Seçim sonrası Doğu Akdeniz ısınacak

   Türkiye’de ikinci tur seçimler Pazar günü yapılıyor. Önceki gün ben de gidip hayırlısıyla oyumu kullandım.
   Kim kazanırsa kazansın, Pazartesi sabah Türkiye için yeni ve zor bir dönem başlayacak..
   İçte zor bir döneme giren ekonomiyi, patlaması beklenen döviz kurunu, kısa vadeli borçları kontrol altında tutmak, başta konut ve alt yapı sorunları olmak üzere, deprem bölgelerindeki sorunları çözmek, beka meselesi haline gelen sığınmacı ve kaçak sorununu ele almak ve yaklaşan İstanbul depremi için süratle hazırlanmak gerekiyor.
   Dışta ise Suriye ile başlayan diyalogu ileri götürmek, Ukrayna-Rusya savaşında izlenen dengeli ve tarafsız politikayı, yoğunlaşacak baskılara karşın sürdürmek, Libya’daki askeri varlığımızı koruyup güçlendirmek, Adalar Denizi’nde Yunanistan’ın karasularını ve hava sahasını 12 mile çıkarma hazırlıklarına dikkat etmek, silahlandırdığı adaların asker ve silahtan arındırılmasını sağlamak, işgal ettiği 19 adamız geri almak...
   Kıbrıs’ta iki devletli çözüm ve TANINMA politikasını ileri götürmek, federasyon görüşmelerinin yeniden başlatılması için BM, AB, ABD, İngiltere’nin yapacağı baskı ve şantajlara karşı dik durmak, Doğu Akdeniz’de emperyalizmin desteklediği Rumların yapacakları sondajları engellemek...
   Özetle seçilecek Cumhurbaşkanını ve oluşacak hükümeti, düşündükçe beni ürperten çok zor bir dönem bekliyor...
 

Doğu Akdeniz ısınacak
 

   Özellikle Doğu Akdeniz’e çok dikkat etmek ve çok kararlı bir duruş sergilemek gerekecek
   Çünkü Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve ambargolar nedeniyle büyük enerji sorunu yaşayan AB ve AB’yi, Rusya’ya enerji bağımlılığından kurtarmak isteyen ABD gözünü Doğu Akdeniz’e dikmiş durumda.
   Rum-Yunan ikilisi de bu konjonktürü değerlendirerek emperyalist ülkelerin dev petrol şirketlerine birçok bölgede sondaj yapma ve doğalgazı çıkarıp satma yetkisi verdi.
   Oysa bu sahalarda Kıbrıs Türk Halkının da eşit söz ve pay hakkı var. Bu sahaların bir kısmı Türkiye, bir kısmı da, KKTC kıta sahanlıkları içinde.
   Türkiye yapılmak istenen gaspa geçmişte izin vermedi. Nitekim, İtalya’ya ait Malta bayraklı Nautical Geo gemisi ve başka araştırma gemileri, geçmişte Türk savaş gemileri tarafından engellendi
   Yeni dönemde bu konuda çok daha kararlı ve sonuç alıcı bir politika izlenmesi gerekiyor.
   Bu bağlamda Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile bir çatışma olasılığı da var...

 

Kim nereyi aldı?
 

   Bilindiği gibi, tüm adanın tek meşru hükümeti olduğu iddiasıyla, KKTC’nin haklarını gasp eden Rum Yönetimi, tek taraflı olarak Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etti. Sonra kendi aklına göre bu sözde MEB alanını 13 parsele böldü ve her parsel için uluslararası sondaj ihaleleri açtı. Bu parsellerin bir kısmı Türkiye ve KKTC kıta sahanlıklarını ihlal ediyor. Yani enerji kaynaklarımızı gasp ediyor, çalıyor...
   Kıbrıs'ın güneybatı açıklarındaki, sözde 1, 4, 5, 6, 7 numaralı parseller, Türk kıta sahanlığını ihlal ediyor.
   Sözde 2, 3, 8, 9, 12, 13 numaralı parseller de KKTC kıta sahanlığını ihlal ediyor.
   Sadece, sözde 10.  ve 11. parsellerde bir ihlal olmuyor.
   Rum yönetimi, 2003’de Mısır ile, 2007’deLübnan ile ve 2010’da İsrail ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması yaptı.
   Türkiye ve KKTC, Rum Yönetiminin kendi aklına göre tek taraflı olarak ilan ettiği MEB sınırlarını ve ilan ettiği parselleri tanımıyor
   Bilindiği gibi sözde 10.parsel, ABD'li Exxon Mobil ve Katar Enerji ortaklığına verildi. Bununla ilgili sözleşme 5 Nisan 2017’de imzalandı. Konsorsiyum burada ilk sondajı Şubat 2019’daGLAFKOS 1 kuyusunda yaptı ve 518 trilyon küp ayak (tfc) doğal gaz bulduğunu duyurdu.
   İkinci sondajı ise19 Kasım 2021-30 Ocak 2022 tarihleri arasında yaptı. Kazdıkları kuyuya “GLAFKOS 2” adını verdiler.
   Sözde 2.,3. Ve 9.  parselleri İtalyan ENİ (%80) ve Güney Koreli Kogas (%20) konsorsiyumu aldı.
   Sözde 6. Ve 11. Parsellerin, Fransız TOTAL (%50) ve İtalyan ENİ (%50) konsorsiyumu aldı
   Sözde 8.Parseli ise İtalyan ENİ şirketi tek başına almış durumda.
   Sözde 12. Parsel ise ABD'li Nobel (%35), İngiliz BG(%35) ve İsrailli Delek ve Avner(%30) konsorsiyumu aldı.
    Sözde 5'inci parsel ABD’li Exxon Mobil (%60) ve Qatar Petroleum’a (%40) aldı.
   Rum yönetimi sözde 1'inci, 4'üncü, 7'inci ve 13'üncü parseller için de değişik konsorsiyumlar ile görüşmelerini sürdürüyor.
  

Son sözü Türkiye söyler
 

   Görüldüğü gibi Rum yönetimi, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, İsrail, Güney Kore, Katar gibi ülkelere ait, siyaseti de yönlendiren dev petrol şirketlerine Kıbrıs Türk Halkının/KKTC’nin de hakkı olan Doğu Akdeniz’deki hidro karbon yataklarını peşkeş çekmiştir.
   Türkiye’nin, bu ülkelerle çatışma içine giremeyeceğini, onların şirketlerine ait gemileri engelleyemeyeceğini düşünmektedir.
   Böyle bir şey söz konusu değil ama olsa bile, Türkiye’nin de kendi sondaj gemileri ile onların açtıkları kuyuların dibinde sondaj yapma kapasitesine sahip olduğunu unutuyor.
   İlaveten çıkarılacak doğal gazın taşınacağı denizaltı borularının döşenmesini engelleyebileceğini de göz ardı ediyor.
   Özetle, ENİ şirketi CEO’sunun geçtiğimiz hafta İtalyan Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’ne söylediği gibi, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’yi dışlayan, rızasını almayan hiçbir hidro karbon projesi hayata geçirilemez, başarılı olamaz. East Med projesi bu nedenle hayata geçirilememiştir
   Pazar günü seçilecek yeni Cumhurbaşkanı ve oluşturacağı yeni hükümetin bu konuda kararlı, tavizsiz dik duruşu, gelişecek tüm süreçlerin belirleyicisi olacaktır.
  

YORUM EKLE

banner111

banner34

banner75

banner88

banner104