banner6

İhracat için teşvik almıyoruz

banner37

SUİB Başkanı Mahmut Erden, sektör ile ilgili bazı yanlış bilgilerin kamuoyunda yer etmesinden şikayetçi: İhracat için teşvik almıyoruz

İhracat için teşvik almıyoruz
banner150

banner150

banner99

Mahmut Erden, “AB ülkeleri dışında, Singapur, Güney Amerika, Ortadoğu ülkeleri hatta Japonya’ya kadar KKTC evraklarıyla ihracat yaptık” diyerek bunları yaparken tek bir kuruş teşvik almadıklarını kaydetti.

İhracatta AB ülkeleri dışında hiçbir ülkenin KKTC’ye ambargo uygulamadığına dikkat çeken Erden, asıl sorunun ürünlerin rekabet edebilecek fiyatlarla alıcıya ulaştırılabilmesi olduğunu söyledi.

   Süt İmalatçıları Birliği (SUİB) Başkanı Mahmut Erden KIBRIS TV’de yayınlanan canlı yayına konuk oldu, sektördeki sorunları anlattı.

   Erden, sektörün önemini rakamlarla ortaya koydu. Toplam 73 üyeli birliğin 1300 kişiye iş verdiğini söyleyen Erden, “KKTC’nin toplam ihracatının yüzde 40’ını yapan bir örgütüz, hatta hurda ihracatını saymazsanız - çünkü bir sanayi ürünü değildir hurda - ihracatın yüzde 60-70’ini yapan bir örgütüz. KKTC’nin yıllık 120 milyon dolarlık ihracatının 50-55 milyonunu süt ürünleri oluşturuyor” dedi. Bu rakamın da yıllık 1 milyar TL’ye denk geldiğini kaydederek sektörün ekonomiye katkısını anlatan Erden, buna rağmen süt ihracatının gereken ilgiyi görmemesinden dert yandı.

   Sektörün ilgisizliğine yönelik bir örnek paylaşan Başkan Erdem şöyle devam etti:

   “Asgari ücret arttı, sektördeki istihdam rakamlarına göre 6,4 milyon TL ekstra bir rakam ödenmesi gerekiyor. Buna 1.8 milyon TL’lik teminat mektubunu ekleyin 8 milyon gibi bir külfetten bahsediyoruz. Bunu da yıllık hesaplarsak 100 milyon TL yapar. Bunlar bizim için büyük sorun ama ülkede kuraklık riski var diyerek çiftçiye dönüm başı 65 TL ödeme için toplam 40 milyon TL dağıttılar. Peki ya bizim girdiğimiz mükellefiyet? Bu kimsenin umurunda değil.”

“Pandemide büyük zarar gördük”

   “Bu sektörün üzerine titrenmesi gerekirken, çok umursanmıyor” diyen Erden, pandemi döneminde sektörün büyük zarar gördüğünü aktardı. Erden şöyle konuştu:

   “Bir pandemi dönemi geçirdik ve çok olumsuz etkileri oldu. Pandemi patladı, ihracatçılarımızın konteynırları Arap ülkelerin limanında hapsoldu. 60 gün kaldı, satabilmek için, yüzde 40 indirimli satılmak zorunda kaldık. Büyük zararlar edildi.”

   Pandemi sonrasında da bu kez Suudi Arabistan ile Türkiye arasında yaşanan bir takım sıkıntılar nedeniyle Arabistan’ın Türk mallarına ambargo koyduğunu anımsatan Erden “Bizim konteynırların gidişinde yine sıkıntı yaşandı. Mersin limanı üzerinden yaptığımız ihracatı ekstra ödemeler yapmak suretiyle konteynırlarımız Malta limanı üzerinden göndermeye başladık. Yine büyük maddi sıkıntılar yaşandı” dedi.

“AB ülkeleri dışında ambargo yok”

   Başkan Erden, bazı konularda kamuoyunun yanlış bilgilerle yorumlamalar yaptığını ifade ederek, özellikle ambargo konusuna değindi.

