banner6

Yönetmen Talat Gökdemir’den “Konsomatris”li provokasyon

banner37

Yönetmen Talat Gökdemir’den “Konsomatris”li provokasyon
banner90
banner99

Murat OBENLER

Yaşamını İngiltere’de sürdüren sinema alanındaki az sayıdaki yetişmiş insandan biri olan yönetmen Talat Gökdemir, yeni kısa filmi “Konsomatris”i tamamladı.

Talat Gökdemir ve Alasdair Bayne’nin birlikte yazıp yönettiği ve çekimleri geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında Kıbrıs’ta gerçekleştirilen 9 dakika 47 saniyelik İngiltere-Kıbrıs ortak yapımı “Konsomatris”  Kıbrıs Türk toplumunda cinsel ayrımcılık/ sömürünün vücut bulduğu, “tabu” olarak görülen ve bozuk bir sistem içerinde ataerkil yapının çarklarını sürdürdüğü önemli mekanlardan gece kulüplerinde gerçekleşen ataerkil erkeklik adetlerini provokatif bir şekilde, alayvari bir sinema diliyle hicvederek beyazperdeye aktarıyor.

Kıbrıs Türk toplumunda yaygın olan erkeklik adetlerini, alayvari bir dille yorumlayarak, aslında ataerkil yapıya eleştirel bir yorumda bulunan kısa film bu dengesi bozuk sistem içerisinde, zamanla normalleşen cinsiyet ayrımının nasıl sürdürüldüğünü vurgularken yönetmenler ataerkillikten oluşan yapıyı anlamayı, onu aslında alt etmenin ilk adımı olarak gördüğünden dolayı bu filmi yaptı.

Gökdemir: “Konsomatris”  ile

bir tabuyu irdelemek istedim

Film, babası ve arkadaşlarına nazaran kendisini eksik ve yetersiz hisseden 17 yaşındaki Ahmet’in hikayesini anlatıyor. Bir kız arkadaş edinmek istemekte, ancak maço olmayışı, işini zorlaştırmaktadır. Ahmet’in adam olup, arzuladığı kızı elde etmesi için önünde tek bir yol vardır: Kıbrıslı Türk genç erkeklerin geleneği olan, bekaretini bir seks işçisine kaybetmek.

Gökdemir filmin süreçlerini şöyle anlattı:

“2016 yılında, daha önce hafta sonu filminde beraber çalıştığım Alasdair Bayne ile fikrimizi senaryolaştırmaya başladık. 2017’de bunu bitirip, 2018’de oyuncu, ekip ve çekim mekanlarını bulmaya yoğunlaştık. Birçok kişiyle gece kulübü deneyimlerini konuştuk, notlar aldık, geriye dönüp bakınca neler hissettiklerini sorduk. Bazıları pişman, çoğu ise bunu doğru bir davranış olarak görmekte. Bir sinema sektörümüz olmamasına rağmen Kıbrıs insanı kesinlikle filme ve sanata meraklı, hem de yardımcı olmaya gönüllüler. Filmi tamamen kendi imkanlarımızla çekmek oldukça zordu, ama konunun hassaslığı dolayısıyla bu şekilde daha özgürce çalışma şansımız oldu. Çekimleri 2019 Şubat ve Mart’ta, montajı ise Aralık’ta bitirdik”.

“Hem aileler, hem de yetkililer buna göz yumuyorlar”

Filmin içeriğiyle ilgili ise yönetmen Gökdemir, şunları söyledi:

“Lise çağındaki gençlerin, bu şekilde motivasyonunu ve kişiliğini oluşturması tamamen ahlakdışı ve yasadışı olsa da, nedense hem aileler, hem de yetkililer göz yummakta. Adam olmak, milli olmak gibi çağdışı kavramlar önemini kaybetmedikçe, gece kulüpleri de müşterilerini kaybetmeyecektir. Müşteriler tarafından silahla vurulup öldürülen, kaçmak için hastanelerin pencerelerinden atlayıp ayaklarını kıran konsomatrisler ise yine önemsenmeyip, güvencesiz bir şekilde kullanılmaya devam edilecektir.

Amacımız, merkez odaklı kadrajlarla, sürekli bir erkek bakış açısıyla, ve abartılı bir hiciv hissi ile, karakterlerin doğal karşıladığı bu tuhaf dünyalarını vurgulamak. Hikayenin bütünü tamamen kasıtlı bir kışkırtmadan oluşmakta. Genç erkeklerin kızları ve adamların kadınları nasıl görebildiğini, bir cinsiyetin çağdaş bir toplumda başka bir cinsiyeti nasıl manipüle edip kullanabildiğini, alıp satılan bir ürün haline getirebildiğini ortaya koyan bir provokasyon.

“Film toplumdaki ataerkil yapıya

eleştirel bir yorumda bulunuyor”

Sonuçta film, Kıbrıs Türk toplumunda yaygın olan erkeklik adetlerini, alayvari bir dille yorumlayarak, aslında ataerkil yapımıza eleştirel bir yorumda bulunmakta. Bu dengesi bozuk sistem içerisinde, zamanla normalleşen cinsiyet ayrımının nasıl sürdürüldüğünü vurguluyoruz. Ataerkillikten oluşan yapıyı anlamayı, onu aslında alt etmenin ilk adımı olarak görüyoruz ve bu yüzden bu filmi yapmayı istedik.

Kıbrıs’ın kuzey kesiminde, hemen hemen her genç erkeğin birbirleriyle paylaşabileceği, ortak bir hadiseleri vardır. O da bekaretlerini nasıl kaybettiklerine dair benzer bir hikaye: Şehir dışında, bir gece kulübünde bir konsomatrisle seks yaparak. Bu oldukça tatsız ve absürt geleneği ön plana alarak, ev, okul, ve gece kulübü ortamlarında kadınları kullanıp, sömürebilen insanlara ve dolayısıyla bir kültüre ayna tutmak istedik”.

Başrolde Nehir Karaaslan rol alıyor

Filmin başrolünde Nehir Karaaslan rol alırken yan rollerde Maja Laskowska, Günyol Bakoğlu, Onur Haşim Tamer, Kadir Ünveren, Barış Refikoğlu ve Asu Demircioğlu rol alıyor. İngiltere ve Kıbrıs’tan ekiplerin yer aldığı filmde görüntü yönetmeni Andrew O’Connor, set ve ışık şefi Fuat Sözen, sanat yönetmeni Sıla Tüfekçioğlu, ses kaydında Haitam Banoori ve makyöz olarak Duygu Göze Ergöknil çalıştı. Yapım şirketi Quip Productions, teknik ve ekipman desteği sağlayarak, filmin gerçekleşmesinde katkıda bulundu.

Film, ekim ayında hem Güney’deki Uluslararası Kısa Film Festivali’nde, hem de Kuzey’de yapılacak bir gösterimle izleyici ile paylaşılacak. Onun öncesinde ise Avrupa içerisinde bazı festivallere başvurma düşüncesi var.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner111

banner34

banner75

banner104