- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 30 Kasım 2017, Perşembe 16:40
Devletin tüm yatırımları durdu, piyasada para dönmüyor. Bazıları her nasılsa yaşanan sıkıntının seçimden sonra biteceğini varsayıyor. 2018 bütçesi için ayrılan 100 milyon TL’lik kaynağı Türkiye hemen seçim sonrası gönderecek sanılıyor. Maliye Bakanı Denktaş seçime müteakip yeni hükümetin kurulmasının ve mali protokolün imzalanmasının nisan ayını bulacağını, imzalanan protokolün hayata geçmesinin ise 2 ya da 3 ay alacağını vurguluyor. Temmuz ayına kadar Türkiye’den ne yaparsanız yapın kaynak gelmeyecek kısacası… İhalelerin açılıp hayata geçmesi ve piyasaya ödemelerin yapılması 2018 sonuna dek bekleyecek.
Türkiye’nin içinden geçtiği dönem dikkate alınınca, Mayıs 2016’da iki ülke arasında imzalanan anlaşmada yer alan, 2018’de yerel bütçe açığı için kullandırılacak meblağın 100 milyon TL’nin üzerine çıkması ne kadar mümkün epeyi tartışmalı. Kaldı ki imzalanan mali protokollerdeki hedeflerden sapmanın da bir bedeli var. ‘Göç Yasası’ olarak adlandırılan yasa zamanında KKTC ekonomisi darboğaza girdiğinde ortaya çıkarılmıştı. Apar topar erken seçim kararı alınmasaydı, Ankara kendi ekonomisinden kaynaklanan dalgalanmaların yarattığı açığı belki üstlenebilirdi. Fakat yangını söndürmeye çabalamak yerine yangına körükle gitmenin de bir faturası olacak.
Türkiye kıyamaz, kaynak sağlar anlayışı politikacı klikte kemikleşmiş. Nasıl olsa başımızda Güney Kıbrıs’ta geçmişte mevduatları bile toplatmış bir Troyka yok. Ne de olsa IMF’den değil, Türkiye’den kaynak talep ediyoruz...
Pek çok icraat ve hukuksuzluğunu kıyasıya eleştirsek de mevcut hükümet bütçe açığını kapatmak konusunda gelmiş geçmiş en başarılı sonuçları aldı. Maliye Bakanlığı tüm tahminleri altüst ederek 2017 için 221 milyon TL olması beklenen açığı 2,5 milyon TL’ye indirdi. 2008’de -372, 2009’da -622, 2010’da -493, 2011’de -447, 2012’de -160, 2013’de -411, 2014’de -355, 2015’de -377, 2016’da -344 olarak gerçekleşen bütçe açığı 2017 yılında -221 olarak öngörülürken bütçeyi -2.5 ile kapatma noktasına gelmek yadsınamaz bir aşamadır.
2018’e geçildiğinde ise durum hiç de iç açıcı görünmeyecek. Hayat pahalılığı ve döviz kuru farkından doğan diğer eksilmeleri karşılamak için Türkiye’nin cari bütçeye katkısının 100 milyondan 400 milyona çıkartması beklenecek. Ankara ‘seçim kararını alırken düşünseydiniz, öngörülen 100 milyondan fazla kaynak aktarmam’ derse yıllardan sonra nihayet oluşan mali disiplin yerle bir olacak. Alınan her ‘hibe’nin ABD doları cinsinden bir kredi olduğunu, Türkiye’ye olan milyarlarca dolarlık borçlarımıza faiz işlediğini gözden kaçırmıyorsak, KKTC’de devlet yönetmek zaten başkasının parasıyla oynamaktan ibaret…
Bütçe açığından bize ne diyenlerdenseniz meseleye bir de şuradan bakalım: Bankalara döviz cinsinden borçlu olanların artan külfetine devlet yatırımının durması ve piyasaya devlet tarafından kaynak aktarılamamasının negatif yükü binecek. Devlet daha az vergi toplayabilecek, devletin gelirlerinin düşmesi bütçe açığının artmasına neden olacak. Piyasa daha da sıkıştıkça yurttaş borcunu ödeyemez hale gelecek. Mahkemelerin verdiği emre rağmen borcunu ödeyemeyen mazbatalarla uğraşmaya başlayacak. Ekonomik sıkıntı arttıkça sosyal sorunlar, şiddet ve geçimsizlik de artacak...
Dünyada yaşanan 2008 Krizi’nden sonra belli başlı iktisatçılar arasında kabul gören görüş, ekonomide kriz anlarında devletin yatırımlarını artırarak, piyasayı nispeten rahatlamasıdır. Ekonomide yaşanan daralmayı görmezden gelmek ve tüm yatırımları durduracak şekilde erken seçime girmenin sonuçları Türkiye’de yaşanan olumsuz tabloyla birleşince hiç de umut vaat etmiyor.
Türkiye ekonomisindeki kırılganlık ve ABD’deki davanın yüksek riskleri Türkiye’yi büyük bir bunalıma sürükleyebilir. Aralık ayında bizim siyasiler seçim telaşında iken Türkiye ABD’de görülen davadan gelen her yeni haberle dalgalanacak.
Görünen o ki seçimin sonucu ne olursa olsun koşullar yeni kurulacak hükümeti çok terletecek. Olan sadece politikacılara olsa bağrımız yanmazdı. Hayatımızı ve geleceğimizi verdiğimiz emeğe rağmen daha da kanatacak ekonomik ve sosyal yaralar nasıl kapanacak?
