Zeynep Gezer:

   “Çadırda eğitim bizi memnun etmedi. Burada bulunmaktan ötürü kendimi kötü hissediyorum. Çadır sınıf bize layık değil. İlgililerden duyarlılık bekliyoruz. Çadır sınıfların tümünde, ışık ve ses yetersiz. Loş ışıkta ders yapıyoruz. Ağır bir naylon kokusu var. Bu bizleri rahatsız ediyor. Hocanın sesi tam anlamıyla dağılmıyor. Arkada da oturan arkadaşlar duymuyor. Tahta parlıyor, yazılanlar net okunmuyor. Bir an önce güvenli bir binaya taşınmak istiyoruz.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner111

banner34

banner75

banner104