Bu ülke insanının en güzel tarafıdır hoşgörüsü..    Farklı siyasi partilerin mensupları aynı meyhane masasında saatlerce tartışabilir ama kadehlerini tokuşturup geceyi dostça sonlandırır…    Bu vekiller...

   Herkes hemfikir ki gereksiz bir seçim yapıyoruz… Hatta hepimiz tepkiliyiz ki; 25-30 milyon TL'yi gereksiz yere harcıyoruz… Her iki konuda iktidar da, muhalefet de ayni düşünüyor… Ama anayasa emredince seçime gidilecek, başka...

   Türkiye hayırlısıyla çok önemli bir seçimi nihayet noktaladı.. ‘   Nihayet' diyorum zira sadece Türkiye'yi değil, Avrupa Birliği, Rusya, Amerika, İngiltere ve birçok devlet yönetimlerinin sonucu merakla...

   Bir devletimiz var… Tanınmasa da kurumlarıyla birlikte bir devlet sahibiyiz..    Ve maalesef ki bu devleti kötü yönetiyoruz, hem de çok kötü!..    Bu kötü yönetimin en sorunlu tarafı da mutsuz insanlar yaratmasıdır…...

   Haberlere baktıkça insanın içi kararıyor..    Ekonomik sıkıntılar başta olmak üzere bir türlü rayına oturmayan işleri görünce moraller sıfırlanıyor..    TL'nin her geçen gün daha da eriyor oluşu,...

   Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, gençliğe o kadar bir önem vermiş ki; onlar için kutlama yapılacak bir gün armağan  etmiş… 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı…    Ne de iyi etmiş…    Gerek öğretmenlere...

   Eğitim konusunda sınıfta kaldık mı? Kesinlikle evet! Bir devlet politikası haline getirip, tüm dünyada uygulandığı gibi tam gün eğitime geçebildik mi? Kesinlikle hayır! Okulların alt yapısını buna uygun hale getirebildik mi?...

   Türkiye Cumhuriyeti'ndeki kritik seçim her ne kadar ikinci tura kalmış olsa da, aslında kanaatimce noktalanmış oldu.. Neden noktalandığını düşündüğümü alt kısımda anlatacağım ama öncelikle bu seçimin farkını ortaya...

   Türkiye Cumhuriyeti'nde çok önemli bir seçim var… Nefesler tutulmuş durumda. Anket bilimine de artık güvenebilmek çok mümkün değil.. Dolaysıyla merak ettiğimiz bir çok soru var.. - Mesela, 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda...

   Bu ülkede ne çektiysek popülizmden çektik!    'Aman bunları kırmayalım, aman bu sektör genelde bizim partililerden oluşur, dokunmayalım” filan…    Böyle diye diye hangi parti iktidara geldiyse bir açılım...

   Başbakan Ünal Üstel göreve gelişinin sene-i devriyesinde basın toplantısı düzenledi… Toplantının en başında bir müjde ile başlaması dikkat çekti… 50 engelli vatandaşımızın devlete istihdam edileceğini açıkladı Sayın...

   Devletler vatandaşına hizmet için vardır… Elbette bu hizmeti sağlayabilmesi için vatandaş da kazancı doğrultusunda vergisini vermekle mükelleftir..    İşte bu yukarıdaki yaklaşım maalesef bizim ülkemiz için geçerli...

   Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni 1983'te kurduk ama hep söylerim kuruluşundan itibaren yanlış bina ettik! Devletin malı deniz yemeyen keriz misali davrandık… Başta siyasiler olmak üzere 7'den 77'ye herkes bu çarpık...

   1 Mayıs'tı dün… İşçi Emekçi Bayramı… Siyasilerin uzayıp giden, kimsenin de okumadığı içi boş siyasi mesajları bunalttı… Oysa sözlerden öte irade ortaya konmalıydı… Elzem yerler hariç işçiler gerçekten yılda...

   1983 yılında devletimizi kurduk… Bakanlıklarıyla, daireleriyle, teşkilatlarıyla, mahkemeleriyle… Anavatan Türkiye'nin de desteğiyle bugünlere geldik.. Ama bir yerde bir yanlışlık yaptık sanırım… Devletin sadece kamudan...

   Gazimağusa Belediyesi'nde bir mail, tıklayıp açıyorum.. Bir haber.. 'Gazimağusa'da binalara hızlı tarama testi yapılıyormuş ve risk raporu oluşturuluyormuş.”    ‘Bravo' dedim demesine ama aklıma...

   Nisan ayı biz Kıbrıslı Türkler için tarihi dönemeçlerin yıldönümüdür… 24 Nisan 2004 Annan Planı referandumu ve 23 Nisan 2003 Ledra Palace Sınır Kapısı'nın açılışı.. Genç bir gazeteci olarak bu unutulmaz anlara...

   Eşimin rahatsızlığı nedeniyle geride bıraktığımız iki hafta aralıklarla günlerimiz Gazimağusa'da geçti…    Eşime yapılması gereken operasyon için kime sorsak, 'Bu işin ehli Dr. Mustafa Kalfaoğlu'dur”...

