Doğan SAMER
Uzman Psikiyatri Hemşiresi Ayşe Aydındoğmuş, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ruhsal sağlığı bozuk bireylerin yaygın bir şekilde var olduğunu söyledi.
Aydındoğmuş, böyle bir yasanın meclisten geçirilmesi halinde toplum içerisindeki damgalama davranışlarında azalma olacağını, tedavinin de hastaneye yatışlarla değil, toplum içerisinde gezici ekiplerle yapılması halinde de ruh sağlığı bozuk bireylerin üretken ve huzurlu yaşayabileceğini, normalleşeceklerini söyledi.
Günümüzde, ruh sağlığı bozuk kişilerin damgalanma korkusuyla yardım isteyemediğine vurgu yapan Uzman Psikiyatri Hemşiresi Ayşe Aydındoğmuş, bu kişilerin durumu öğrenildiğinde işinden kovulduğunu, sözlü taciz edildiğini, hem fiziksel hem mental açıdan şiddet gördüğüne vurgu yaptı. Aydındoğmuş, soyutlanan ve özgüven kaybeden hastanın tedaviyi reddetmesi halinde hastalığının son raddeye gelebileceğini, bunun da intihar gibi durumları ortaya çıkardığına dikkat çekti.
Aydındoğmuş, bu tür hastalık teşhisi konulan kişilerin, hastalığını saklamak zorunda bırakılmasının çok kötü bir durum olduğunu belirterek, bu bireylerde hastalığın ilerlemesindeki en büyük faktörün toplum olduğunu söyledi.
Ruh sağlığı bozuk insanların 20-30 yıl Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde yatamayacağını belirten Aydındoğmuş, bu durumda hastanın iyileşmesinden ziyade daha da hastalığının ilerleyeceğini kaydetti.
Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden çıkan ve kendi başına yaşamayacak, aynı zamanda kimsesi olmayan hastaların da huzur evlerine yerleştirildiğini söyleyen Aydındoğmuş, bu durumun da Anayasa’ya aykırı olduğunu, çünkü ruh sağlığı bozuk kişilerin huzur evlerinde barınmalarının yasak olduğuna işaret etti.
“Ruh sağlığı bozuk bireylerin barınacağı hiçbir yer yok”
Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin durumu ağır olan hastaları kabul ettiğini ve hastanın durumu stabil olunca taburcu edildiğini söyleyen Aydındoğmuş, ruh sağlığı bozuk olan bireylerin barınabileceği hiçbir yerleşim yerinin olmadığını söyledi.
Gelişmiş tüm ülkelerde gezici hizmet veren, hastaları evinde ziyaret eden, toplum ruh sağlığı merkezlerinin olduğuna işaret eden Aydındoğmuş, ülkemizde bakımevinin bile olmadığını vurguladı.
Ülkemizde hastaneye yatma ihtiyacına bağlı olarak verilen “hastane temelli” hizmetlerin olduğunu söyleyen Aydındoğmuş, yani yalnız yaşayan bir hastanın tedavisini ihmal ettiğini görebilecek bir sistemin olmadığını ifade etti.
“Ötekileştirilen kişiler intihar edebilir”
Herhangi bir bireye şizofreni tanısı konulduğunda bu bireyin çevresindeki insanlara bu durumu açıkladığında, insanların hasta olan kişiden korkmaya ve çekinmeye başladığını söyleyen Uzman Psikiyatri Hemşiresi Ayşe Aydındoğmuş, ardından bu bireyin işyerinden çıkarılmak istenildiğini ve bunun gibi etkenlerin kişinin eve yani yalnızlığa gömülmesini de ardında getirdiğini söyledi.
Damgalanma korkusu yüzünden bu bireylerin yardım istemeye bile çekindiğini söyleyen Aydındoğmuş, bu tür durumda olan hastaların ilaçları kadar sosyal hayatının da hatalıkla mücadele konusunda önemli olduğunu vurguladı.
Soyutlanması ve özgüven kaybeden hastanın tedaviyi reddetmesi halinde bu bireylerin intihar edebileceğini belirten Aydındoğmuş, bu bireylerin topluma kazandırılmasındaki önemin dikkate alınması gerektiğini kaydetti.
Ruh sağlığı bozuk insanların tekrar topluma kazandırılması için aktif çalışan Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği’nde üye olduğunu söyleyen Aydındoğmuş, bunun dışında aktif çalışan dernek gözlemleyemediğini ifade etti.
“Toplumun damgalama alışkanlığı,sağlıklı bir insanı hasta edebilir”
Her şizofreni hastasının psikotik veya alevlenme belirtileri göstermediğini söyleyen Aydındoğmuş,“İnsanları bir defa damgaladığımızda ruh hastası diye her açıdan o kişiyi kötü görüyoruz” dedi.
Damgalanan insanların karakterinin, yeteneğinin ve kurulmuş hayatının mahvolmasını kimsenin düşünmediğine dikkat çeken Aydındoğmuş, “Toplumun damgalama alışkanlığı, sağlıklı bir insanı hasta edebilir. Toplum birini dışlarsa depresyondaki bir insanı şizofren de edebilir” dedi.
“Kaç kişinin tedavi için başvurduğunu bilmiyoruz”
Uzman Psikiyatri Hemşiresi Ayşe Aydındoğmuş, ülkemizde ne kadar ruh sağlığı bozuk insanın tedavi için başvurduğunu ya da tedavi edildiğini bilmediklerini ve bu konuda Temel Sağlık Hizmetleri ve Yataklı Tedavi kurumlarına bağlı İstatistik Kurumu olmasına karşın, bu kurumun da verileri ayrıştırarak ruhsal hastalıklardan dolayı kaç tane hastanın tedavi için başvurduğunu ya da tedavi edildiğine dair sağlıklı bir sayı vermediğini savundu.
