Crans Montana’da bugün başlayacak olan Kıbrıs zirvesi, ada üzerinde yaşayan toplumların geleceği açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bugüne kadar gelinen aşamada, Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı ile Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis’in ortaya koydukları performans zaman zaman bizleri mutlu etmiş olsa da, ne yazık ki sürecin en kritik aşamalarında iki liderin de gösterdikleri “Milliyetçi” tutumlar Kıbrıslılardan daha çok ada üzerinde “Hak sahibi” olduğunu iddia eden yabancı ülkelerin işine yaramıştır.

Biz Kıbrıs’ta savaş, kan ve gözyaşı istemiyoruz. Acı yüzünden bu topraklar yeterince gözyaşına boğuldu. Artık sevinç gözyaşları ile bu toprakların sulanmasını, yeşermesini ve geleceğimizin bu topraklarda şekillenmesini istiyoruz. O nedenle silaha ve askeri güçlere “Hayır” diyoruz. Kıbrıs adası askersizleştirilmelidir. Geçmişten dersler çıkarmalı ve bu yönde taleplerde bulunmalıyız. Bir toplumun güvenliği silahlarla değil anayasal haklarla sağlanabilir. Silah ölüm ve acı getirir. Biz barış istiyoruz. O nedenle de silahsız ve askersiz bir Kıbrıs talep ediyoruz.

Kıbrıs'ta yaşayan insanların artık kaybedecek zamanı kalmamıştır. Gün geçtikçe çözümden ve birleşik bir Kıbrıs’tan uzaklaşıyoruz. Özellikle toplum liderlerinin son süreçte kullandıkları üslup ve giriştikleri “Suçlama oyunları” bizleri geçmişe götürmüş ve o karanlık günleri hatırlatmıştır. Başta iki lider olmak üzere tüm kesimler müzakere masasında oturan tarafların “Düşman” değil “Dost” olduğunu kabullenmeli, ortak bir geleceği birlikte paylaşmamız gerekliliğini içine sindirmelidirler. En önemlisi de, liderler masaya gelirken etnik kökenlerini bir kenara bırakmalı ve Kıbrıslı kimlikleri ile bu sorunu çözmeye çalışmalıdırlar.

2017 yılında, geçmişte yaşanmış tüm olaylara rağmen hala “Türk tarafı olarak biz…” veya “Rum tarafı olarak biz…” diye başlayan cümleleri kabullenebilmemiz mümkün değildir. Hepimiz Kıbrıslıyız ve bu topraklarda aynı kültürü paylaşan insanlarız. O nedenle bizi birbirimizden ayrıştıran bu dile karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. Çünkü Kıbrıs sorunun çözümü için sadece müzakere masasında tarafların el sıkışması yeterli olmayacaktır. Stratejik önem bakımından çok değerli bir adada yaşıyoruz ve o nedenle de birçok ülkenin bu ada üzerinde geliştirdikleri planları olduğunu biliyoruz. İşte tam da bu sebep yüzünden iki toplum olarak bizlere çok büyük bir görev düşüyor. Tek halk, tek vücut ve tek ses olarak hep birlikte bu güçlere karşı mücadele etmeliyiz. Geleceğimizi bu ülkelerin şekillendirmelerine izin vermeyeceğiz. Bu görevi yerine getirmenin yeri sokaklar ve meydanlardır. Öyle bir ses vermeliyiz ki, kimse Kıbrıslılara rağmen bir adım atamasın. Bu bağlamda geçmişte olduğu gibi bugün de sendika olarak çözüm adına sokakta yapılacak olan her türlü eyleme aktif olarak katılacağımızı ve kişilere değil, çözüm sürecine destek vermeye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Başarı da, başarısızlık da her iki tarafa ve onların destekçilerine aittir…

Yarın, “Keşke” dememek için bugün hep birlikte meydanlara...

Basın-Sen Yönetim Kurulu (a)

Başkan

Ali Kişmir