“Tuzaklarla dolu bir süreç”… Cumhurbaşkanı Tatar, Hristodulidis’in sunmaya hazırlandığı paketle ilgili “şahsi menfaatlerin karşılanabilmesi için insanlarımızı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne çekmeye çalışan, tuzaklarla dolu bir süreç… Samimi değildir” diye konuştu. Söz konusu paketin kişisel bir girişim olduğunu ve KKTC devletini ilgilendirmediğini kaydeden Tatar, “Beni ilgilendiren Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları ile KKTC’nin bir devlet olarak bir otorite olarak, zaman içerisinde hak ettiği yeri bulabilmesidir” dedi.
“Önce ortak zemine bakılmalı”… Cumhurbaşkanı Tatar, resmi müzakerelere geçmeden önce ortak zeminin olup olmadığının tespitinin yapılması gerektiğini, ortak bir zemin bulunana kadar Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olamayacağını vurguladı. İki buçuk yıldan beri sürdürülmekte olan yeni siyasetin, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün vazgeçilmez unsur olduğunu kaydeden Tatar, KKTC’nin sahada gerçeklerini görmeden Kıbrıs Türk halkını tekrar eski müzakerelere sürüklemenin hiçbir anlamı olmayacağını söyledi.
“Ortak bir zemin olacağını ümit ediyoruz”… Ersin Tatar ile görüşmesi sonrası Miroslav Jenca, basına kısa bir açıklamada bulundu. Jenca, “Tatar’a çok verimli görüşmeden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Birçok müşterek fayda konusunu ele aldık. Tatar’a, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusuna yönelik süregelen ilgisini ilettim ve biz, tüm halkın faydasına barış görüşmelerinin yeniden başlaması için gelecekte ortak bir zemin olacağını ümit ediyoruz. Daha iyisini umalım” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi ve Barış İnşası İşleri Biriminde Avrupa, Orta Asya ve Amerika'dan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca’yı kabul etti.
Cumhurbaşkanlığı’nda dün saat 14.00’te başlayan görüşmede Jenca’ya BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü (UNFICYP) Misyon Şefi Colin Stewart ve bazı BM siyasi işler yetkilileri eşlik etti.
Görüşmeye, Cumhurbaşkanı Tatar’ın Özel Temsilcisi Ergün Olgun ile bazı müzakere heyeti üyeleri katıldı.
Tatar ile görüşmesi sonrası BM Genel Sekreteri Yardımcısı Jenca basına kısa bir açıklamada bulundu. Jenca, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile “çok verimli” görüşme yaptıklarını belirterek, Tatar’a teşekkürlerini iletti Jenca, “Tatar’a çok verimli görüşmeden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Birçok müşterek fayda konusunu ele aldık. Tatar’a, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs konusuna yönelik süregelen ilgisini ilettim ve biz, tüm halkın faydasına barış görüşmelerinin yeniden başlaması için gelecekte ortak bir zemin olacağını ümit ediyoruz. Daha iyisini umalım” dedi.
Tatar: Ortak bir zemin bulunana kadar
Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olamaz
Cumhurbaşkanı Tatar, Jenca ile görüşmesi ardından yaptığı konuşmasında resmi müzakerelere geçmeden önce ortak zeminin olup olmadığının tespitinin yapılması gerektiğini, ortak bir zemin bulunana kadar Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olamayacağını vurguladı.
İki buçuk yıldan beri sürdürülmekte olan yeni siyasetin, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün vazgeçilmez unsur olduğunu kaydeden Tatar, KKTC’nin sahada gerçeklerini görmeden Kıbrıs Türk halkını tekrar eski müzakerelere sürüklemenin hiçbir anlamı olmayacağını söyledi.
Karşı taraftan gelen seslerin Crans Montana’dan, bırakılan yerden devam edilmesi yönünde olduğuna dikkat çeken Tatar, sıfır asker-sıfır garantinin olduğu bir sürecin başlamasının asla kabul edilmeyeceğini ve kabul edilmemesi gerektiğini ifade etti.
Tatar, federal bir çerçevede Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünün sona erdirilmesi ve Türk askerinin çekilmesiyle Kıbrıs Türk halkının macera ve tehlikelere atılacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi ve Barış İnşası İşleri Biriminde Avrupa, Orta Asya ve Amerika'dan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Miroslav Jenca ile görüşmesinin ardından açıklama yaptı.
Kıbrıs’taki son gelişmelerin ele alındığı yaklaşık bir buçuk saatlik görüşmede, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar 6 Şubat’ta Türkiye’de yaşanan deprem ve Şampiyon Melekler başta olmak üzere kaybedilen vatandaşlar hakkında Jenca’ya bilgi vererek, Kıbrıs halkının yaşadığı üzüntüyü paylaştı.
Tatar, görüşmeye ilişkin basına değerlendirmelerde bulundu.
“BM’nin bize gösterdiği tavır kabul edilemez”
Tatar, basına yaptığı değerlendirmede, Jenca’nın ziyaretinin eylül ayında New York’taki Genel Kurul öncesi zemin yoklamak amaçlı olduğunu söyleyerek, ziyaretin Pile olaylarına da rastladığını ve bu konuda da değerlendirme yaptıklarını, kendisine, yol çalışmasının insancıl bir amaçla yapıldığını aktardığını söyledi.