   “KKTC tanınan bir devlet bile olsa, biz direkt ihracat yapamayız” diyen Erden, “Gazimağusa limanına şu durumuyla büyük gemiler yani konteynırları alacak gemiler yaklaşamıyor. Bizim mecburen ürünlerimizi Mersin’e göndermemiz lazım ki konteynırlar yüklenebilsin. KKTC ürünlerine AB ülkeleri dışında herhangi bir ülkeden ambargo yoktur. Biz 14 ülkeye KKTC evraklarıyla ihracat yapabiliyoruz.

   Ortadoğu ülkeleri, Singapur, Güney Amerika ülkeleri hatta Japonya’ya kadar KKTC evraklarıyla biz ihracat yaptık” dedi. Ürünlerin rekabet edebilecek fiyatlarla alacıya ulaştırılabilmesi durumunda hiçbir sorun olmadığına dikkat çeken Erden, “Sizin ürünleriniz rekabet edebiliyorsa hiçbir sorun yoktur. Tek sorun AB ülkeleridir, o da politik bir sorundur” ifadelerine yer verdi.

“Emirates Havayollarına hellim sattık”

   Bu konuya ilişkin örnekler de paylaşan Erden, “Biz Ortadoğu pazarını 40 yılda yarattık. Bilir misiniz; Emirates Havayollarına biz hellim verdik. Oraya hizmet veren catering firmasının hellim ihalesini kazandık ve bir dönem yapıldı. Böylesi büyük operasyonlar yapıldı” diyerek sektöre önem verilmesi gerektiğini belirtti.

   Tarım Bakanlığı’na yönelik eleştirilerde bulunan Erden, özellikle süt konusunda yaşanılan mağduriyetlerden söz etti. Erden sözlerine şu şekilde devam etti:

   “Sütün kontrolü Tarım Bakanlığı’nda… Tarım Bakanlığı hayvancıyla sütün fiyatını belirliyor.. Biz doğrudan üreticiden süt alamayız, bu yasaktır. Bu da tekel bir yapı oluşturuyor. Sütü ben kendim bile üretsem kullanabilmem için ürettiğim sütü Süt Kurumu’na vermem gerekiyor.. Bu tekel yapı fiyat belirlerken bizim yurt dışındaki ve içindeki hassasiyetlerimizi gözetmeksizin karar üretiyor. Aniden süte pat diye zam yapıldığında rekabet içinde olduğumuz ülkeler karşısında sıkıntıya giriyorsunuz.”

   Süt ürünlerinin kolay bir pazar olmadığı ve bir çok farklı ülke ile rekabet edildiğine dikkat çeken Erden, “Bizim Ortadoğu ülkeleri ile yaptığımız anlaşmalar var, bir anda süte yapılan zam maliyetleri fırlatıyor ve biz bir anda geri kalıyoruz” diye konuştu.

“Hayvancıya doğru teşvik verilsin, süt fiyatı artmasın”

   Geçmişte her yılın haziran ve aralık ayı olmak üzere süt fiyatının yılda 2 kez belirlendiğini ve yapılan anlaşmaların da bu fiyatın yarattığı maliyete göre hesaplanıp belirlendiğini dile getiren Erden, “Şimdi her an sütün fiyatı değişiyor ve yaptığımız anlaşmalarda sıkıntılar yaşıyor. Yanlış anlaşılmasın biz hayvancı zarar etsin demiyoruz. Biz piyasadaki dengenin korunması gerektiğini söylüyoruz. Tarım Bakanlığı hayvancıya vereceği desteklerle sütün fiyatını artırmasın diyoruz. Mesela hayvancının yemini desteklesin, doğru destekler yapılırsa süt ve dolayısıyla süt ürünleri pahalanmaz. Yani süt ve süt ürünlerinin ana hammaddesi olan süte zam yapmak yerine hayvancının ihtiyaçları karşılansın” şeklinde konuştu.

