banner6

Babaları vurmayın

banner37

Çok eski zamanlarda, Musevi dininde, inananlar günahlarından arınmak amacıyla bir keçi seçerlermiş. Bu keçiye bütün günahlarını yükleyerek, çöle salıverirler veya bir uçurumdan aşağı iterlermiş. Böylelikle, günahları yüklenen keçi, cezasını canıyla ödermiş

Babaları vurmayın
banner150

banner150 banner150

Psikolog Ayla KAHRAMAN


İşte, babasının olumsuz özelliklerini dinlemek zorunda bırakılan çocuklar bana bunu hatırlatır. “Senin baban” diye başlayan sözcüklerin ardından gelen ve öfke, hayal kırıklığı, cezalandırma arzusu taşıyan her ses;  çocuğun küçük yüreğine utancın, itilmişliğin, terk edilmişliğin neşter darbelerini bırakır.  Alıp başını giden,  başka bir kadının kollarına koşan, kumara kaçan, düşlerini elindekilerden değerli bulan,  “kocanın, adamın”
günahı, çoğu zaman farkında olmadan, çocuktan alınır. Can acısıyla karar verilir:  Koca olamayanın, baba olmaya da hakkı yoktur.  Yanlış hesap, Bağdat’tan dönene kadar, olan olur. Kör bir vicdan; hoyrat eller ve ayarsız bir terazi yardımıyla yapacağını yapar. Çocukların kahramanları ölür.

Her çocuk; güçlü, dengeli ve sağlıklı bir baba algısını taşımayı hak ederek doğar. Babanın, koca, damat, evlat gibi rollerinde başkalarına yaşattığı hayal kırıklıkları, babalık rolü ile karıştırıldığında bunun bedelini çocuk öder. Onun babası evi terk etmiştir. Onun babası paralarını başkaları ile harcamıştır. Onun babası günah işlemiştir. Onun babası çocuğunu en sevmeyen, en kötü, en hayırsız babadır. Babalara atılan kurşunlar her zaman çocuklarını vurur. Dünyaya kabulünün garantisi, sevginin ve korumanın güvenli kolları gittikçe uzaklaşır. Çocuk, gerçekten babasız kalır. Terk edilmişliğin hüznü ve geride bırakılmışlığın eksikliği içinde yaşamaya mahkûm olur. Babasının bile onu kabul etmediği gerçeğini ısrarla öğrettiğiniz çocuk, dünyanın onu kabul etmesini umut edebilir mi? Babasının onaylayan bakışlarını, desteğini yanına alamayan bir çocuk hatalarından ders alarak yola devam etmeyi başarabilir mi?

Olmayan, yaşamdan ayrılan babaların bile yaşayan çocukları için yapacakları çok şeyler vardır. Onlardan kalan anılar çocuğun kendini sevilen, değerli duyumsaması için dilden dile aktarılır. Doğru bir babanız varsa, dünya sizi kabule hazırdır. Bu baba yaşamıyor olsa bile. Bu nedenle, çocukları ölmeden babalar ölmez.

Boşanmalar, bazı mesleklerin gerektirdiği zorunlu ayrılıklar gibi zihnimizdeki aile imajına uygun olmayan aile tipleri, çocuğun aklının karışmasına uygun örnekler sunar. Çevresindeki kişilerin, babası ile ilgili yorumları bu kafa karışıklığına yön verir. Yorumlar olumsuzsa, çocuk, babasını “dışarıdaki yabancı” yapacak her türlü girişimi kabul edecek hale gelir. Bu bir çıkmazdır. Dışarıdaki yabancı, içerdeki çocuğun ruhsal acılarının kaynağı olmuştur çünkü.

Çocuğun sağlıklı gelişiminde olumlu baba algısı büyük önem taşımaktadır. Çocuk; sağlam bir kale; koruyucu bir sığınak ve "dur" deme gücüne sahip olan babasının etkisi ile sosyal yaşamda grup üyesi olma ve kimlik kazanma çabalarında başarılı olur. Olumlu baba algısı, çocuğun elinde, sihirli güçleri olan bir anahtar gibidir. Bu anahtar her kilidi açar, her yola ışık tutar. Baba ile ilgili düşünceler bozulduğunda bu ışık söner. Babalara atılan her kurşun, bu nedenle önce çocuklarını vurur.

 

Güncelleme Tarihi: 04 Nisan 2017, 15:56
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner34

banner75

banner88

banner104