Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanlık seçimi yarın yapılıyor.
Hiçbir aday yarınki seçimde % 50’yi geçemezse en çok oyu alacak iki aday gelecek pazar yapılacak 2’nci turda yarışacak.
AKEL’in desteklediği aday Andreas Mavroyannis seçime bir gün kala KIBRIS Medya Grubu’ndan Hasan Hastürer’in sorularını yanıtladı.
Mavroyannis bir soruyu yanıtlarken “AB çatısı altında da olsa egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümün Kıbrıs Türklerini de Kıbrıs Rumlarını da yok edeceğini, böyle bir çözüm olamayacağını” iddia etti.
Mavroyannis’e yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
KIBRIS: Belki çok klasik bir soru olacak ama, Kıbrıs sorununu tarif edin deseler, nasıl tarif edersiniz?
MAVROYANNİS: Yabancı çıkarların ve müdahalelerin, her iki taraftaki milliyetçiliklerin, işgalin ve tabii ki insanların çektikleri acıların ve amansızca akan zamanın kesiştiği bir sorun. Ancak Kıbrıs sorunu denen sorunun tanımı ve tarihçesi konusunda hemfikir olalım ya da olmayalım, beni ilgilendiren: bu sorunun çözümü konusunda, ülkemizin geleceği konusunda hemfikir olmamızdır. Çünkü, tüm tanım ve analizler arasında, bugün hâlâ çözülememiş olan Kıbrıs sorununu en iyi tanımlayan şey hem Kıbrıslı Rumların hem de Kıbrıslı Türklerin batmakta olduğu kaygan bir bataklıktır. Kıbrıs bizim ortak vatanımızdır ve hepimiz için umut kaynağı olmalıdır.
KIBRIS: Yaptığınız tarif hangi hataların sonucudur?
MAVROYANNİS: Kıbrıs dışındaki güçlerin sorumlulukları hakkında çok şey söyleyebiliriz. Ama kişisel olarak, daima Kıbrıslıların sorumluluklarından başlıyorum; ortak evlerini, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni gerektiği kadar sevmeyen, terk etmeyi kabul ettikleri yönlere sapan Kıbrıslıların sorumluluklarından. Bizi birleştiren pek çok şey vardı ve var olmaya devam ediyor; ortak evimizi bunların üzerine inşa etmemiz gerektiğine inanıyorum.
KIBRIS: Kıbrıs sorununu konuşurken, sanırım terminoloji buluşmasına gerek vardır… Kıbrıslılık tanımlamasının kapsamı ve geçerliliği sizce nedir?
MAVROYANNİS: Biri diğerini ortadan kaldırmaksızın veya önemsizleştirmeksizin, kendimi aynı derecede Avrupalı, Kıbrıslı ve Kıbrıslı Rum hissettiğimi öncelikle açıklamalıyım. Tıpkı Kıbrıslı Türklerin kendilerini Avrupalı, Kıbrıslı ve Kıbrıslı Türk hissetmeleri gibi… Etnik köken ve kimlik, başkalarını reddetme veya başkalarına karşı ayrımcılık unsurları değil, memleketi zenginleştiren tarih ve kültür unsurlarıdır. Aktif ve gururlu bir Kıbrıs vatandaşıyım, devletime inancım ve bağlılığım var. Tüm Kıbrıslıları birleştiren ve birbirlerine bağlayan Kıbrıslılıktır, Kıbrıslı kimliğidir; ortak vatanımız için duyduğumuz sevgidir; ortak geçmişimiz ve -ümit ederiz ki- ortak geleceğimizdir. Ve bu nedenle, somut tarihi konjonktür yeniden birleşme dinamiklerini içinde taşımakta ve güçlendirmektedir.
KIBRIS: Kıbrıslı Türklerin geniş kesimi için Türkiye, anavatandır, sizler için Yunanistan ne anlam taşır?
MAVROYANNİS: Anavatanlar, vesayetler, garantörler gibi kavramları geride bırakmamız gerektiğine inanıyorum. Kıbrıs özgür, birleşik ve bağımsız bir vatan, tüm Kıbrıslıların anası olabilir. Bu, Kıbrıslı Rumların Yunanistan ile etnik ve kültürel bağlarının olduğu ve olacağı gibi, Kıbrıslı Türklerin de Türkiye ile etnik ve kültürel bağlarının olduğu ve olacağı gerçeğini hiçbir şekilde ortadan kaldırmaz. Yunanistan'a baktığımda tükenmez bir kültür, şiir ve sanat beşiği görüyorum.
KIBRIS: Müzakere masasında Sayın Anastasiadis'i temsil ettiniz. Bu durum adaylığınızda bir avantaj mı yoksa bir dezavantaj mı?