   Tarım Bakanlığı’nın üzerine düşen görevi yapmadığını iddia eden Başkan Erden, “Hayvancı bağırdığı zaman süte zam yapılıyor, bu kez bizim taraf yıkılıyor. Sürdürülebilir bir üretim modeli oluşturulursa ihracat tarafını zaten biz idare ederiz” dedi.

“İhracatçı hiçbir teşvik almıyor”

   Sektör ile ilgili bazı yanlış bilgilerin kamuoyunda yer etmesinden de şikayetçi olan Erden, teşvik konusuna değindi. Erden şöyle konuştu:    

   “Biz süt ürünleri imalatçıları olarak ihraç ettiğimiz hiçbir ürün için devletten teşvik almıyoruz. Maalesef bu konuda kamuoyu yanlış bilgiye sahip. Hiç bir teşvik almıyoruz. Bundan uzun yıllar önce sektörün ilk ortaya çıkıp kalkınması gereken dönemde teşvikler verildi, doğrudur. Ama uzun yıllardır süt imalatçısına hiçbir şekilde teşvik vermiyor. Devlet sadece navlun için katkı sağlıyor ama bu da sadece süt imalatçıları için değil. Herhangi bir sanayici ürettiği malı satmak için navlun desteği alır. Bunun da gerekçesi var. Limasol limanından bir ürün ihraç için gemiye gönderilir ve herhangi bir ülkeye gider ama KKTC’den ayni ürün ihraç edileceğinde önce Mersin’den buraya gemi gelmesi gerekir. Ürün bu gemiye yüklenir, Mersin’e geri gider ve oradan satış için yol alır.. Elbette bu ekstra bir maliyet oluşturuyor. Bu maliyeti karşılamak için yani Rumlarla durumu eşitlemek için verilen bir navlun desteği var, o kadar.”

   Konunun daha iyi anlaşılması için navlun desteğine ilişkin rakamlar paylaşan Erden, “Bir konteynır ürünün Ortadoğu’ya gitmesi için maliyet 6 bin dolarsa, bunun Mersin’den gelip gitme maliyeti 1200-1300 dolardır. Devletin verdiği navlun desteğin mantığı budur. Biz sattığımız ürünün faturası bazında -bizim sektörde yüzde 30’unu – destek olarak aşlıyoruz. Bu bir teşvik değil, rekabeti eşitlemek için yapılan bir uygulamadır.”

“Üretilen sütün yüzde 99’unu 270 işletme üretiyor”

   SUİB Başkanı Erden’e göre sektör yanlış yönetiliyor. Erden örnekler vererek süt ile ilgili yapılan teşviklere eleştiri getirdi:

   “Sektör politikalarla yönetilmesi gerekiyor. Büyükbaşta yapılan yanlış desteklemeler, işletmelerin büyümesini ve dolayısıyla maliyetlerin düşmesini engelledi. Devlet dedi ki “Ben 1 tona kadar süt veren hayvancıya litre başına 1.8 TL teşvik veririm ondan sonra vermem”. Bu cahilce bir yaklaşım. Oysa hayvancının desteği büyümesi gerekiyordu, değil 1 ton, 5-10 ton üretmesi teşvik edilmesi gerekirdi o zaman maliyet de düşecekti. Bu kısıtlama öncesinde kişinin işletmesi 3 ton veriyordu. Bu kısıtlama gelince, şirketini 3’e böldü, eşine, çocuğuna da şirket açtı bu kez 3 tonu 1’er tondan 3 işletmeye böldü. Bir anda KKTC’deki işletme sayısı 2-3 katına çıktı. Bir örnek vereyim size İsrail’in Güney kısmında bir süt kooperatifi var. 700 üyesi olan bu kooperatif 1500 ton günde süt çıkarıyorlar. KKTC’de kayıtlı 5 bin üretici var ama günde sadece 400 ton süt üretiliyor. Bu bir trajik durumdur. Üretilen sütün yüzde 99’unu 270 işletme üretiyor. Sektör yanlış yönetiliyor.”

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner111

banner34

banner75

banner88

banner104