Özel Haber - Cemre CEMALİ
YATIRIM GELSİN, NÜFUS ARTSIN…
Güzelyurt Belediyesi Kapalı Çarşı esnafı dertli. Bölgede yeterince nüfus olmaması nedeniyle gerek üretim, gerekse ithal ürünlerin satışında sıkıntılar yaşayan esnaf, yatırım istiyor.
ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ, SATIŞLAR AZALDI…
Vatandaşın alım gücünün düştüğünden dert yanan esnaf, bundan dolayı satışlarda düşüşler olduğunu kaydederek, bölgeye yabancıların geldiği zaman satışların da artmaya başladığını belirtti.
Vatandaşın her geçen gün artan maliyetlerinden dolayı alım gücünün düşmesi satış yapabilmek için müşteri bekleyen Güzelyurt Belediyesi Kapalı Çarşı Esnafı’nın da belini büktü.
Bölge esnafı kira, elektrik, gıda gibi en temel giderlerinin maksimuma ulaşması nedeniyle neredeyse iş yapamaz hale geldi.
Çarşı içerisindeki bir marketi olan esnaf daha az elektrik faturası ödeyebilmek umuduyla soğuk havayı elektrik tasarrufu olarak değerlendirerek, market içerisinde bulunan buzdolaplarının fişlerini çekti.
KIBRIS’a konuşan Güzelyurt Belediyesi Kapalı Çarşı esnafı eskisi gibi satış yapamadıklarını, maliyetlerinin ise her geçen gün arttığını söyleyerek, yerli nüfustan çok yabancı müşterilere satış yapabildiklerini ifade etti.
Nüfus için bölgeye yatırım yapılması gerektiğini söyleyen esnaf, Rum müşteriler geldiği zaman satışın arttığını dile getirdi.
Esnaf ne dedi?
Hasan Nezihoğlu:
“Bölgeye yatırım yok. Verilecek mi?”
“Benim işyerim marketti sonra başka ürünler de koyarak çok çeşitli bir markete çevirdik. Satış yapabilmek adına bu şekilde bir yol izledik. 2 tane buzluğum var market içerisinde kapatıyorum onları çünkü elektriği ödeyemiyoruz. Elektriği o kadar pahalı yaptılar ki daha önceden 350 TL öderdim, şimdi 2 buzluk bir televizyon için gelen elektrik faturası 2 bin TL’yi buluyor. Buzlukları kapattığım halde bin 600, bin 900 TL fatura geliyor her ay. Bölge halkının uğrak noktası da olamıyoruz çünkü Lefkoşa’ya Mağusa’ya ya da Rum tarafına gidiyorlar, bankalar alışveriş oranlarını açıkladığında görüyoruz. Oturup müşterinin gelmesini bekliyoruz ama ancak ulaşım imkânı olmayan acil ihtiyacı olanlar gelip bizden alışveriş yapıyor. Lefkoşa mesela insan deryası. Esnaf hep dükkânlarının önünde güneşleniyor çünkü burada insan yok. Belki gelip alışveriş yapan olur diye bekliyoruz.”
Hasan Nezihoğlu bölgeye yatırım yapılmamasından dert yanarak, Güzelyurtluların içini yakan soruyu sordu: “Burası verilecek mi?”
“Köylerle beraber 10 bin nüfusu var Güzelyurt’un. Bu bölgeye yatırım yok burası demek ki verilecek. Hastane yapımını başlattılar sonra projede hata var diye yarım bırakıldı, burada acil hasta olan kalp krizi geçiren bir hasta olduğunda ne olacak? Cengiz Topel Hastanesi’ne yetiştirilirse hasta kurtulur yetiştirilemezse ruhuna Fatiha okunur. Bir eğlence yeri yok, doğru düzgün lokanta yok. Pazar günleri yolu buraya düşen turistler ‘nerede kahvaltı yapabiliriz?’ diye soruyorlar, öyle bir yer yok varsa da o saatler açık değil.”
