Sedef BOŞNAK
“YERLİ HALKIN ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ”… Esnaf, yerli halkın alım gücünün düştüğünü belirterek, ülkede yaşam şartlarının gün geçtikçe zorlaştığını ifade etti ve “Pazarda eski canlılık, eski satış yok. Yerli halkın alım gücü çok düştü, pazara uğramaz oldu. Yabancılar sayesinde evimize ekmek götürüyoruz” şeklinde konuştu
Gazimağusa’nın terminal bölgesinde her perşembe kurulan ve her türlü yiyecek, giyecek, tarım aleti ve ağaç fidanlarının satıldığı “Perşembe Pazarı’nda” esnaf, KIBRIS’a dert yandı.
Az sayıda da olsa pazara uğrayan yerli vatandaş, filesini doldurmakta zorlanırken, esnafın yüzünü, TL’nin Euro karşısında değer kaybetmesiyle, alışveriş için kuzeye akın eden Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan Rus, İran ve Nijerya uyruklu kişiler güldürüyor.
Meyve ve sebzenin en tazesinin bulunduğu pazarda, ürün yetiştirme maliyetinin arttığına vurgu yapan esnaf, bu artışın, ürün fiyatlarına yansıdığına işaret etti.
Esnaf, yerli halkın alım gücünün düştüğünü belirterek, tezgahlarında sergiledikleri ürünleri yabancılara sattıklarını belirtti ve “Yabancılar olmasaydı aç kalırdık!” şeklinde konuştu.
Yerli halk için yaşam şartlarının gün geçtikçe zorlaştığını ifade eden esnaf, “Pazarda eski canlılık, eski satış yok. Yerli halkın alım gücü çok düştü, pazara uğramaz oldu. Yabancılar sayesinde evimize ekmek götürüyoruz” dedi.
“Ülkede yetişen sebze ve meyve pahalı”
KIBRIS, “Perşembe Pazarı’nda” tezgah kuran esnafla konuşurken, ürün fiyatlarına da göz attı.
Esnafa göre, üretim için gerekli yakıt, ilaç ve işgücü maliyetti arttı. Maliyet artışı, fiyatlara yansıdı. Tezgahta görücüye çıkan ürünlerin fiyatı yükseldi. Pahalılıkta sağlıklı beslenme adeta lüks oldu.
Yeşilırmak’ta yetişen mart ayının gözdesi çilek, kilosu 120 TL’den tezgahta yerini alıyor.
Yine aynı bölgede yetişen kolakasın kilosu 40, muzun ise 30 TL oldu. Çayönü patatesi 12, havuç da 18 TL’den satılıyor.
Evin demirbaşı soğan 23 TL’den satılırken, sofraların olmazsa olmazı domates 35, salatalık ise 45 TL’den tezgahın baş köşesinde alıcı bekliyor.
Ülkenin hemen her yerinde ama en çok da Mağusa’da yetişen maydanoz, marul, nane, taze soğan, golyandro, fındık turp, pazı, sarma, lahana ve roka gibi yeşilliklerin her birinin bağı 15 TL.
Kerevizin 20, brokolinin 35 TL olduğu pazarda, yabancıların büyük ilgi gösterdiği, vitamin deposu bir bağ ayrelli de 80 TL.
Yerli vatandaş için mutfaktaki yangın büyük
Yaşamak için temel besin maddelerini almakta dahi güçlük çeken vatandaşın, fiyatlar yükseldikçe mutfağındaki yangın büyüyor.
‘Ucuzluktan faydalanırım’ umuduyla pazara uğrayan vatandaşın bütçesi, ne yazık ki ihtiyaçlarının tümünü karşılamaya yetmiyor.
Hal böyle olunca vatandaş, ya ihtiyacını kısmen tamamlıyor, ya da hiçbir şey almadan evine dönüyor.
Tüp gazın 265 TL olduğu ülkede tencereye yemek koymanın gün geçtikçe güçleştiğini ifade eden vatandaşlar, 1 kilo kuzu/dana etinin 300, tavuğun ise kilosunun 70 TL’den satıldığını anlattı.
İsmini vermek istemeyen bir vatandaş ise şöyle konuştu:
“Ülkemize özgü yemeklerimizi sofraya taşıyabilmek için ödeyeceğimiz bedel kat kat artıyor.