MAVROYANNİS: Her şeyden önce, Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması için hem Cumhurbaşkanı Glafkos Kliridis hem Cumhurbaşkanı Tassos Papadopulos döneminde Kıbrıs Rum toplumunun müzakere heyetinde yer aldığımı belirtmek isterim. Ulusal Konsey’deki partilerin oybirliği ile aldıkları kararla da Nikos Anastasiadis’in Cumhurbaşkanlığı döneminde Kıbrıs Rum toplumunun müzakerecisi olma görevini üstlendim. Bu, Kıbrıs sorununun tüm yanları hakkında bilgi ve tecrübe birikimi demektir. Bununla birlikte şunu söyleyebilirim ki bu birikimim her şeyden önce büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirmektedir. Bu da halk oyuyla beni onurlandırdığı takdirde, Cumhurbaşkanı olarak, müzakerelerin 2017'de kesintiye uğradığı yerden yeniden başlaması ve üzerinde mutabık olunan zemin ve çerçevede çözüme ulaşılabilmesi için en kararlı gayreti ortaya koymaya çalışma sorumluluğudur.
KIBRIS: Müzakere sürecinin parçası olduğunuza göre, basına yansıyanlardan fazlasını da biliyorsunuz… Kıbrıs sorununun çözümüne çok yakın olduğumuz bir aşamanın var olduğunu kabul eder misiniz?
MAVROYANNİS: 2017'de Kıbrıs sorununun çözümüne kelimenin tam anlamıyla bir nefes kadar yaklaşmış olduğumuzu birinci elden biliyorum. Zaten bu nedenle uygun tutumlarla Temmuz 2017'de Crans Montana Konferansı'nın BM Genel Sekreteri tarafından devamını sağlamış olmamız gerektiğine inanıyorum. Hepimiz o anların tarihselliğini doğru algılamalı ve her olanağı sonuna kadar değerlendirmeliydik.
KIBRIS: Kıbrıslı Rum seçmenlerden oy istiyorsunuz. Bu durum, hedef kitlenize göre politika izlemenizi zorunlu mu kılıyor?
MAVROYANNİS: Kıbrıs sorunu öyle bir aşamada bulunuyor ki, seçim dönemi nedeniyle görüşlerini değiştirmek ya da hitap ettiğin kesime göre farklı şeyler söylemek isteyenler için artık ne zamanın ne de bu lüksün kalmadığı fikrindeyim. Bana gelince, Kıbrıs sorunuyla ilgili tüm görüşlerim Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin tümünün ve ayrıca yurtdışında Kıbrıs sorunuyla ilgilenen herkesin önündedir ve apaçık ortadadır. Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak daha ilk günden itibaren adım adım ne yapacağıma dair ayrıntılı bir öneriyi sundum. Yapılması gereken uzlaşıları açıkça söylüyorum. Müzakereler başladığında neyi talep etmemiz gerektiğine inandığımı da açıkça söylüyorum. Daima, BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çerçevesinde ve bugüne kadar varılmış olan görüş birlikleri ve Guterres Çerçevesi temelinde. Örneğin, Kıbrıslı Türklerin merkezi devlete etkin katılımı, özellikle çapraz ve ağırlıklı oyla dönüşümlü Cumhurbaşkanlığı, Bakanlar Kurulu'nda alınacak kararlarda her iki toplumdan da en az bir olumlu oy, uzlaşmazlıkların çözümü için mekanizma oluşturulması gibi yakınlaşmaları da içeren müzakere müktesebatının korunması gerektiğine dair çok nettim ve öyle olmaya devam ediyorum.
KIBRIS: AKEL ile Kıbrıs sorununun çözümünde buluşma oranınız nedir?
MAVROYANNİS: Hiçbir zaman bir partiye üye olmadım. Bununla birlikte, Kıbrıs'ın yeniden birleşmesi hedefinde her zaman tutarlı bir duruş sergileyen ana muhalefet partisi, Sol’un Partisi AKEL tarafından destekleniyor olmaktan özellikle onur duyuyorum. Kıbrıs sorununun geçmişine dair farklı değerlendirmelerde bulunduğumuz noktalar olduğunu saklamadık. Ama bundan sonrasında Kıbrıs sorununda nelerin yapılması gerektiği konusunda tamamen mutabıkız. Somut olarak, Cumhurbaşkanı seçildiğim takdirde, daha ilk günden Birleşmiş Milletler’e, Avrupa Birliği'ne, önde gelen Avrupa hükümetlerine, tabii ki Kıbrıs Türk liderliğine ve hatta Türkiye'ye net bir mesaj göndererek, görüşmelerin Crans Montana’da kesintiye uğradığı yerden itibaren ve bugüne kadar varılmış olan tüm görüş birlikleri ile Guterres Çerçevesi temelinde yeniden başlamasına tamamen hazır olduğumuzu dile getireceğim. Ayrıca Guterres Çerçevesi üzerinde stratejik bir anlaşmaya varılmasının ardından, gerek Avrupa-Türkiye ilişkileri açısından gerekse Kıbrıs'ın doğal zenginliklerinin değerlendirilmesi açısından atılabilecek adımları da önereceğiz.