Salih Geçici:
“Uçak bilet fiyatına taksi ücreti”
Taksici Salih Geçici de ücret politikaları nedeniyle iş yapamamaktan dert yanıyor:
“Ben taksiciyim, müşteriler taksi ücretini ödemekte zorluk çekiyor. Taksimetre gündüz 41 TL’den gece 50 TL’den açılıyor müşterinin gideceği yere taksimetre 200 TL yazarsa biz mecburiyetten daha düşük alıyoruz. Öğrenciler bu paraları nasıl ödesin. Güzelyurt-Girne arası gündüz 800 TL, gece de bin TL yazıyor. Gece saatlerinde Güzelyurt’tan Ercan Havaalanı’na gitsem bin 100- bin 200 TL tutar. İnsanlar bu paraya yeni bir uçak bileti keser. Müşterimiz günden güne azalıyor ancak zor durumda olanlar kullanıyor taksiyi. Dolar, Euro ödeyenler için zor olmuyor ama bizim halkımız ve öğrenciler için zor oluyor. Bazen günde 1 ya da 2 müşteri alıyorum eskisi gibi müşteri bulamıyoruz. Genelde Güzelyurt içi müşteri oluyor ama ben dil bildiğim için yabancı müşteri almak için Larnaka’ya gidiyorum. Fiyatlar onlar için pahalı gelmiyor. Araca akaryakıt koyuyorum ama müşteri olmadığında araba yerinde durduğu için benzinim bile eksilmiyor. Bin 300 TL’ye servis yaparken şimdi 2 bin 700 TL’ye yapıyoruz, bütün parça fiyatları da arttı.”
Sofu Altınbaş:
“Alım gücü düştü ama çalışan kazanır”
Kuyumcu Sofu Altınbaş işlerin eskisi gibi olmasa da devam ettiğini söyleyerek, çalışan kazanır mesajı verdi:
“Güzelyurt bölgesi diğer bölgelere göre nüfusu az bir yer ama narenciye anlamında ticaretin yoğun olduğu bir bölge olduğu için bu aralar yoğunluk var. Özel günlerde ve yaz sezonlarında düğünler olduğu için daha yoğun oluyoruz. Bu aylar sakin aylar yine de herkesten farklı olarak işlerimiz günden güne daha iyiye gidiyor. Hangi bölgede olursa olsun gelişen dünyayı takip ederek işini iyi yapan yeniliği takip eden iş yapar. İşe verilen önem, kalite, sunum ve müşterilere verilen ilgi çok önemli bir faktör.‘Ekonomik kriz var, iş gücü yok’ şeklinde düşünmüyorum herkesin illaki bir alım gücü vardır, insanlar yeter ki çalışsın. Eskiden insanlar altını daha kolay alırdı bu sadece kuyumcu sektöründe değil araba, ev ya da bir restoran alışverişinde insanların alım gücü tabii ki düştü. Yine de gerek Türkiye gerekse de ülkemiz gayet iyi durumda, bolluk içerisinde. Sadece ülkemize değil burada yaşayan Ukrayna, Rusya vatandaşları gibi güneyde yaşayan insanlara da hitap edecek ürünler getirirsek işlerimiz günden güne artar.”
Mehmet Arıtkan:
“Beğenen çok, alan yok!”