Aydındoğmuş, kurumun sadece Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde kaç hasta yattığını söylediğini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs’ta ruh sağlığı profili çalışması olmadığını söyleyen Aydındoğmuş, bu sebepten bu insanların sayılarını bilmediklerine işaret etti.
Uzman Psikiyatri Hemşiresi Aydındoğmuş, bu insanların sayısının bilinmemesindeki en önemli sebebin ise, bu tür hastalığa sahip bireylerin hastalıklarını söylemeye utanması olduğuna işaret etti.
Aydındoğmuş şöyle devam etti:
“Mesela bir şizofreni hastasının gazeteye gelip şikâyet ettiğini, ‘bana sağlıklı bir tedavi vermediler’ dediğini duyamazsınız, çünkü utanıyorlar. Aslında herkesin çevresinde ruh sağlığı bozuk insanlar vardır ama bunu söylemek istemezler, bahsettiğim sebeplerden dolayı.”
“Ruh sağlığı bozuk bir vatandaş ile sağlıklı biri aynı haklara sahip değil”
Ruh sağlığı bozuk bir vatandaş ile sağlığı yerinde olan bir vatandaşın bu ülkede aynı haklara sahip olmadığını kaydeden Aydındoğmuş, hasta olan bireyin hastalığı ortaya çıktığında, bireyin her konuda zayıf görülmeye başlandığını söyledi.
Hastalığın toplumda bilindiği sürece bu bireye normal bir insan gözüyle bakılmadığını kaydeden Aydındoğmuş, bu tür hastalıklara sahip bireylere çalıştığı yerde daha ılımlı, basit işlerin verildiğini ve normal bir muamele görmediklerini belirtti.
Bu durumun her meslek dalında, kamuda veya hastanelerde bile barınabilecek bir hastalık olduğunu söyleyen Aydındoğmuş, “Bir insana ruhsal hastalık tanısı konulduğunda, bu insanın yaptığı işi yapamayacağı anlamına gelmemesi lazım, bu çok büyük bir yanlıştır” ifadelerine yer verdi.
“KKTC’de Uzman Psikiyatri Hemşireleri var ama hiçbiri kendi dalında görev yapmıyor”
KKTC’de Uzman Psikiyatri Hemşirelerinin olduğunu fakat hiçbirinin kendi dalında görev yapmadığının altını çizen Ayşe Aydındoğmuş, “Hemşirelerin hiçbiri Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde çalışmıyor. Hepsi kendi dalını ilgilendirmeyen birimlerde görev yapıyor, bu konunun da irdelenmesini istiyorum. Ruh sağlığı biriminden bir hemşireyi alıp da başka bir yere vermek hastalara bir yarar sağlamayacaktır” dedi.
Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin de hangi standartlara bağlı tedavi verdiğinin bilinmediğini ve bu durumu denetleyecek hiçbir yasanın da olmadığının altını çizen Aydındoğmuş, “Böyle bir yasanın olması ya da olmaması zaten ülkenin gelişmişliğini gösterir” dedi.
Ülkemizde bu tür hastalıklara dair rehabilitasyon merkezlerinin olmadığını söyleyen Aydındoğmuş, aynı zamanda bakım evlerinin de olmadığının altını çizdi.
Aydındoğmuş, bakımevi konusunda bağlı olduğu dernek ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’yla iletişime geçtiklerini ve bu konuda yeni bir yasa tasarısı oluşturma planlarının olduğunu söyledi.
Ülkemizde huzurevi yasalarına göre de barınacak kişilerin ruh sağlığının yerinde olması gerektiğini söyleyen Aydındoğmuş, “Yani şu anda ailesi olmayan ve yaşlı, ruh sağlığı bozuk bir kişinin huzurevinde yatması yasaya aykırıdır. Huzur evleri de bu durumu mecburen kabul etmek zorunda kalıyor. Çünkü bu insanların barınacağı bir yer yok. Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde bu insanlar 20-30 yıl zaten kalıyor ki burada tedavi uygulanmıyor, yani bu durum bu bireyler için kötü bir durum” ifadelerine yer verdi.
“Bu tür bireyler utanmasınlar bizimle iletişime geçsinler”
Bu tür bireylerin utanmaması gerektiğini ve kendileriyle iletişime geçmeleri çağrısında bulunan Aydındoğmuş, birlikte bir yola çıkmak istediklerini söyleyerek, çok güzel planlarının olduğunu söyledi.
“Bizim derneğimize gelsinler biz onlara kucak açacağız, yardımcı olacağız ve haklarını savunacağız. Daha doğrusu, birlikte birbirimizi iyileştireceğiz” diyen Aydındoğmuş, KIBRIS’a verdiği röportajla birlikte derneklerine iletişime geçecek bu tür insanlarda artış olacağını düşündüğünü söyledi.
İletişime geçecek olan insan sayısında absürt bir rakam beklemediklerini söyleyen Aydındoğmuş, “Aşırı bir artış beklemiyorum, çünkü bu insanların içinde damgalanmış duygusunu kırmak, özgüvenlerini yerine yetirmek, toplumun ötekileştirdiği insanları tekrar topluma kazandırmak kolay bir şey değildir” dedi.
Bu tür bireyleri gündemde tutmak istediğini söyleyen Aydındoğmuş,“Birlikte hareket etmek isterim, örneğin bir seminer vereceksem bu insanları da orada görmek isterim” ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 17 Kasım 2019, 21:39