KIBRIS: Seçilmeniz halinde, önceliğiniz başta ekonomik sorunlar olmak üzere Güney Kıbrıs’ın sorunları mı yoksa Kıbrıs sorunu mu olacak?
MAVROYANNİS: Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yeni cumhurbaşkanının bu iki konudan hangisiyle daha çok ilgileneceğini seçme lüksü yok. Hem Kıbrıs sorunuyla hem de halkımızın acil sosyoekonomik sorunlarıyla aynı derecede ve kararlı bir şekilde ilgilenmesi gerekir.
Kıbrıs sorunu 1974'ten bu yana en kritik evresinde. Ve aynı esnada pahalılık, enerji krizi, yolsuzluklar, eşitsizlikler yurttaşlar açısından yakıcı meseleler. Elbette apaçık bellidir ki Kıbrıs sorununun çözümü adadaki pek çok sosyoekonomik sorununun çözümüne kesin katkı sağlayacaktır.
KIBRIS: Kıbrıs Türk tarafı yaşananlar ışığında egemen eşitliğinin kabulünü masaya oturmak için şart olarak ortaya koyuyor ve AB’nin çatısı altında olmasına itiraz etmeyeceği iki devletli çözüm ile Kıbrıs’ta yaşayabilir bir çözüme ulaşılabileceği düşüncesinde olduğu vurgusu yapıyor…
MAVROYANNİS: Kıbrıs sorununa ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararlarının çerçevesi çok açık ve nettir. Egemen eşitliği ve iki devleti öngörmemektedir. Üç singles -tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimlik- ile federal Kıbrıs çerçevesinde ilgili kararlarda belirtilen içerikle iki toplumun siyasi eşitliğinin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyonu öngörmektedir. Aslında öncesinde ve Crans Montana’da varılan yakınlaşmalarla bu önemli meseleyi esasen çözmüştük. Bu nedenle, ilerleyebilmemiz için herkesin BM kararlarının çerçevesini ve sağlanan tüm yakınlaşmaları kabul etmesi gerekecektir.
KIBRIS: Toplumlar arası zeminde görüşmeler çözüm bulmak için yetmediğine göre, Kıbrıs Türk tarafının AB çatısı altında olmasına itiraz etmeyeceği iki devletli çözüm yaklaşımı sınanması gereken bir açılım olamaz mı?
MAVROYANNİS: Hayır, olamaz çünkü egemen eşitlik ve iki devlet yaklaşımı zamanla hem Kıbrıs Rum hem de Kıbrıs Türk toplumlarının yok olmalarına ve yıkıma yol açacaktır.
KIBRIS: Türk tarafı AB çatısı altında iki devletli çözümü kabul ettiğini beyan ederken Türkiye’ye bağlanmak gibi bir planı olmadığını ortaya koymuş olmasına rağmen, neden Kıbrıs Türkleri ile Kıbrıs Rumlarının adanın egemen-eşit iki halkı olduğunu kabul etmiyorsunuz? Yaşanan gerçekleri reddetmek iki halk için bir yarar sağlar mı?
MAVROYANNİS: Uluslararası hukuk temelinde görüşüm, Kıbrıs'ta siyasi olarak eşit iki toplumdan, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarından oluşan tek bir halkın, Kıbrıs halkının olduğudur. İki devletli çözüm hem uluslararası hukukla hem de BM Güvenlik Konseyi kararlarının çerçevesiyle çelişmektedir. Ayrıca etik olarak da Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin bir arada yaşayamayacaklarını kabul edemem. Avrupa Birliği’nde yarım milyar insanla birlikte yaşıyoruz da aynı yurdun evlatları olan bizler ortak vatanımızda birlikte yaşayamaz mıyız? Ayrıca böylesi bir çözümü AB'nin kabul etmesi de olası değildir. Adamızın iki devletli bir çözümle kesin olarak bölünmesi -hangi şekilde olursa olsun- tüm Kıbrıs için yeni maceraların başlangıç noktası olacaktır. Böylesi bir durumda Kıbrıs'ın kuzeyinin zaman içerisinde Türkiye'ye ilhakı dahi yaşanabilir. Başka bir deyişle, Kıbrıs’ın ve Kıbrıslıların yeniden birleşmesine tamamen bağlıydım, bağlıyım ve bağlı kalacağım.
KIBRIS: Türkiye'ye baktığınız zaman ne görüyorsunuz?
MAVROYANNİS: Yurdumuzda kırk bin askerini bulunduran ve yurdumuzun bölünmesini kabul etmelerini Kıbrıslılardan talep eden bir devleti görüyorum. Ama aynı zamanda, eğer Kıbrıs sorununun çözümünde ilerlemeyi başarırsak, karşılıklı yarar sağlayacak işbirlikleriyle önemli bir ortak olabilecek bir komşu ülkeyi de görüyorum. Ülke ve halk olarak biz barış ve işbirliği koşullarında güneşteki yerimizi istiyoruz.