   10 yılı aşkın bir süredir 'Türkiye ile elektrikte enterkonnekte şart” diye söyledik, yazdık… Karşılığında kimi kesimlerden hakaret işitsek de geri adım atmadık… Ama bunları söylerken de hep altını çizdik; 'Bu...

   22 yıl geride kaldı bu meslekte… Her daim özel sektörde…    Kah haberin peşinde, kah bilgisayarın başında..    Bir elde telefon, diğerinde mikrofon…    İlk yıllar hep asgari ücret, son yıllarda...

   'Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.”    Eski dönemlere ait bir atasözü aslında ama oldukça anlamlı… 'Unutkanlık insanlık halidir” demek..    Unutuyor insanoğlu…    Hani şimdi güncel...

   Başlık aslında her şeyi anlatıyor ama yine de altını doldurmaya çalışalım..    Zaten anlamak isteyen anlıyor, istemeyenlere ise bir şey anlatmak pek mümkün olmuyor!    Fikirle üstünlük kuramayanlar hemen...

 Türkiye asrın felaketini yaşadı… 11 ilde yıkım… 50 binin üzerinde ölüm… On binlerce ev yok olup gitti.. 13 milyon insanın yaşadığı travma… Milyarlarca Türk Liralık bir fatura… Geriye kalan acı, gözyaşı, yıkım… Ve çadır...

   Bizim emektar Suziki ile yollarımızın ayrılmasına yönelik Araç Kayıt Dairesi'nde yaşadığımız olayları kaleme aldığım yazı bir hayli ilgi gördü…    Sosyal medyada yazının ana muhatabı olan Bayındırlık...

14 yılı aşkın beraberdik.. Az yükümü çekmedi… Bir gün olsun beni yolda bırakmadı… Bana göre o bir Japon harikasıydı… Ama günün sonunda ‘kadının fendi erkeği yendi' misali hanımın aracını yenileyeceğimiz için benim emektar...

   Deprem riski başta olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var… En önemli sorunumuz da bu ülkenin aşırı derecede pahalı olmasıdır… Neredeyse tüm yazılarımın, tüm programlarımın da ana konusu budur… Ülkenin de gerçek gündemi...

   Zor günlerden geçiyoruz.. Siyasetin de toplumun da öncelikli gündemi deprem hazırlıkları..    Okulların, hastanelerin, sağlık ocaklarının durumu… Hatta oturduğumuz evlerin depreme dayanıklı olup olmadığı…   ...

   Her zaman olduğu gibi yine 'olayın” önüne geçen boş 'tartışmalara” tanık oluyoruz… Son örnek de yeni havayolu şirketi!.. Önce bir ihtiyaç analizi yapalım.. Soru cevap… - Bir ada ülkesi olan Kıbrıs'a ulaşım...

  Kısa bir dönem dahi olsa öğrencilerin çadırda eğitim görecek olması skandaldır! Dahası utançtır! Peki neden bu utanç tablosuyla yüzleştik, hiç düşündük mü nedenini? Buna kimler neden oldu diye kafa yorduk mu? Ben yordum kardeşim…...

  8 Mart Emekçi Kadınlar Günü'ydü..    Elbette devlet erkanının içi boş mesajlarının dışında dün ilk kez günün anlam ve önemine uygun bir etkinliğe şahit olduk..    Lefkoşa'da açılan Gİ-KA KOOP istasyon...

   Gündemimiz deprem.. Olası bir depreme karşı nasıl hazırlıklı olacağız, neler yapmamız gerekir? Yapılacak iş elbette çok… Okullar, hastaneler, kamu binaları gözden geçirilmeli… Devletin kendi yatığı sosyal konutlarda yaşayan...

 Evet, bugünlerde öncelikli konumuz deprem...    Okullarımız, hastanelerimiz, hatta konutlarımız…    Sağlam mı değil mi, değilse ne yapacağız?     Tümü bizler için birinci öncelikli konu...  ...

   Hükümet olası bir depreme yönelik hazırlık için kaynak arayışında.. İşin en kolay yoluydu maaş kesintisi… Ama bu konuda bir tepki oluştu… Şimdilik geri adım atıldı… Sendikalar ve muhalefet ile görüşüp bu konuda yine...

   Adını hiç duymadığımız bir oteldi İsias.. Keşke hiç duymaz olaydık…    Ülke tarihinin en kara günlerini yaşattı bize…    Evlatlarımıza mezar oldu..    Aileler yıkıldı..    Savaştan...

Biz Kıbrıslıların sosyal medya kullanma kültürü deyim yerindeyse linç etme ‘sanatı'na dönüştü!..    Bu elbette yeni bir durum değil ama git gide artan bir trend ile yol alıyor!..    Sormadan, bilmeden, öğrenmeden...

   Veliler endişeli…    Acaba 50-60 yıllık olan çocuğunun okulu sağlam mı?    Evladını okula göndermek istemiyor..    Haksız mı, elbette değil...    Çünkü evlat candır...    Hele...