Ceren ÖZBİL
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı “İnsan Ticareti Raporu”nda yer alan KKTC’yle ilgili bilgiler, ülkede insan hakları konusunda sınıfta kalındığını gözler önüne serdi.
Raporda “yabancı kadınların gece kulüplerinde çalıştırıldığına”, “işçi kaçakçılığı yaparak para kazananlara kaşı önlem alınmadığına” ve hemen hemen her sektörde çalışan işçilerin mağdur edildiğine yer verildi.
Ayrıca söz konusu raporda 2019 itibariyle 319 kadının gece kulüplerinde çalıştırıldığı ve
pasaportlarına el konulan bu kadınların mağduriyetlerinin üstünün örtüldüğü de belirtildi.
KIBRIS Gazetesi’ne konuşan Bağımsızlık Yolu Meclis Üyesi Avukat Cansu Nazlı ve Kadın Eğitimi Kolektifi Eğitmeni Şifa Alçıcıoğlu bu raporu değerlendirdi.
Bağımsızlık Yolu Meclis Üyesi Avukat Cansu Nazlı, ABD İnsan Ticareti Raporu’nun Kıbrıs’la ilgili bölümüne yansıyan konuların aslında Bağımsızlık Yolu olarak sürekli gündeme getirdikleri ve mücadele ettikleri alanların başında geldiğini anlattı.
Kadın Eğitimi Kolektifi Eğitmeni Şifa Alçıcıoğlu ise ülkede adeta görünmezlik pelerini altına sığınan göçmenlik, mültecilik ve gece kulüpleriyle ilgili sorunları ne kadar görmezden de gelsek, ABD İnsan Ticareti Raporu’nun Kıbrıs’la ilgili bölümü, gerçeklerin gün yüzüne çıkardığını belirtti.
Nazlı: Göçmen işçiler tamamen korumasız
Nazlı, göçmen işçilerin her sektörde problemler yaşamasının ve devletin bu işçileri patronların insafına bırakması durumunu çeşitli zamanlarda vurguladıklarını belirtti ve şu şekilde konuştu:
“Bilhassa kayıtsız çalıştırılma durumu, yasalar karşısında göçmen işçileri tamamen korumasız hale getirirken sınır dışı tehdidi altında çalıştırılmaları, maruz kalınan tüm gayri-insani çalışma koşullarına rıza göstermek zorunda kalmalarına neden oluyor. Kayıtsız bir işçi çalıştırıldığı tespit edildiği zaman bu yasadışı durumu yaratan işverene basit bir para cezası kesilmesine karşılık işverenin ihmali sonucu yasal statü elde edemeyen yabancı çalışanlar ceza mahkemesinde yargılanarak sınır dışı ediliyor. Bu konuda yasal düzenleme yapılması ve yabancı işçilerin mağduriyetini gidermek adına yaptırımın bu yasadışı durumu oluşturan işverene uygulanması gerekmektedir. Örneğin kayıtsız işçi çalıştırılan böyle bir tespit durumunda, işçiye kayıt yaptırıp belirli bir süre yanında çalıştırma zorunluluğu getirilmesi kayıtsızlığı önlemekte caydırıcı olacaktır.”
“Gece kulüpleri raporu”
Cansu Nazlı, gece kulüplerinde kadınların kölelik koşullarında çalıştırılıp, yaşadığının herkesin tarafından bilindiğini ve bu konunun raporda da yer aldığını belirtti ve “düzgün bir önlem olmadığı için şimdiden daha ileri bir durum yaratsa da, polislerin dahi karışmak istemeyeceği mafyatik ve karanlık mecralar olan gece kulüpleri kapatılmadıkça seks kölesi olarak çalıştırılan kadınlar özgürlüğüne kavuşamayacaktır” dedi.