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
14.02.2019 Freddie’nin aşkı
-
07.02.2019 Sigortanın asfalyası
-
31.01.2019 Marka değeri
-
24.01.2019 Büyük devrimci
-
17.01.2019 Matematik…
-
10.01.2019 Bağımsızlık ve temizlik
-
03.01.2019 Ankara’dan Kıbrıs’a
-
27.12.2018 Büyükler ve küçükler
-
20.12.2018 Game over
-
13.12.2018 Yeleğin sırrı
-
06.12.2018 Atilla Yeşilada ile sohbet
-
29.11.2018 Notlar
-
22.11.2018 Geçmiş...
-
15.11.2018 Geri kabul...
-
08.11.2018 Ödemeyelim mi?
-
01.11.2018 Takip
-
25.10.2018 Davul da tokmak da…
-
18.10.2018 Hesaplar inceleniyor
-
11.10.2018 Kablolu elektrik -2-
-
04.10.2018 Kablolu elektrik -1-
-
27.09.2018 Hatalar
-
20.09.2018 Çağrı
-
13.09.2018 Hükümetin niyeti
-
06.09.2018 Alaturka kriz
-
30.08.2018 Orta gelir tuzağı
-
23.08.2018 UBP taktikleri
-
16.08.2018 IMF ve KKTC
-
09.08.2018 Türkiye teşvikleri
-
02.08.2018 Tebligat meselesi
-
26.07.2018 BRICS anahtarı
-
19.07.2018 Tefeciliğin tarihi
-
12.07.2018 Elektrikte inisiyatif
-
05.07.2018 İmza
-
28.06.2018 Seçim sonrası
-
21.06.2018 BM ve patronaj
-
14.06.2018 Mühendis aday
-
07.06.2018 Kleopatra’nın ahı
-
31.05.2018 Politikacının gölgesi
-
28.05.2018 Boşluk...
-
17.05.2018 Anlatmıyoruz
-
10.05.2018 Surlariçi…
-
03.05.2018 Ne pişiriliyor?
-
26.04.2018 Özgürlük
-
19.04.2018 İngiliz usulü
-
12.04.2018 AB’nin çöküşü
-
05.04.2018 Nerede?
-
29.03.2018 Euro’ya geçmek
-
22.03.2018 Varna mı?
-
15.03.2018 Derinleşen kriz
-
08.03.2018 Kadın korkusu
-
01.03.2018 Birleşme
-
22.02.2018 Gerçek neden
-
15.02.2018 Totaliterleşme
-
08.02.2018 Nijerya
-
01.02.2018 Güç birliği
-
25.01.2018 22 Ocak...
-
18.01.2018 Neyi bekliyorsunuz?
-
11.01.2018 Tehlikeli oyun
-
04.01.2018 Buzul çağı
-
28.12.2017 Kimlik bilgileri
-
21.12.2017 Pizza partisi!
-
14.12.2017 Plansızlık
-
07.12.2017 Kötü siyaset
-
23.11.2017 Döviz yakacak!
-
17.11.2017 Sonuç belli...
-
09.11.2017 Uranüs etkisi!
-
02.11.2017 Yasanın riskleri
-
26.10.2017 Kim inanır?
-
19.10.2017 Bedeli ağır
-
12.10.2017 Çıkış
-
05.10.2017 Enkaz
-
28.09.2017 Kara para
-
21.09.2017 Angelina’ya davet
-
14.09.2017 Damarın rengi
-
07.09.2017 Exodus 1947
-
31.08.2017 8 ay çalışmak
-
24.08.2017 Hong Kong’dan al haberi
-
17.08.2017 Bubukşo
-
10.08.2017 Elektrikli araba
-
03.08.2017 Fi, Çi, Pi
-
27.07.2017 Gezi treni
-
20.07.2017 Toprağı altın
-
13.07.2017 Biraz gerçekçi olalım
-
06.07.2017 Kriz ve çözüm
-
29.06.2017 Ara eleman
-
22.06.2017 Tuz ruhu
-
15.06.2017 Kara delik
-
08.06.2017 ARUCAD
-
08.06.2017 ARUCAD
-
02.06.2017 Suç korkusu
-
25.05.2017 Roger Stone
-
18.05.2017 Fıstık mı, su mu?
-
11.05.2017 Temiz deniz!
-
04.05.2017 Algı yönetimi
-
27.04.2017 Kadın eliminasyonu
-
20.04.2017 Nereden buldun?
-
13.04.2017 Sanayi Odası’nda rövanş
-
06.04.2017 Bardağı taşırdınız!
-
30.03.2017 Hayat
-
23.03.2017 Gençlik sıkıntısı
-
17.03.2017 Kodlama ve müfredat
-
09.03.2017 Kadınlar ve erkekler
-
02.03.2017 Büyük kumar
-
23.02.2017 KOBİGEM’e övgü
-
16.02.2017 Ortak noktamız
-
09.02.2017 Rüşvet
-
02.02.2017 Elektromanyetik kirlilik
-
26.01.2017 Sarı muhalefet
-
19.01.2017 Kötülük
-
12.01.2017 Fişenk mi?
-
05.01.2017 Kadın ölümleri
-
29.12.2016 Minilerin yılı
-
22.12.2016 Hiper normal!
-
15.12.2016 Malum çevreler
-
08.12.2016 Krizin ötesi
-
01.12.2016 ‘İngiliz oyunu’
-
24.11.2016 Çözümün anahtarı
-
17.11.2016 Elitlerin sonu...
-
10.11.2016 Bizde yok ki Rusçu!
-
03.11.2016 Demokrasi Devrimi
-
27.10.2016 KIB-TEK’ten 44 binlik fatura
-
20.10.2016 Bilişimden Polis’e
-
13.10.2016 Yasa dışı bahis çetesi
-
06.10.2016 Ara emri muhalefeti