Güney Kıbrıs’ın benzeri durumlarda yaptığı yollar, inşaatlar, üniversite, alışveriş merkezi gibi yapılara müdahale edilmediğini, bunun yanında, Ara Bölge’ye yakın yerlerde 300’e yakın mevzinin yapılandırıldığı, 12 kilometre tel örgü çekildiğini kaydeden Tatar, “Bu bölgelerde Birleşmiş Miletler’in her ne kadar da kendilerinin İyi Niyet Misyonu çerçevesinde iki tarafa da aynı meselede tarafsız ve eşit mesafede yaklaşmaları gerekmesine rağmen Pile Yolu inşaatının başlamasında Kıbrıs Türk tarafına karşı gösterdikleri tavrın asla kabul edilemez olduğunu” belirtti.
Tatar, yolun tamamlanmasının her iki tarafın hayrına olacağını ve yol çalışmalarının tekrar başlaması gerektiğini anlattığını, Jenca’nın da buna olumlu baktığını söyleyerek, temennisinin bu meselenin en erken zamanda çözülmesi olduğunu ifade etti.
“Çayhan Düzlüğü’nde yeni bir kapının açılması gündemde”
Dün sabah Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ile Pile konusunda bir görüşme gerçekleştirdiğini aktaran Tatar, bu görüşmede bölgede olumlu bir havanın hakim olduğunu ve Çayhan Düzlüğü’nde yeni bir kapının açılması noktasında ilerlemeler kaydedildiğinin kendisine iletildiğini kaydetti.
Tatar, görüşmede Limasol’da hafta sonu İbrahim Ağa Köprülü Camisi’ne yapılan saldırının çağdışı ve çirkin bir hadise olduğunu ve ne yazık ki Güney Kıbrıs’ta buna benzer olayların yakın geçmişte de olduğunu ve suçluların hiçbir zaman bulunup yargıya taşınmadığını Jenca’ya ilettiğini belirtti.
“İşbirliği projeleriyle fevkalade heyecan ve potansiyel dolu bir sürece girilebilir”
Ortak bir zemin bulunana kadar Kıbrıs konusunda önemli bir gelişme olamayacağını fakat o güne kadar komşuluk ilişkileriyle ortak teknik komiteler aracılığıyla ve kendilerinin yapmış olduğu çeşitli alanlarda işbirliği önerilerinin gündeme alınmasıyla birçok noktada selamete ulaşılabileceğine işaret eden Tatar, “Önerdiğimiz işbirliği projeleriyle, biraz da onların desteğinizle karşı tarafın cesaretlendirilmesiyle bu konularda adım atılabilirse, her iki taraf ve bölgenin istikrarı bakımından hem de anavatanlar Türkiye ve Yunanistan’ın ilişkileri bakımından fevkalade heyecan ve potansiyel dolu bir sürece hep birlikte girilebileceğini kendilerine değerlendirdim” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar, ayrı bir devlet, ayrı bir taraf ve bir otorite olarak saygı görmeleri gerektiğinin altını çizdiğini söyledi.
“14 maddelik paket samimi değil”
KIBRIS'ın sorularını yanıtlayan Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’in sunmaya hazırlandığına yönelik basında çıkan 14 maddelik paket hakkındaki görüşlerinin sorulması üzerine, “şahsi menfaatlerin karşılanabilmesi için insanlarımızı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne çekmeye çalışan, tuzaklarla dolu bir süreç… Samimi değildir” diye konuştu.
Söz konusu paketin kişisel bir girişim olduğunu ve KKTC devletini ilgilendirmediğini kaydeden Tatar, “Beni ilgilendiren Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları ile KKTC’nin bir devlet olarak bir otorite olarak, zaman içerisinde hak ettiği yeri bulabilmesidir” dedi.
Kendilerinin Haspolat Kapısı’nın açılması için verdikleri mücadeleye değinen Tatar, “Mademki Metehan Kapısı bu kadar yoğun, neden ticari araçlar için Haspolat Kapısı’nı açamıyoruz?” diye sordu ve her iki taraf için faydalı olacak bu projeye cevap vermediklerine dikkat çekti.
Tatar, sözlerini şöyle sonlandırdı:
Güncelleme Tarihi: 29 Ağustos 2023, 12:58“ ‘Otorite benim, devlet benim, Kuzey’deki devlet yapamıyor, bana muhtaçsınız’ şeklinde bir yaklaşım vardır. Bu saygı duyulacak bir yaklaşım değildir. Saygı duyulacak yaklaşım, Kıbrıs meselesine köklü bir çözüm bulabilmek, buradaki tüm potansiyeli realize edebilmek, bu bölgedeki istikrarı, doğal gazı, sudan enerjiden her türlü işbirliğini geliştirerek, her iki halkın barış ve huzur içerisinde yaşamasına zemin kazandıracak egemenliğimizin kabulüdür.”