Çalışma hakları ihlal edilen, kilit altında tutulan, pasaportlarına polis tarafından el konulan, can güvenliği tehlikede olan kadınların insani şekilde yaşaması ve çalışmasını sağlamak için yardım hattı, farkındalık eğitimi gibi önlemlerin nihai bir çözüm olamayacağının çok net olduğunu ifade eden Nazlı, gece kulübü sahiplerinin İçişleri Bakanı’nı dahi tehdit edecek cüreti kendilerinde bulduğunu da hatırlatıp, buna bakarak çalıştırdıkları kadınlara zulmedebileceklerini anlamanın zor olmadığını söyledi.
Nazlı, gece kulüpleri kapatılması talebini yineledi.
“Ciddi bir insanlık ayıbı söz konusu”
Bağımsızlık Yolu Meclis Üyesi Avukat Cansu Nazlı, ülkenin, ülkesindeki savaştan kaçan pek çok insanın sığınma umuduyla geldiği bir konumda olduğunu söyledi ancak böyle olmasına rağmen uzun yıllardır yasalarda mülteciliği yasal statüye kavuşturan bir düzenleme yapılmadığını söyledi.
Nazlı, “Ne sağ ne de ‘sol’ partiler bu yönde adım atmıştır, insan ticaretiyle ilgili yasa önerisi uzun süredir Meclis’te beklemektedir” dedi ve bu sebeple de devletin canını kurtarmak için ülkemize gelen mültecilere, ülkeye yasadışı yollardan giriş yapmaya çalışan adi bir suçlu muamelesi yapıp yargıladığını ifade etti. Nazlı şu şekilde konuştu:
“Ekseriyetle ülkelerine iade etme yoluna gitmektedir. UNDP destekli çalışan sivil toplum örgütleri mültecilere yardımcı olmaya çalışsa da, ülkesine gelen mültecilerin güvenliğini sağlamak, temel ihtiyaçlarını gidermesi için çatı açmak devletin görevidir. Bu sebeple ivedi olarak mültecilerin yasal statü kazanmasının önü açılarak ülkemizde güvenle barınmaları ve gitmek istedikleri yere gidebilmeleri sağlanmalıdır. Gece kulüpleri gibi mültecilerin durumu da ülkemizin ciddi bir insanlık ayıbıdır.”
Alçıcıoğlu: Rapor görmemeye çalıştığımız gerçekleri tekrar gündeme taşıdı
Kadın Eğitimi Kolektifi Eğitmeni Şifa Alçıcıoğlu, ülkede adeta görünmezlik pelerini altına sığınan göçmenlik, mültecilik ve gece kulüpleriyle ilgili sorunları ne kadar görmezden de gelsek, ABD İnsan Ticareti Raporu’nun Kıbrıs’la ilgili bölümü, gerçekleri gün yüzüne çıkardığını belirtti.
“Patronun iki dudağı arasında, güvencesiz koşullarda ve sendikasız olarak çalıştırılan göçmen işçiler, bir de kayıtsız çalıştırılma ve sınır dışı edilme gibi tehditlerle boğuşmaktadırlar” diyen Alçıcıoğlu, ülkede bir diğer kanayan yara olan gece kulüplerinde ise yasal düzenlemelerin sadece patronları korumakta olduğunu ifade etti.
Alçıcıoğlu, adeta köle gibi çalıştırılan kadınların haklarının hiçbir yasal düzenlemeyle korunmamakta olduğunu belirtti ve şu şekilde konuştu:
“Öyle ki ülkeye ayak basar basmaz pasaportlarına el konulmakta, dışarıya çıkma özgürlükleri kısıtlanmaktadır. Raporun değindiği bir diğer konu ise, mültecilerle ilgilidir. Ne yazık ki savaş, işsizlik gibi nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan ve insanca yaşam koşullarını yakalayabilmek için gelenlere, bir darbe de devlet vurmaktadır. Hayatlarını ucuz bir botla canı pahasına ortaya koyan bu insanlar ya cezaevine gönderilmekte ya da ülkelerine iade edilmektedir. Dilini bile bilmediği ülkelere, beş parasız bir şekilde yeni bir yaşam için gelen mültecilerin en temel hakları dahi sağlanamamakta ve bununla ilgili yasal hiçbir düzenleme uygulanmamaktadır. Bu ortaya çıkan en büyük insanlık dramlarından biridir. Özellikle kadınlar açısından bu zorluk ikiye katlanmaktadır. Bu insanlık dışı muamelelerin hiç kimseye yakışmadığının altını çizerken, daha aydınlık yarınlara ulaşmanın yolunun sadece yasal düzenlemelerle olmayacağını da biliyoruz. Egemenlerin dünya üzerinde oynadığı oyunlar kalktığı zaman dünya daha yaşanası bir yer haline gelecek ve ülkemizde de karşımıza çıkan bu utanç tabloları tarihte kara bir leke olarak yerini alacaktır.”