Kıbrıslının sık sık tükettiği kolakas, pazarın en pahalı sebzesi. Kilosu 40 TL. Nerede içine koyacağın domates, soğan, kereviz ve et.
Pazar, kalabalık ancak vatandaşın alım gücü düşük. Yabancı turist ve Kıbrıslı Rum çoğunlukta. Tezgahta ürün kalmıyor. Dövizin yükselişiyle TL büyük oranda değer kaybetti. Yabancılar kârlı alışveriş yaparken, yerli halk uzaktan seyrediyor. İstediğini istediği kadar alamıyor.”
Esnaf ne dedi?…Esnaf ne dedi?…
Savaş Umar:
“Güzelyurt’tan geliyorum. Mağusa’ya gelmek için aracıma bin TL mazot koyuyorum. Yerli ürünler satıyorum. Muz, yumurta ve portakal... Ürün yetiştirmek her geçen gün daha zor hale geliyor. Maliyet arttı, fiyatlar yükseldi. Vatandaşın alım gücü düştü. Pazar, yabancı kişiler sayesinde canlı. Biz esnaf direniyoruz. Yabancı kişiler sayesinde satış yapıyoruz, eve ekmek götürüyoruz.”
Mehmet Uzunkaya:
“Kıbrıslı Rumlar pazara gelmese aç kalırız. Yerli vatandaşın alım gücü çok düştü. Fiyatlar, maliyete bağlı olarak yükseliyor. Mazot, gübre ve işçilik arttı. Ürün yetiştirmek güçleşti. Bu durum hem tüketiciyi, hem de üreticiyi zorluyor. Çok şükür tezgahtaki ürünlere alıcı var. Ya, o da olmasaydı ne yapardık?”
Necati Annaç:
“Yetiştirdiğim ürünü Mağusa’daki pazarda kızımın yardımıyla satıyorum. Tarladan taze taze kesip tezgaha koyuyorum. Çok şükür satışlar iyi. Yerli müşteriden çok, yabancı müşteri var. Vatandaşta nakit para sıkıntısı var. Fiyatlar yükseldikçe alım gücü düşüyor, borçlanma artıyor. Alıcı da, satıcı da zor günler yaşıyor.”
Erkan Gök
“Pazardaki canlılığın yüzde 50’si Kıbrıslı Rum, yüzde 40’ı Rus, İran ve Afgan, yüzde 10’u ise yerli halk. Ne yazık pahalılık bizi üretimden koparttı. Türkiye’den alıp satıyoruz. Türkiye’de ürünü bedavaya alsam dahi Kıbrıs’a getirene dek kilo başına 10 TL masraf ödüyorum. Depodaki elektriğe geçen yıl 2 bin TL verirken, bu yıl 10-14 bin TL ödüyorum. Pahalılık nasıl olmasın?”
Mehtap Ilgın:
“Yerli ürünleri satıyorum. Yerli halktan çok yabancılar büyük ilgi gösteriyor. Son zamanlarda yerli halk pazara uğramaz oldu. Uğrayanların sayısı da çok düşük. Köy yumurtasının, hellimin, norun, ekmeğin, çöreğin zeytinlinin en tazesini satıyorum. Kazancımız çok şükür iyi. Her şey kısmet.”
Fatma Akcagil:
“Görneç köyünden geliyorum. Ördüğüm sele-sepetleri burada satışa sunuyorum. Bunun yanı sıra evde yaptığım hellimli, nor böreği, pilavuna ve daha birçok tatlıyı satışa sunuyorum. Yabancılardan büyük ilgi görüyorum. Yerli halk geçim derdinde. Biz de aynı dertteyiz. Alım gücümüz düştü. Hem maddi, hem manevi sıkıntı içerisindeyiz. Ev ekonomisine katkı için el emeği göz nuru ürettiklerimi pazarda satıyorum.”
Mehmet Dinçer:
“Pazardaki fiyatlar, maliyet artışıyla aynı oranda arttı. 30 yıldır pazarda kıyafet satarım, hiç bu kadar pahalılık görmedim. Mazot arttı. Yer kiralarımız arttı. Belediyeye köşede 6 metre yer için 160 TL öderken, 406.85 kuruş kira ödüyorum. Kazancımın yüzde 20’sini belediye harcına ayırmak zorundayım. Bir döner yesem 120 TL. Dereboyu’nda dükkan kiralayayım daha iyi. En azından anahtarı bende olur, haftanın her günü çalıştırırım.”