ASAYİŞ DURUMLARININ EKONOMİK BOYUTU: 625 mahkum kapasiteli Merkezi Cezaevi’ndeki nüfus 1000’e doğru seyrediyor… Asayişimiz berkemal değil… Yargı organımızdan bir heyetin hizmete yeni alınan Merkezi Cezaevi’ni inceleme amaçlı ziyaret etmesi planlanıyor...
Müdür Fatih Erdoğan, çağrı üzerine, bir duruşma için 5 Eylül’de Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda tanıklık yapmış ve sorular üzerine verdiği açıklayıcı yanıtlar, önemli gündem oluşturmuştu… O günden bu yana da yankıların katlanarak sürdüğü izleniyor… Yargıçlar heyetinin KKTC Merkezi Cezaevi incelemelerinden çıkacak sonuç ve yorumların var olan yankıları yeni boyutlara taşıyacağı kuşkusuzdur…
Toplumsal vicdanda rahatsızlıklar yaratan o açıklamalar nasıl mı gelmişti gündeme?.. Ağır Ceza’da yargılanmakta olan Enver Bahçeciler’in cezaevi koşullarından yakınması üzerine… Bahçeciler cezaevi koşullarını eleştirdiği için 2 ay telefon ve hücre cezası aldığını belirtiyordu… Müdür, Ağır Ceza Mahkemesi heyeti huzurunda önce Bahçeciler’in durumunu açıkladı, ondan sonra da diğer soruları yanıtladı… Şikâyetçi Bahçeciler’in 3 kişilik koğuşta kaldığını, sözü edilen hücrenin ise televizyonlu ve klimalı olduğunu anlattı…
Yargı heyetinin soruları üzerine ortaya çıkan ayrıntılar, ülkeyi sarmalına alan suç kasırgasının toplumsal ekonomimize getirdiği bariz yükü de yansıtır niteliktedir…
Oradaki her mahkumun durumu asgari ücretlilerin durumundan daha müreffeh… Her mahkum devletimize aylık 22 bin 80 TL’ye mal olmakta… Brüt asgari ücretten bile yüksek bir rakam… Her mahkum ya da tutuklunun günde üç öğün yemek için devlete günlük maliyeti 736 TL… KKTC’de pek çok hanenin günlük geçim harcaması bunun çok altında… O duruşmanın yapıldığı gün, yani 5 Eylül 2023 itibarı ile, Merkezi Cezaevi’ndeki mahkum ve tutuklu sayısı 844 idi… Kişi başı yıllık maliyeti 268 bin 640 TL’ye ulaştıran bir rakam… Cezaevindeki 844 kişinin devlete günlük maliyeti ise 621 bin 184 TL…
Halktan toplanan vergilerle karşılanan ağır maliyetlerdir bunlar… Yargı organımızın Merkezi Cezaevi incelemelerinden sonra asayiş sorununa getirilecek öneri ve yorumlar hiç kuşkusuz merakla beklenmektedir…
***
ERBİL ARKIN, MOTİVASYON VE GÜVEN: Aslında birer okul olan Erbil Arkın gibi cesur iş ve girişim insanlarımızın deneyim ve danışmanlığından devletimizin neden hevesle yararlanmadığını hep düşünürüm... Hasan Hastürer'le, KIBRIS TV ekranından, İskele'deki yeni turizm başyapıtında tüm bilgeliği ve tevazuu ile yaptığı ve ekranlarımıza tekrarları da gelen görsel söyleşisindeki her vurgusu ders verici ve önemliydi yine... Örneğin hantal bürokrasimizi eleştirirken orada sanki hizmet için değil, zorluk çıkarmak için bulunduğu izlenimini veren sözde görevlilere ve KKTC’ye ulaşımın pahalılığının turizmimizi darbelediğine ilişkin sözleri ahvalimize yapılan önemli göndermelerden bazılarıydı…
Ama, sanatçı ruhlu iş adamının sadece motivasyon ve güven konusundaki vurgularına değineceğim bu dar çerçeveli yorumumda... Londra'da küçük yaşlarında bir veterinerden gördüğü sempatik ve empatik jesti anlatırken motivasyon vermenin ne kadar önemli olduğunun altını çiziyordu...
Londra'da yoksul aile yaşamında harçlığını nasıl çıkarabileceğinin yollarını ararken, evin çok sayıdaki kedilerine odaklanmış... Mahallenin veterinerine giderek kendisine 7 - 8 tane kedi satmak istediğini söylediğinde elinden ve kliniğinden binlerce kedi geçmekte olan veteriner çocuğun isteğine olumlu karşılık verir...
O veteriner, ileride büyük bir iş adamına dönüşecek o çocuğa ilk ticari deneyiminde şans tanırken nasıl bir motivasyon sunduğunun belki de farkında bile değildi… Evet, kişiler ve toplumlar üzerinde motivasyon yaratabilmek, başarılar ve esenlikler adına çok önemli…
Erbil Arkın, güven konusunda da mealen şunları dedi: “İnsanlara güven duymasam bir bakkal dükkânı açar ve insanlarla hiçbir sorumluluğu paylaşmadan kafam rahat işimi yürütürdüm. Güvendiğim insanlarla ekipler oluşturdum… Bunların çoğu beklentilerimin de ötesinde performans gösterdi ve göstermektedir... Güvenimi, ekiplerimdekilerin çok azı boşa çıkardı…”
Asil Nadir’in babası merhum İrfan Nadir’le ilgili bir anekdot da geldi aklıma kaçınılmaz olarak onu dinlerken… Tonlarca narenciye ihraç ederek ülkemize büyük kazançlar sağladığı günlerde bazı kişilerin bazı bölgelerde kendisini çalmakta olduklarına dair bir ihbar gelir İrfan Bey’e… Omuz silker ve der ki; “Namusuyla çalışan ve üreten çoğunluğun yanında onlar nedir ki?.. Asıl önemli olan güvenebileceğimiz çoğunluğun bize ve ülkeye kazanç getiren emeğidir…”
Güvenilir olmak, güven duymak ve o güveni karşındakine duyumsatmak, başarı kapılarını açan sihirli bir anahtardır…