Rapordan bazı alıntılar:
“Mağdurlar borçlandırılarak tehdit ediliyor”
Birçok insanın da sanayi, inşaat, tarım, ev işleri, restoran ve perakende sektörlerinde zorunlu çalışmaya tabi tutulduğuna dikkat çekilen raporda, “Mağdurlar borçlandırılarak, tehdit edilerek, pasaportlarına el konularak insanlık dışı koşularda çalışmaya ve yaşamaya zorlanmaktadır” denildi.
Raporda, özellikle Sahra Altı Afrika ülkelerinden adaya gelen üniversite öğrencilerinin seks ticareti ve zorunlu çalışmaya karşı savunmasız olduğu vurgulanarak, “Özellikle ev sahipleri ve işverenler öğrencilerin ekonomik olarak zorda olmalarından yararlanmaya çalışıyor. İşverenler çalışanlarına ilişki teklif ederken bundan çekinmiyor. Aynı zamanda birçok ev sahibi de öğrencilere kira karşılığı ilişki teklif ediyor” ifadelerini kullanıldı.
Öneriler sıralandı
Kıbrıs Türk toplumuna ve yetkililerine önlem alınması çağrısı yapan raporda birçok öneri de sıralandı:
-Her türlü insan ticaretini yasaklayan yasa en kısa zamanda işlevselleştirilmeli,
-Gece kulüpleri ve barlar da dahil olmak üzere insan ticareti mağdurlarının her an ulaşabileceği bir platform kurulmalı,
-Gece kulüplerinin düzenlenmesinde şeffaflık arttırılmalı, fuhuş için kadınların ne tür kaba kuvvete, sahtekarlığa ve zorlamaya maruz kaldıkları halka anlatılmalı, farkındalık arttırılmalı,
-Mağdurların korunması için STK’lara finansman sağlanmalı,
-İnsan ticaretine göz yuman yetkililer soruşturulmalı, mahkûm edilmeli,
-Mağdurlar için sınır dışı edilmekten başka alternatifler yaratılmalı,
-Zorla çalıştırma konularını ele almak için gerekli adımlar atılmalı.
Güney’de durum iyi
“Kıbrıs hükümeti, kaçakçılığın ortadan kaldırılması için asgari standartları tam olarak karşılamaktadır” ifadeleriyle Güney’in çabalarının takdir edildiği raporda aynı zamanda, “Bu çabalar arasında daha fazla insan tacirinin kovuşturulması ve hükümetin işlettiği sığınma evlerine fonların arttırılması da yer aldı. Hükümet, çocuk mağdurlara destek hizmetleri sağlamak için bir çocuk evi açarak ve insan ticareti mağdurlarının çocukları için bir günlük bakım merkezi işletmek üzere bir STK’ya fon tahsis ederek çocuk koruma önlemlerini güçlendirmiştir” denildi.
Hükümet asgari standartları karşılasa da, yetkililerin herhangi bir kaçakçıyı seks kaçakçılığı veya zorla çalıştırma suçundan şimdiye kadar kimseyi mahkûm etmediği ve mahkeme işlemlerinde birçok gecikmenin yaşandığı da raporda yer aldı.