Hediyelik eşya tarzı klasikleşmiş ürünleri satan Mehmet Arıtkan, sattığı ürünleri sosyal medyada çok kişinin beğendiğini ancak satın alamadığını kaydetti:
“Ben emekliyim meraklısı olduğum için ilk zamanlardan olan gramofon, saz, piyano, org, kanun, plak gibi müzik ağırlıklı her şeyi satıyorum. Bir saatim var o dönemler elektrik yoktu en az 200 yıllık bir kurmalı saattir. Eski daktiloları genelde avukatlar tercih ediyor, 700 TL’ye de 2 bin TL’ye de 4 bin TL’ye de ürün var. Bunun gibi maneven çok değerli olan bazı ürünleri benim söylediğim fiyata alan da olmaz. İnsanlar bir plağa 500 TL verip de almıyor. Bölge halkı ve öğrenciler özellikle bu aletleri görmeye geliyorlar. İlk çıkan taş plaklar başta olmak üzere binlerce plağım vardı onları sattıktan sonra yenisini almadım. Başka bölgelerden de dükkânımı gezmek için gelenler oluyor, ürünlerin fotoğrafını sosyal medyaya yüklüyoruz, insanlar sadece beğeniyor alan çok az. Fantezi bir iş olduğu için ben satış olarak bakmıyorum olduğu kadar diyorum.”
Öztan Demirbilek:
“Rumlar gelince satışlar artıyor”
Kalabalık olmadığı için hızlı satış da yok diyen Öztan Demirbilek, Rumlar gelince satışların arttığını söyledi:
“Müşteri varsa mutlaka uğrarlar ama müşteri olmadığında durgun geçiyor. İmkânı olan ulaşım sıkıntısı olmayan büyük yerleri tercih ederek bütün ihtiyaçlarını başka yerlerden alabilir. Şu an çok kalabalık yok ama ihtiyacı olan mutlaka gelip buradan alışveriş yapar. Ben 45 yıldır buradayım bu işi yapıyorum her gün bambaşka geçiyor içerisinde bulunduğumuz süreç nasıl ilerlerse biz de o şekilde ilerliyoruz. Gelen müşterilere karşı tutumumuz olması gerektiği gibiyse dürüst çalışıyorsak herkes bunu görür. En uzak yerlerden dükkânıma gelen müşteriler olduğunu biliyorum. Kalabalık olmadığı için çok hızlı bir satışımız yok. Şu an Güzelyurt esnafının satışı ancak Rumların gelmesiyle biraz hareketleniyor. Buna dikkat etmemiz lazım bu insanlara daha iyi muamele etmemiz gerekiyor ki gelenler kaçmasın yönlerini başka yere çevirmesinler. Aksi halde Güzelyurt esnafının işlerinin yüzde 50 daha da düşmesine neden olur.”
Ayhan Hannas:
“Yeni yapımını durdurdum, eskilerin tamirini yapıyorum”
Sandalye üreticisi Ayhan Hannas da hammadde fiyatlarındaki pahalılık nedeniyle yeterince satış yapılamadığından dert yandı:
“Ben baba mesleğini devam ettiriyorum çocukluğumdan beri bu işin içindeyim. Talep var ama malzemeler çok pahalı. Sandalyelerin ahşap malzemesi yurtdışından geliyor bize dövizle sattıkları için her seferinde farklı fiyatlarla karşılaşıyoruz. Durum böyle olunca müşteri her ay geldiğinde farkı fiyatlarla karşılaşır, haliyle satışta zorlanıyoruz. Artık yeni sandalye yapmama kararı aldım çünkü beni kurtarmıyor, eski sandalyelerin tamirini yapıyorum. Yeni sandalyelerin tanesi bin 400 TL’dir, eski sandalyelerin de 450 TL’ye örgüsünü hasır kısmını yenileyerek tamirini yapıyoruz. Eskiden evlenecek olanlar çeyiz olarak sandalye yaptırırdı artık bu çeyizden çıkarıldı. Genelde insanlar annesinden nenesinden kalan 40-50 yıllık sandalyeleri tamire getiriyor. Ben bekarım evli olsaydım bu işi yapmazdım asgari ücretle de olsa Rum tarafına çalışmaya giderdim çünkü bu işle bir ev çevrilemez. Güney’dekiler de yurt dışından hasır sandalye getirerek daha uyguna mal ettiriyorlar o yüzden benim yerli müşterim daha çok.
Güncelleme Tarihi: 03 Şubat 2023, 14:03